"Hukukta söylenene değil söyleyene bakarlar."
Bana kalırsa bu tümceyle birçok şey çözüme, açıklığa kavuşuyor.
Mesela 'Van minüt'...
Mesela 'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz'...
Mesela 'Çin'deki olaylar adeta soykırım'...
Mesela 'Benim ülkemde 40 bin kaçak Ermeni var(..)Gerekirse geri de göndeririz. Ama böyle bir şeyi doğru bulmuyoruz'
Mesela 'Amerikan Yahudileri'nden rahatsızım'
Mesela '(..)Sen kalkıp da Batı Trakya'da benim vatandaşlarımın seçtiği müftüye seni tanıyorum demezsen, kendi atadığın kişiyi müftü olarak kabul edersen kusura bakma arkadaş'...
Meselalar saymakla bitmiyor.
Bunların söylendiği yerler yabanı memleketler, muhatapları da yabancılar. Not düşüyorum: Batı Trakya'dakiler bizimkinin vatandaşları değildirler, olsa olsa 'Türk'(?) soyundandırlar, dini inanışları ortaktır.
Uluslararası hukuk için yukarıdaki kural doğru gözüküyor, değil mi? Türkiye'nin itibarı yurt dışında yerle bir. Hayır bir şey değil, yarın öbür gün ne bileyim bir İsviçre olsun, bir Polonya ya da Amerika olsun, gezmeye gidecek olsak, pasaport kontrolü yapan görevli kıçıyla gülmekten 'Welcome' bile diyemeyecek!
Bir de güzel memleketimin penceresinden bakalım:
Mesela 'Beceriksizlerin işyeri kapanıyor'...
Mesela 'Bunların sevgili köpekleri vardır, onlarla yatıp kalkarlar'...
Mesela 'Türkiye'yi pazarlıyorum. Bizim için verilecek para önemlidir. Her şeyi pazarlar, satarız, parayı veren düdüğü çalar'...
Mesela 'Kredi kartıyla borçlananlara dürüst gözüyle bakmam'...
Mesela 'Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor mu, diye. Millet isterse tabi gidecek be!'...
Mesela 'Biz hukuka aykırı bir şey yapmıyoruz; Mecelle*'de böyle bir kaide var'...
Mesela 'Bize AKP diyen edepsizdir'...
Mesela 'Ben başbakanım. Sen bana 'sen' diyemezsin. Ben sana 'sayın' diye, 'siz' diye konuşuyorum. Sen de bana 'siz' diyeceksin, 'sayın' diyeceksin'...
Mesela '(Orjinal) Belgeyi bulursak, yargıya taşırız'...
Mesela 'Rejimin teminatı polistir'...
Mesela 'Hadi sen işine bak' (İşsizliğe çözüm önerileri için Cumhuriyet Halk Partisi G.B. Baykal'a)...
Mesela 'Kendi başına bırakılan (kız) ya davulcuya, ya zurnacıya'...
Mesela'lar saymakla bitmiyor. Ama bir farkla, bizim memlekette kimse kıçıyla gülmüyor!
İşte bu yüzden Akif Beki'nin 7 Ağustos tarihli yazısındaki "Hukukta söylenene değil söyleyene bakarlar." tümcesi her zaman, her yerde, her hukukta, her mecliste geçerli değil. Neresininden bakarsan bak, olmuyor işte...
Not: 'Hukukta söylenene değil, söyleyene bakarlar'sa, ne ve kim olduğu şüpheli olan Tuncay Güney'den ele geçirilen belgelerle oluşturulan 'Ergenekon' davasına ne demeli?
* Mecelle:1868-1878 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir komisyon tarafından derlenen İslami özel hukuk (medeni hukuk) kuralları kodeksidir.
Cok güzel bir yazi. Eski Romanya'daki insanlarin hissettiklerini, eski DDR 'de ki insanlarin korkularini adeta hisseder gibi yasiyoruz. Gecenlerde Bekir COSKUN'un
YanıtlaSil" Fasizm" baslikli yazisi saniyorum yaziniz ile ayni paralelde.
O Tuncay GÜNEY dediginiz mechul kisi! bundan 7-8 ay kadar önce Brüksel havaalaninda gözükmüs ve THY ucagi ile Türkiye'ye gitmis.
Sindirilmis toplumda halkin bir kesimi korku icinde yasarken diger kesim halk ise zaten bastakini kendisi sectigi icin kabullenmis olarak yasamini devam ettirir.
Korku icinde gelisen düsünceler, kan ile sulanirlar...
En fenası da kabullenişin bilançosunu öngörememek...
YanıtlaSil