Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

30 Eylül 2010 Perşembe

Temple Grandin'in hikayesi

Temple Grandin otistik bir üniversite hocası ve yazar.
Hayatı filme çekildi. Yorumlarımı buradan okuyabilirsiniz.


29 Eylül 2010 Çarşamba

Anayasa değişikliği hiçbir şeydir, imaj her şey...

Abdullah Gül, Amerika'dayken 'Charlie Rose Show'a katıldı ve dedi ki:

''(Referandumda) Hayır oyu kullananların bile 
paketin getirdiği değişikliklerden memnun olduklarına inanıyorum.'' 

Allah allah... TBMM tatilde değil mi yav? 
Değişikliklerin tamamı ne vakit yasalaştı da, uygulanmaya başlandı da, sonucu 'HAYIR'cı vatandaşları, diğer bir deyişle akıllarından zoru olan darbecileri bile memnun ettiği hissiyatına kapıldı Abdullah Gül? 

Aaaa, doğru ya, herşey imajın bozulmaması için!!!

Tophane'de ileri demokrasi oyunları

Şu Tophane olayını düşünüyorum kaç gündür.

Normal şartlar altında sade vatandaş olarak bizleri bırak, şekerli vatandaş olarak ülkeyi yönetme iddiasında olanları bile yerlerinde zıplatması gerekmez mi?

Bir de şu 'ileri demokrasi' söylemi var ki, beni benden alıyor; ben 6 ileri vites demokrasiden vazgeçtim arkadaş; ülkemizin şimdiki yöneticileri önce standart 5 ileri vites demokrasi uygulasınlar yeter.

Abdullah Gül'ün, yaralananlara geçmiş olsun dilemeye gerek görmeden,

Sorun üstü sorun

Civanım delikanlı çok alem birisi valla.

Yıllardır, ''Türban velev ki siyasi bir simge...'' mantığında bir sorun için yıkıp perdeyi, viran eylemedi mi?
Bugün, nasıl oldu da, sorun birden bire 'türban değil, başörtüsü başörtüsü...' oldu peki?

Fotoğraflarla anlatsam daha iyi olacak:

27 Eylül 2010 Pazartesi

Kafam almıyosa...

Bundan sonra civanım delikanlıyla aynı dönemlerde tatile çıkmama kararı aldım. En azından o tatildeyken, ben de biriken gündemi, yetiştirebildiğim kadarıyla yazarım. Enerji dopingiyle bi dönüyor ki, yakalayabilene aşk olsun :))

Kimselerin bi türlü tutturamadığı, 'İstanbul'un geneline farklılık getirecek, sıkıntıdan kurtaracak çılgın bi proje'si varmış. Hatta diyor ki:

''Çılgın projem farklı. (Bunların) kafaları almaz. ''  

Konunun ciddi bölümüyle başlayalım, sonra dalgamızı geçeriz. Civanım delikanlının ifadesiyle 'kafası almayan bunlar' kim ola ki? 

26 Eylül 2010 Pazar

Pizza Uno'da apple pie, Cunda pazarı, İDO'nun anonsları

Yazmayı unutmuşum; Pizza Uno'nun apple pie'ı diyorum, müthişti müthiş! Yanında bir top vanilyalı dondurmayla sıcak servis ediyorlar, tam yeme de yanında yat hesabı.... Fotosunu maalesef çekemedim, bir dahaki sefere. İsmet'ten tarifini alıp yazarım buraya. 

Cumartesi günü Cunda'nın pazarı. Minik bir pazar. Ayvalık'ın pazarı daha büyük oluyor ve hatta Yunanlılar bile gelip alışverişlerini yapıyorlar. Bu benim çocukluğumdan beri böyleydi, 

Garson Deniz

'Tatil iyi geçti mi?' anlamına gelen her  türlü soruya anında 'Tatilin kötüsü olur mu?' diye yanıt verenler var. Tatilin 'iyi' geçmesinin tek sebebi, şahsıyla ilgili hoş olmayan her hangi bir olayın yaşanmamış olması mıdır? Ne bileyim, zehirlenmememiş olması, arı sokmaması, kumda yürürken ayağına diken batmaması mıdır?

Deniz ismindeki bir garsondan bahsedecektim. 29 yaşında Deniz. Van'lı. İki yaşındayken babası sizlere ömür. Annesi yeniden evleniyor. En son 15 yıl önce görmüş annesini, bundan anlayın artık üvey babasıyla hayatını.

23 Eylül 2010 Perşembe

Gönlü zengin sevgilim benim :)

Tatil dediğin güzelliğin beş şartından biri, mümkünse, el ayak çekildikten sonra başlamasıdır benim için. Bunu bilen aslan kocam, tesis kapatmış sağolsun :)) Şaka bir yana, müşteriden çok personel var.

Bir gece önce garsonlardan birine, ''Bizi burda unutup, tesisi üzerimize kilitleyceksiniz diye çok korkuyorum.'' diyerek yaptığım espiri

21 Eylül 2010 Salı

Tatil, Kozmoz, Cunda, Pizza Uno...

Dün sabah kahvaltısındayız, pür keyif: yediklerimiz mis, içtiklerimiz mis, sakin sakin hiç telaşe yaratmadan bizi bekleyen kumsal mis, deniz mis, tüm ihtişamına rağmen yazki hırçın yakıcılığını bir kenara bırakan güneş mis, 4.70'lerin yelkenini tatlı tatlı dolduran rüzgar mis... Daha ne diyeyim, mis oğlu mis işte  :)

Bu kadar güzellik içinde bir de ne olsa beğenirsiniz?

MFÖ'nün 'Peki Peki Anladık' şarkısı çalmasın mı!

18 Eylül 2010 Cumartesi

Işınla bizi Scotty

A dostlar diyorum ya, insan kuş misali :)

Sabah 7.05'de İstanbul'da olan bendeniz ve sevgili eşim, saatler 1'i gösterdiğinde Ayvalık'taydık!

Hava limon diyorum, limon; sıcak ama yapış yapış değil, tam kıvamında anlayacağınız. Öğle yemeğimizi yedik. Mönüde 'Çocukça' diye bir bölümde, ızgara köfte ve spagetti yanında domates sosu vardı. Birlikte çocukça bir şey yapıp, bunu ısmarladık: nefisti, nefis...

Odaya döndük, eşyalarımızı yerleştirdik; şimdi plaja koşuyoruuuz ;-))

16 Eylül 2010 Perşembe

Köşe yazarlarından birine kendimce sorular

Bence, asıl bu yazı hiç olmamış, yakışmamış, hanım kızım. Kendisini 'utangaç' olarak tarif ettiği ve yaşça benden küçük olduğu için, kendisine hanım kızım diye hitap etmeyi uygun buldum. Televizyon programı da yapan bir köşe yazarının kaleminden çıkınca bu mantık, daha bir 'vah güzel ülkem vah' dedirtiyor, ne yapayım.

Konu, 2010 Dünya Basketbol Şampiyonası töreninde civanım delikanlının, A. Gül'ün yuhalanması, protesto edilmesi. Efendim, bu hanım kızımız yazısında bu protestoyu uygun bulmadığını 'Olmadı, yakışmadı!' şeklinde ifade etmiş.

- Sayın başbakan, sizi bi protesto edicez de, müsait misiniz aceba? 

mı diyeceklerdi, anlamadım ki...

14 Eylül 2010 Salı

İmam ve cemaat meselesi

''Yüzde 58'e 42'lik sonuç, 
'toplumun bölündüğü' savlarını geçersiz kılmıştır.''

Yukarıdaki ifadelerin sahibi olan Cengiz Çandar'a göre, eğer yanlış anlamıyorsam, toplumun bölünmüşlüğünün kanıtı, matematiksel olarak %50-50 imiş. 

* * *

Yakup Sağlam, Niğde TV'deki sunuculardan birisi. Sokaklarda elinde mikrofon, bazı konularda halkın fikrine başvuruyor; bir nevi referandum yapıyor da denilebilir. İşte sorular ve yanıtları:

Kek tarifi ve bir Portekiz anısı

Araya başka şeyler girmeden kek tarifimi vereyim. Önce orjinal tarifteki malzemeleri vereyim, sonra benim versiyonumu anlatırım:

1 yumurta
4/3 su bardağı süt
1 su bardağı şeker
2.5 su bardağı un
125 gr margarin
2 çay kaşığı karbonat
1 limon kabuğu rendesi
1 çorba kaşığı kakao

12 Eylül 2010 Pazar

Referandum sonucuyla Allah'ın ilişkisi

Civanım delikanlı referandum sonuçlarını değerlendirme konuşması yaparken diyor ki:

''Referandum sonuçlarının milletimize hayırlı olmasını, Allah'tan temenni ediyorum.''

İşte böyle  sevgili vatandaş.

İşimizin kime kaldığını anlayan, anladı... 





Ve yardım geldi...

Olaya tam zamanında el koyduğumun resmidir.

Aklıma yardım çağırmak gelmeseydi, nice olurdu 12 Dev Adam'ın hali?

11 Eylül 2010 Cumartesi

Yardım çağıracağım, ona göre

12 Dev Adam fena halde yenilme alametleri gösteriyor. Savunmamız zayıf, basit hatalar yapıyoruz, baskete dönüşen serbest atışlarımız son derece zavallı, daha ne diyeyim... Bir an evvel toparlanmaları lazım.

Yok toparlanmayacaklarsa, Çanakkale savaşını kazanmamızı sağlayan yeşil cübbeli, beyaz sarıklı üstün güçleri ve evliyaları çağıracağım.

Bayram ziyaretleri

Aman bu bayram bir başkaydı canım. Yaptığımız kapı sayısı çok değildi ama, neredeyse her gittiğimiz yerde yıllık ziyaret kotamızı dolduracak kadar uzun oturduk. Ayrıca, geçmiş bayramlardan farklı olarak, ikram edilen her çukulatayı, şekeri, istisnasız, geri çevirmeden aldık ve yedik. Tam da bayram çocukları gibi olduk :)

Bayramın 1. benimkiler ve biz, sabah kahvaltısına Secret Passion diye Kuruçeşme'de bir yere gittik. Çok hoş, yeşillikli bir ortam var. En öndeki iki masaya oturursanız boğaz manzaranız da olur, ama leb-i derya değil, haberiniz olsun.


10 Eylül 2010 Cuma

Kemal Kılıçdaroğlu Teke Tek programında

Kılıçdaroğlu'nun Teke Tek programından özet:

Mitinglerde yandım. Cildimin rengi de 'Hayır'ın rengi oldu.

Kadınlar ve gençler mitinglerde fazla. Bu da gelecek için umut verici.

CHP'ye karşı önyargı var. 'Düşman' gibi bir algı yaratılmış. Bunu kırmamız lazım.

Bizler (siyasiler) topluma örnek olmayız. Başbakanın sert üslubu, mesela 'cibilliyetsiz' vb kelimeler, alkış alıyorsa, beğeniliyorsa orada bir sorun var demektir. Liderler toplumu daha ileriye götürmelidir.

9 Eylül 2010 Perşembe

12 Dev Adam yarı finalde :))

Milli basketbol takımımızın Dünya Basketbol Şampiyonası'nda yarı finale kalması tüm yurtta, dış temsilciliklerimizde ve KKTC'de zikir çekilerek ve Mezdeke gösterileriyle kutlandı.

Konuyla ilgili flaş açıklamalar:

''12 dev adam dünya şampiyonu olmazsa, ekonomimiz çöker, demokrasimiz büyük yara alır. Batı'da ne söylüyorsak, Doğu'da da onu söylüyoruz: önemli olan soy değil, boydur boy.'' Civanım delikanlı

8 Eylül 2010 Çarşamba

En kötü Şeker Bayramı'nız böyle olsun!

Yazının başlığı biraz beddua gibi oldu ama, siz anladınız beni; herşeyden önce, vatandaşlık görevim yapıyorum.

Belçikalı GODIVA'yı, Ülker 2007'de satın aldı. Türkiye'de ilk mağazasını dün, İstanbul Nişantaşı'nda açtı. Bir tanıdığım, iş nedeniyle dün oradaydı. Görebildiği kadarıyla en pahalısının kilogram fiyatı 1.400 Yuro, en sık rastladığı fiyat ise 230 Yuro imiş.

Yıldız Holding Ülker Grubu Başkanı Ali Ülker ise gazetelere verdiği demeçte:
''...Türkiye pazarında Godiva bir ihtiyaçtı.''
demiş.

Bundan sonra, sadece Şeker bayramlarında değil nefes aldığınız sürece,

günlük çikolata ihtiyacınızı Godiva'dan giderecek kadar ZENGİN

Nişantaşı'na yürüyerek gidebilecek kadar SAĞLIKLI

çikolata yemeseniz bile, yemiş kadar MUTLU

olmanızı tüm kalbimle dilerim.



7 Eylül 2010 Salı

Kek tarifine niyet, neye kısmet

Bugün tedaviye gidemedim. Çünkü, aşkım dün U2 konserine gitmişti, eve kaçta geldiğini hala bilmiyorum. Saati kurmuş her zaman ki gibi, ama duyan kim!

Beynimi ikinci kez rektifiye ettirdiğim zaman, Ali Çetin hoca galiba uyurken duymama gibi bir özellik ilave etti fabrika ayarlarıma.


Sen neymiş be referandum!

''Darbe olur mu, diye tereddüt eden yabancı sermaye o ülkeye yatırım yapar mı?''

''Bir ülkede 
'önümüzdeki hafta darbe olur mu' 
gibi soru işaretleri olursa,
kimse yatırım yapmaz.'' 
(Sanayi ve Ticaret Bakanı, İstanbul Üniversitesi, 19 Mart 2010)

*

'Referandumdan evet çıkmazsa, yabancı sermaye gelmez, 
ülke ekonomik güvenini ve istikrarını kaybeder!'' 
(civanım delikanlı, Ağrı mitingi, 3 Eylül 2010) 

Öyleyse;

SONUÇ 1:
referandumdan çıkan  'H A Y I R'  sonucu = vatandaşın yaptığı
D A R B E  imiş

SONUÇ 2: 
tüm cumhuriyet tarihimiz boyunca,
sadece kendi iktidarlarında sağlandığını söyledikleri 

'EKONOMİK İSTİKRAR'

12 Eylül'e kadarmış;
13 Eylül'de  p u f f  diye sönecekmiş 




6 Eylül 2010 Pazartesi

Referandum'a benim gözlerimden bakın - 3

''Herkesin her alanda hakkını arayabildiği daha adil bir Türkiye için evet.''

Yine civanım delikanlıdan bir örnek vermek istiyorum. Hatırlatayım size: Ergenekon davası tutuklularından Prof. Dr. Mehmet Haberal, tutukluluğuna yapılan itirazları gerekçe göstermeden reddeden 9 hakime tazminat davası açmış ve kazanmıştı. Bunun üstüne civanım delikanlı: 

''Bundan sonra 
mahkum olanına, tutuklusuna kadar herkes için bir kapı açacak, 
şimdi herkes kendine bir çıkış yolu arayacak.'

5 Eylül 2010 Pazar

Şaşı bak, şaşır...


"ABD Başkanı Barack Obama, 2 yıldır askıda olan Filistin-İsrail barış görüşmelerini dün başlattı. Ürdün Kralı Abdullah ile Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in de ABD arabuluculuğunda Filistin Devlet Başkanı Mamud Abbas ve İsrail Başbakanı Binyamin Netenyahu arasında gerçekleştirilecek barış müzakereleri için Beyaz Saray'daki toplantıya katılmaları barış yönündeki umutları artırdı. Obama doğrudan görüşmelerden önce Netenyahu, Abbas, Mübarek, Hüseyin ve BM, AB, ABD ve Rusya'nın Ortadoğu özel temsilcileri ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ile birlikte Beyaz Saray'da akşam yemeği yedi."    

Yukarıdaki haberi en az 3 kez okuyun ve fotoya bir dakika boyunca iyi bakın. Gözlerinizi 30 saniye kapatın ve 1 eksiği bulun.

Hadi bir ipucu vereyim size: eksiğin başharfi: bölgesinde lider olduğu söylenen TÜRKİYE!

Bu haber ve fotoğraf, tabii ki, benim gözümden böyle görünüyor. İster misiniz daha çok Türk vatandaşı benim gözümden bakmaya başladığında, civanım delikanlı "(Türkiye'nin) Bölgesel liderliği elimin tersiyle ittim!" desin  ;-) 

'H A Y I R' lı pazarlar olsun :))

4 Eylül 2010 Cumartesi

Referandum'a benim gözlerimden bakın - 2

''Özel hayatınız ve kişisel bilgileriniz güvence altında olsun, 
12 Eylül çifte bayram olsun.''

demişler.

Muhtemelen bu maddeyi yazarken şöyle düşündüler: Özellikle Ergenekon davasına yanından, kıyısından bulaşanlar hep özel hayatın korunmamasından şikayet ediyorlar.  Bu insanları ve yakınları yaklaşık (atıyorum sayıyı) 1 milyon kişi. Biz bu maddeyi de araya yazalım ki, evetçiler 1 milyon artsın. Hayır çıkarsa, yarın öbür gün kendimiz savunacak bir dalımız olur: evet çıksaydı koruyacaktık, ama kusura bakmayın artık yapacak bi şeyimiz yok!

''Vatandaşın tüm kimlik ve nüfus bilgilerinin 
başkalarının eline geçmeyecek şekilde korunması için evet.''

U2 İstanbul'da

U2 da geldi sonunda Türkiye'ye.

Dün televizyonda Hayati Yazıcı konuşurken, U2'nun hayranı falan olmadığını söyledi, pek dinlemezmiş U2'yu. Ama, Boğaziçi Köprüsü'nü kendi vatandaşlarına kapatıp, beyleri orada yürütmeyi borç bilmişler anlaşılan.

Bono:

- Abi, bi hayalim var (i have a dream hesabı)

Bizim hükümet:

- Söyle gurban olduğum

3 Eylül 2010 Cuma

Yaptıkları iyi işler de var...

Tamam, muhalif olabilirim; ama bu, yapılan iyi işleri görmezden gelmemi gerektirmez. Böyle düşünerek, iktidarın iyi yaptığı işlere de değineceğim:


  • Dumansız hava sahası
  • Sigara yasağı (filmlerdeki sigaraların buğulandırılması, tiyatro sahnelerindeki, çizgi filmlerdeki sigara görüntülerine ceza kesilmesi, gizli kamerayla donatılmış kol saati ve kalemlerle sigara denetimi (Bilecik Valiliği) gibi uygulamalarla sıtkımızı sıyrıdı mı, sıyrıldı...) 
  • Duble yollar (gazetelerden okuduğumuza göre, bir ay önce bile yapılanlar bozulduğu için tamirat yüzünden kapalı olsalar da, yine de yapıldı mı, yapıldı...)
  • Mali kural (her ne kadar mali kural yasası, hazırlayan makamlar tarafından rafa kaldırılmış olsa da, adı zikredildi mi, zikredildi...)
Bunlar şimdilik kaydıyla, iktidar partisinin 2002'den bu yana gerçekleştirdiği iyi icraatları. Devamı geldiğinde burada okuyacaksınız.

2 Eylül 2010 Perşembe

Evetçilere beş soru

Kendi sorularımı, kendi yanıtlarımı ve bakış açımı paylaşmaya devam edeceğim. Ama bunlar, Ahmet Hakan'ın soruları (30 Ağustos, Hürriyet):

BİR HAYIRCIDAN EVETÇİLERE 5 SORU 



- SORU BİR: Görüyorum ki “demokratik galeyan” halindesin. “12 Eylül'e büyük darbe” deyip duruyorsun... İyi de sevgili “evetçi” kardeşim, 12 Eylül Anayasası ilk defa değişmiyor ki. 12 Eylül Anayasası'na darbenin feriştahı, 2001-2004'te AB uyum yasaları çerçevesinde vuruldu. Şimdikiler sade suya tirit... Madem 12 Eylül Anayasası'nın virgülünün değişmesi bile seni bu kadar heyecanlandırıyor, neden aynı heyecanı 2001-2004 döneminde göstermedin?


- SORU İKİ: Anladık, Kenan Evren ve arkadaşlarının yakasına yapışılacak, 12 Eylül'den hesap sorulacak diye uçuyorsun... İyi ama Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanmaları, bu değişiklikle en azından “tartışmalı”. Bu “tartışmalı” durumu sona erdirmek fırsatı doğdu. Meclis'te hem CHP, hem MHP bu konuda önerge verdi. AK Parti ise bunu kabul etmedi. “Yetmez ama” falan diyeceğine neden dönüp de AK Parti'ye “Neden ama” diye sormuyorsun?

- SORU ÜÇ: Çocuklara, kadınlara, emekçilere, özürlülere olağanüstü güzellikler geliyor falan diyorsun. İyi ama o maddelere itiraz eden yoktu ki... Eğer üç madde geri çekilseydi, o güzellikler referandumsuz falan yürürlüğe girecekti... Neden üç maddenin geri çekilmemesi konusundaki diretmenin hesabını sormak aklına gelmiyor?

- SORU DÖRT: Meclis'te grubu bulunan bütün partiler, istisnasız 12 Eylül Anayasası'ndan nefret ediyor. Meclis'te grubu bulunan bütün partiler, istisnasız 12 Eylül Anayasası'nın değişmesini istiyor... Böyle bir ortamda bir iktidar partisinin, 12 Eylül Anayasası'nda yapmak istediği birkaç değişik konusunda uzlaşamaması sana hiç manidar gelmiyor mu?

- SORU BEŞ: Anayasa değişiklikleri esas olarak yargı alanındaki değişiklikler için yapılıyor. Ama iktidar partisi, propaganda yaparken yargıdaki değişikliklerden söz etmek yerine üzerinde tartışma olmayan maddelerden söz etmeyi tercih ediyor. Bu durum seni rahatsız etmiyor mu?

İki TV programı üzerine

Balçiçek Pamir'in 'Karşıt Görüş' programına denk geldim biraz önce ve çok sabredemedim, ne yalan söyliyeyim.

Akepe kadın kolları başkanı Fatma Şahin ile Ka-der Başkanı Hülya Gülbahar idi konuklar. Konu tabii ki referandum.

Gözlemlerime dayanarak akepelilerin taktiklerini sıralıyorum:

  • karşılarındaki kim olursa olsun, konuşmasına asla izin vermiyorlar, mutlaka araya giriyorlar  
  • moderatör konuşma sırası diye ısrar etse bile, buna hiç uymuyorlar; Balçiçek Pamir'i bu konuda zayıf buldum: epey bir süre öyle olduk ki, üçü de aynı anda konuşuyordu... 
  • 'ay yapmayın ya!' ya da 'nasıl bilmezsiniz ya?' diyerek, akıllarda 'bize bu kadar da haksızlık yapmayın, ne yaptıysak ne söylediysek milletimize olan aşkımızdan yaptık, söyledik, yuh olsun size' tadı bırakan, uygun ses tonlamasıyla yakınma cümlecikleri sürekli kullanıyorlar
  • konuyla ilgili sorulara yanıt vermek yerine, karşılarındakinin en son söylediği üzerine yorumlar yapıyorlar
Bilgi edinmek amaçlı dinlemeyi sevmeyen bir toplum olduğumuz için de, böyle kargaşaya gelemiyoruz ve derhal zaplıyoruz. Aslında biraz sabredenler görüyor ki, sadece boş ve mantıksız konuşuyorlar. İki dakika önce söyledikleriyle çelişen öyle şeyler söylüyorlar ki... Karşılarındaki bunu yüzlerine vurduğunda sarıldıkları silah evrensel:

  • Siz beni yanlış anladınız.  
Hülya Gülbahar, çocukların cinsellikten korunması maddesinin, yoğun tepkileri üzerine cinsel istismardan korunması olarak değiştirildiğini söyledi. Ve ekledi:
''Referandumda 'hayır' çıkmadığı taktirde, yarın öbür gün, anayasanın bu maddesini dayanarak göstererek, mayolu, bikinili, dekolte kıyafetli vs ilanların gazetelerde, sokaklardaki ilan panolarında vs yayınlanmasına izin vermeyerek, tüm milleti kendi muhafazakar çizgilerine çekecekler; çünkü çocuklar her yerde. TRT'de kolsuz bluzla, elbiseyle program yapma yasağı zaten vardı. Bunu tüm Türkiye'ye yerleştirecekler.''
   
* * * *


Bir de Sky Türk'te Meral Akşener'le yapılan bir programı yakaladık tesadüfen. Burada referanduma ilişkin söylediği ilginç geldi bana. Dedi ki:
''Kadınların oyu belirleyici olacak. Batı hayırcı. Doğu'da evet ve boykot önde gözüküyor. Anadolu'da da bu kadar yoğun 'evet' kampanyası, insanları huzursuz etmeye ve 'noluyo ya?' tepkilerine yol açmaya başladı.''