Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

30 Nisan 2009 Perşembe

Sarah Palin'in Türk versiyonu mu acaba?

Ya, çok komik bir şey bu. Hani Ali Türkan diye birisi gündemimize küüüt diye oturmuştu. Bence olay şöyle gelişti:

- İyi günler beyfendi
- Size de efendim, buyrun nasıl yardımcı olabilirim?
- Şimdi efendim şöyle bir durum var: benim Tukakakistan'da Falanca Filanca Bank'da 5.5 milyar liram var. Diyorum ki hazır siz varlık barışı ilan etmişken, bu parayı memlekete göndereyim. Kiminle konuşayım bunun nası bi fikir olduğunu?
- Aman efendim (oturduğu koltuktan fırlayarak) bi saniye, ben sizi en yetkili ve etkilimize aktarayım. Aktarırken telefon kapanırsa yine ararsınız, di mi?
- Eh, başladığım işi bitirmemle tanınırım zati, iş bitiriciyimdir sizin anlayacağınız.

Bu arada telefon başarıyla aktarılır. En etkili ve yetkili kişi:

- Aluğ, kimle görüşüyorum aceba?
- Asıl ben kimlen müşerref oldum ki?
- Bendeniz en etkili ve de en yetkili kişi oluyorum. Ya siz?
- Oo. Beyfendi, çok mütehassıs oldum, bendeniz de Ivır Kıvır. Fazladan vaktinizi almıycam, malum Cuma, arkadaşa da izah ettiğim gibi, benim 5.5 milyar liram var. Bunu nası yapalım da getireyim dumanı gözümde tüten ay pardon kokusu burnumda biten, aman neyse ne ya sen anladın onu, hıı?
- Ha, siz varlık barışından söz ediyorsunuz. Tabi tabi, olur. Ayarlarız biz. Meblağı bi daha tam alabilir miyim? (Rakam duyulunca tekrar, misketle kolbastı karışımı bir dans koreografisi sergilenir).

Telefon konuşması karşılıklı saygıların iletilmesiyle iş bağlanarak bitirilir. En etkili ve yetkili kişi:

- Aman arkadaşlar, valla Allah acıdı halimize. Derhal tarafından bunu basına malzeme yapalım. Ama sakın ha ööle millet kurtuldunuz hadi gibilerinden yansıtmayın, aman diyem. Dur şuracıkta bi hesap yapayım bakalım bu para ne kadar götürecek bizi?
- 1 yıla yakın götürse iyidir, di mi sayın en yetkili ve etkili kişim?
- Ne 1 yıl yav! Hay senin gibi .....!?! Kaç gün götürecek diye bakıyorum!

Basına haber sızdırılınca, bütün gündem değişir. Basın 'Allah dualarımızı kabul etti'den girer, 'Biz zaten bu yüzden IMF'ye gerek kalmayacak demiştik'den çıkar. Sonraki günlerde de 'Ivır Kıvır kimdir', 'Para gecikti, ceza alınmalı mı, alınmamalı mı, alınırsa ne kadar cezası olur' tartışmaları sürer gider. En etkili ve yetkili kişi ve havarileri melul melul yoldan paranın gelmesini beklerler, ama daha çok beklerler. Çünkü 5.5 milyar lira, Tukakakistan'dan yola çıktığında, aynı anda İsviçre Alpleri'nde bir tipi fırtınası çıkmıştır. Para saatte 90 km hızla yol almaktadır. Tipi fırtınası ise saatte 190 km hızla paraya doğru ilerlemektedir. İkisi saat kacta, nerede ve hangi boyutta karşılaşırlar? Bunun cevabını bilene benden acı bir Türk kahvesi. Aslında Türk kahvesi dememek lazım, kahve dendi mi zaten bizim kahvemizin anlaşılması gerekir. Ama memlekette o kadar çeşitli kahve var ki! Neyse, konuyu dağıtmayayım.

Hatırlar mısınız, ABD'de Cumhuriyetçilerin başkan yardımcısı adayı Sarah Palin Kanada'lı komedi grubu 'Maskeli İntikamcılar' tarafından canlı yayında telefonda işletilmişti ;-)

Yüzyılın Ayıbı - Arşiv




















Erciş ve Van depremi nedeniyle Cumhuriyet Bayramı kutlamaları İPTAL edildi. Bu başlı başına bir ayıp. 

Ertuğrul Günay'ın bunu savunmak için kurduğu

''Elimizde kadehlerle kahkaha atmadık diye bir tepkinin dillendirilmesini anlayamiyorum.'' 

cümlesini anlayan var mı?

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları iptal edilirken kim, kiminle, neredeymiş:

- Abdullah Gül, Hürriyet Daily News'in kuruluşunun 50'nci yıldönümü resepsiyonundaymış. Yanındaki bakanlar: Ali Babacan, Taner Yıldız, Egemen Bağış, Binali Yıldırım'mış.

- Civanım delikanlı da 3 ayrı düğündeymiş: Atakule'deki düğünde yanındakiler: Bülent Arınç, Veysel Eroğlu, Melih Gökçek; ATO'daki düğünde yanındakiler: Melih Gökçek;  
Sheraton'daki düğünde yanında olanlar ise, Zafer Çağlayan (düğün sahibi), Abdullah Gül, Cemil Çiçek, Melih Gökçek ile bazı bakanlar ve milletvekilleri imiş.


* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

''Terör bitecekse Apo'yla görüşme olabilir.''

Kemal Kılıçdaroğlu

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Cumhuriyet tarihinde bir İLK!

Yayımlanmamış bir kitabın taslaklarına el kondu. Kopyaları bilgisayarlardan silindi!

Olayın kahramanı olan kitap: İmam'ın Ordusu
Yazarı: Ahmet Şık

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


ATATÜRK'ün Kara Harp Okulu'na girişinin yıldönümü için düzenlenen törende, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'nin bir bölümü bu yıl OKUNMADI! (15 Mart 2011)

Seslendirilmeyen bölümler şunlar oldu:
''..İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların olacaktır...

..Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memeleketin her köşesi bilfiil işgale edilmiş olabilir...

..Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta, bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler.''

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Mardin'de 8 yıl önce, 13 yaşındayken 26 erkeğin (şehrin ileri gelenleri, hacı-hoca takımı da dahil) birden çok sefer tecavüzüne uğrayan N. Ç.'nin davasında, Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararları:

* Olanların tümünün N.Ç.'nin kendi rızasıyla olduğuna...

* Tecavüzcülerin çok iffetli insanlar olması sebebiyle cezalarında indirim uygulanmasına...


* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


''Başbakan Tayyip Erdoğan'ı protesto edenleri tespit edip, bir daha stada almayacağız.''

GS Başkanı Adnan Polat



* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


78 yıldır hiç aksamadan yapılan Atatürk Koşusu'nu YAPILMAMASINI 2010 yılında sağlayanlar, 'Yüzyılın Ayıbını' gerçekleştirmişlerdir! 
Kendilerine hayırlı olsun!


* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Milli Eğitim Bakanlığı, otistik çocukların eğitim merkezlerindeki ders çizelgelerine 1 saatlik ZORUNLU DİN DERSİ koydu.

İnce ve kaba motor becerileri zayıf, kas gelişimleri yetersiz, kavrama ve hareket yetenekleri düzensiz olan bu talihsiz çocuklara en çok gereken, el göz koordinasyonları eğitimi demek olan beden eğitimi (cimnastik) dersi bu nedenle 1 saat azaltılmış oldu.

İnce motor becerileri mesela düğme ilikleme, mesela bağcıkları bağlama, mesela KONUŞMA gibi becerilerdir. Kaba motor becerileri ise mesela koşma, mesela sıçrama, mesela YÜRÜMEK gibileridir.

Bu değişikliği yapan yetkililer için Allah'tan, her birine, civanım delikanlının önerisiyle, en az üç otistik çocuk dilerim.



* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Muhalefet lideri olan CHP'nin başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun referandumda oyunu kullanamaması... Hiç olmadı...

Sebebi ne olursa olsun...

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Akepe İstanbul mvekili Özlem Türköne'nin, Gazi Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Mümtazer Türköne'nin, Abant Platformu'ndaki konuşmasında:


''Askerler en iyi siyaseti bilirler. Borsayı iyi takip ederler, bir de emlak işini iyi bilirler. Ama askerliği pek bilmezler.'' 

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Yeni Anayasa görüşmelerinde, Akepe Manisa Mvekili Mehmet Çerçi, Mvekili Kamer Genç'i savunan CHP Gaziantep Mvekili Yaşar Ağyüz'e: ''Siktir git.'' dedi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin'in olaya bakış açısı::

''Görüşmelerin uzun süreye yayılması dengemizin sarsılmasına neden oluyor. İstem dışı laflar çıkıyor.''
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

'TSK, iç ve dış düşman merkezli bir güvenlik doktrini ile kendisini örgütlemiştir. Hatta denilebilir ki, terör eylemlerinin artması ile birlikte, ordunun iç güvenliğe bakışı neredeyse dış güvenliği ıskalamasına yol açmıştır.'
İhsan Bal, Uluslararası Stratejik Araştırma Kurumu

Koca bir 'YUH' çekiyorum; yabancı bir devlet ya da devletler topluluğu Türkiye topraklarına asker çıkardı da, veya birileri bize savaş açtı da, halk olarak bir fark etmedik de, İhsan Bal mı farkına vardı, manasında! YUH ki ne YUH!
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


En son Dursunbey'deki grizu patlamasından sonra, Çalışma Bakanı Ömer Dinçer devletin halini açıklıyor:

"Maden ocaklarını tek tek denetlemeye gücümüz yok."

* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Adalet Bakanlığı, Engin Çeber'in işkenceyle ölümüyle ilgili davada müebbet hapis cezası istemiyle yargılanan cezaevi müdürü için 'kınama' cezasıyla yetindi.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Lale Akbulut (Ev kadını, 30): 'İnsan sevdiği için herşeyi yapar. Kocam istese tabi ki başımı açarım. Açık bir insan olsaydım, kocam istedi diye kapanırdım. Bence kadınlar kocalarının emrinden çıkmamalı. Bunları insan sevdiği için yapmıyorsa, kimin için yapacak?'
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *


Engin Ardıç: "Dere yatağını sel bastı, hükümet istifa... Milli takım iki eliyle bir maç kazanamadı, hükümet istifa... Amerikan bankacıları ekonomik kriz çıkardılar, hükümet istifa..."
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Ali Bulaç: 'Ben çocuk ve torunumun eşcinsel olmasını istemem. Olmaması için de elimden geleni yaparım. Eşcinsellere karşı bir nefret ve ayrımcılık da gütmem. Eşcinsellik özendiriliyor. Eşcinsellik geliştikçe insanların kitlesel olarak öldürülmeleri hızlanıyor. Şu anda Irak ve Afganistan'da kitleler halinde sivil halkı öldürenlerin çok önemli bir kısmının eşcinsel olduğunu söylüyorlar. Bundan da özel bir zevk alıyorlar. Bu derin ruhsal travmalarla da ilgili bir konudur.'
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

İsmet Berkan: 'Askeri Savcılık, henüz ellerinde 'orjinal' (bugünün elektronik ortamında 'orjinal' ne demek o da ayrı tartışma konusu) belgeler olmaksızın ...' (16.6.09 Radikal Gazetesi)
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Bir lisedeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin öğretmeni AIDS'in açılımını yapıyor: (A)llah'a (İ)syan eden (D)eyyusların (S)onu. (3.5.09 Vatan Gazetesi)
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

YÖK, kuruluşundan beri bölümsüz olan Sabancı Üniversitesi başta olmak üzere bölümsüz üniversitelere yapılanmalarını yeniden düzenlemeleri ve öğrenci alım şeklini değiştirmeleri yönünde bir yazı gönderdi. Sabancı Üniversitesi öğrencileri, aldıkları 'koç'luk hizmetinin yardımıyla, kendilerini tanıdıktan, ilgi alanlarını ve yetenekli oldukları konuları bulduktan sonra, mesleklerini birinci ya da ikinci sınıfın sonunda sınava girerek seçiyorlar. (Hürriyet İK Eki)
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Cemal Reşit Rey'de 2009'un ilk üç aylık programının 'yine' 'ihale'(!) usulüyle Büyükşehir'e sunulması gerekiyormuş. Sunulmuş ama yeni daire müdürü tarafından bir türlü onaylanmamış. İş tavsayınca Ocak 2009 programı kendiliğinden iptal olmuş! (30.12.08 Radikal Kültür Haberi)

Güzel Ülkemden İstatistikler - Arşiv










Başbakanlık Sosyal Yardım Araştırması'nın sonuçlarından:

En az iki yıldan beri yardım alanların

- % 74.9'u iş aramıyor
- % 88.6'sı çalışmıyor
- % 42.6'sı 3-4 yıldan beri yardım alıyor
- % 23'ü 7 yıldan fazladır yardım alıyor
- % 8.8'i 5-6 yıldır yardım alıyor
- % 69'u 'yardımlar olmadan yaşayamayız' diyor
- % 44.8'i 'yardımlar kesilirse hayat çekilmez bir hal alır' diyor
- % 25.3'ü yardımlar devam ettiği sürece alırım diyor
- % 23.8'i ölene kadar yardım alırım diyor
* * * * *

Türkiye Vergi Profili - İSMMMO 19.09.2011
- 5 milyona yaklaşık ASGARİ ÜCRETLİnin ödediği vergi, Türkiye'nin en fazla kurumlar vergisi veren 100 firmanın 90'ının toplamı kadar oldu.
- 10 ücretlinin ödediği vergi, 1 şirketin ödediği vergiden daha fazla.
- Toplam servet, gelir ve sermaye karlarından elde edilen verginin %43'ü ücretlilerden alındı.
* * * * *


İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından KONDA işbirliği ile yapılan ''Türkiye Gençliği Araştırması'' sonuçlarına göre
gençlerin en çok güvendiği kurum hangisiymiş? Yanıt:

ORDU

Bu anket sonucundan sonra ister misiniz BALYOZ benzeri yeni davalar başlasın!
* * * * *

BOŞANMALAR: (2002-2010)

TÜİK'e göre:
Boşanmalar 2002'den beri %24 arttı.

2008'de dağılan aile sayısı:
TÜİK'e göre: 99.663
Adalet Bakanlığı'na göre: 166.389

Bölgelere göre boşanma:
Ege: %20 (artışın en yavaş olduğu bölge)
Doğu Anadolu: %36
G.doğu Anadolu: %40

Boşanma hızı en yüksek il:
Diyarbakır %102 (2001'den beri)


Konsensus'un Türkiye genelinde, Habertürk için yaptığı Ekim araştırmasından:
* * * * *


Türkiye'nin çözüm bekleyen sorunları:
İşsizlik %72
PKK/Güneydoğu %61.4
Eğitim %33.3
Enflasyon/Hayat pahalılığı %25.8
Demokrasi/Fikir özgürlüğü %14.9
Gelir dağılımı eşitsizliği %12.3
Rüşvet ve yolsuzluk %10.4
Etnik köken ayrımı %8.9
Sağlık %7
Laikliğin korunması %5.3
Toplumsal ahlak %5.3
Dinin korunması %4.7
Asayiş/güvenlik %3.7
Uluslararası ilişkiler %2.2
Belediye hizmetleri %1.9
Bürokrasi %1.9
Çevre %1.5
Cinsiyet ayrımı %1.5
* * * * *

Konsensus'un Türkiye genelinde 17 yaş üstü 1500 seçmeneHaberTürk için yaptırdığı eylül ayı çalışmasından:

- Ders veya mesleğiniz dışında, son 1 ayda kitap okudunuz mu?
% 79.1'i OKUMADI
- Okumayı en çok tercih ettiğiniz 3 kitap türü nedir?

%27.2 dini yayınlar
%14.9 tarihi dönem romanları
%12.9 siyaset
%11.8 tarih
%10.3 aşk romanları
%9.8 klasik dünya ve Türk edebiyatı
%7.1 araştırma / inceleme
%6.8 korku / gerilim romanları
%6.8 bilim kurgu / fantastik
%6.1 şiir
%5.3 polisiye romanlar
%4.8 felsefe
%4.5 psikoloji
%3.2 kişisel ve mesleki gelişim
%2.7 hobi kitapları
%2.3 anı / biyografi / otobiyografi
%1.5 iktisat
%5 diğer

* * * * *


2002- 2009 yılları arasında kadın cinayetleri % 1400 arttı.
Kadına yönelik şiddet ve cinayetlere ilişkin 12 bin 678 dava açıldı.

* * * * *


Türkiye'de Ötekileştirme ve Ayrımcılık araştırmasından:

- Kimler kimliklerini açık edemezler?

Homoseksüellik gibi başkalarından farklı cinsel yönelimi olanlar %72

Ateistler %59

Müslümanlıktan farklı inancı olanlar %28

Müslüman olduğu halde dini ibadetlerini yerine getirmeyenler % 28

 
Toplumda itibarı düşük işe-mesleğe sahip olanlar % 23

Müslüman olup Sünni'likten farklı bir mezhebe sahip olanlar % 21

Türklükten farklı etnk köken sahipleri % 19

Yoksullar % 18

İyi eğitim almayanlar % 16

Müslüman olup dini inancına uygun yaşamayan kişiler % 11

Laik hayat tarzına-dünya görüşüne sahip kişiler % 7
* * * * *


Uluslararası Sosyal Saha Çalışmaları Programı kapsamında 'Türkiye'de Sosyal Eşitsizlik' raporuna göre:

* 1990'da solda yer aldığını söyleyenler %21.8 iken, 2009'da bu oran %13.2

* 1990'da sağda olanlar % 22.7'den 2009'da %34.2'ye çıktı

* 2007'de 'Demokrasiden memnunum' diyenler %52 iken, 2009'da bu oran %28'e düştü

* Araştırmaya katılanların %91'i 'hükümet işsizlere geçinebilecek kadar gelir temin etmek zorunda' diyor

* 'Kişilerin gelirleri arasındaki fark çok büyük' diyenlerin oranı %92; %90 'farkı indirmek hükümetin sorumluluğu' diyor

* Deneklerin %88.7'sinin annesi ücretli hiçbir işte çalışmamış

* * * * *

Türkiye'de en 15-55 yaş arasındaki nüfusta en çok görülen 5. hastalık
DEPRESYON ve ANKSİYETE: (nedensiz (?!) bir tedirginlik, kaygı ve korku hali).

İlk beşi ise enfeksiyon, mide bağırsak sistemi, tansiyon ve eklem hastalıkları.
* * * * *
 


Diyanet İşleri Başkanlığı'nın verilerine göre uzun süreli Kur'an kurslarına devam eden öğrenci sayıları:
2000-2001: 13.956 erkek + 76.397 kadın= 90.353
2001-2002: 17.364 erkek + 86.745 kadın = 104.109
2002-2003: 16.982 erkek + 101.353 kadın= 118.335
2003-2004: 16.729 erkek + 117.677 kadın = 134.406
2004-2005: 17.891 erkek + 137.394 kadın= 155.285
2005-2006: 19.614 erkek + 164.742 kadın= 184.356
2006-2007: 19.428 erkek + 210.869 kadın= 230.297
2007-2008: 21.934 erkek + 228.039 kadın= 249.973
2008-2009: 23.015 erkek+ 245.721 kadın= 268.736
 
* * * * *

Kadınların toplumsal cinsiyet rollerine yönelik tutumlarını daha iyi anlamak amacıyla yapılan araştırmaya katılan 7 bin 405 kadının

%80'i 'Kadınlar evlendiklerinde bakire olmalıdır'
%41'i 'Kadın eşiyle aynı fikirde değilse bile tartışmamalıdır'
%17.2'si 'Ailede önemli kararlar sadece ailenin erkekleri tarafından alınmalıdır'
%15.3'ü 'Erkekler kadınlardan daha akıllıdır' ifadelerine 'genel olarak' katılmış.

Ben de tüm bu 'genel olarak' katılanlara, buradan 'genel olarak' 'YUH' çekiyorum!
* * * * *
Dünya Ekonomik Forumu 2009 Küresel Cinsiyet Eşitliği Raporu'na göre Türkiye 134 ülke arasında sondan 6.cı. Geride bıraktığımız 5 ülke ise:
Suudi Arabistan
Benin
Pakistan
Çad
Yemen  

* * * * *

Türkiye ekonomisi üst üste üç dönem küçüldü

2008 yılının son çeyreğinde %6.2
2009 yılının ilk çeyreğinde %14.3
2009 yılının ikinci çeyreğinde %7 

(Avrupa'da 2 dönem üst üste küçülen ekonomiler resesyona girmiş kabul ediliyor.)
* * * * *

İşsizlikte düşüş sürüyor:

- %71.9'u erkek
- %60.4'ü lise altı
%26.1'i bir yıl ve daha uzun süredir iş arıyor
- %31.4'ü 'eş-dost'la iş arıyor
- %90.1'i daha önce bir işte çalışmış
- Bunların %47.4'ü hizmet, %25.7'si sanayi,%16.8'i inşaat, %7.6'sı tarım sektöründe çalışmış
- İşsizlerin %25.4'ünü işten çıkartılanlar, %25.1'ini çalıştığı iş geçici olup işi sona erenler, %14.2'si kendi isteğiyle işten ayrılanlar, %9.8'ini işyerini kapatan/iflas edenler, %7.2'sini ev işleriyle meşgul olanlar, %8.2'sini öğrenime devam eden veya yeni mezun olanlar oluşturdu.
* * * * *

Sabancı Üniversitesi'nin Açık Toplum Vakfı'nın desteğiyle yaptığı araştırmanın sonuçlarından:
- 15 yaşındakilerin %32'si okuduğunu anlamıyor, %52'si basit matematiksel problemleri çözemiyor
- Kırsal kesimde, ailesi dar gelirli, üç kardeşli, anne-babası ilkokul mezunu bir kız çocuğunun liseye gitme olasılığı %1-2 arasında
- En düşük sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin %5'i, en yüksek sosyoekonomik düzeydeki öğrencilerin %49'u Anadolu liselerinde
- İlköğretimde %100 okullaşma yok. Güneydoğu'da bir kız çocuğunun ilköğretime erişim olasılığı %48-52
- En zengin kesim en yoksul kesimin 21 katı eğitim harcaması yapıyor
- 15-19 yaşın %15'i ilköğretimi bitirmemiş; diplomasız 10 gençten 7'si kız
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

'Türkiye'de Erken Çocukluk Gelişim Ekolojileri' araştırmasından: (3 yaşındaki çocukların 10 dakikalık bir oyunu esnasında)
- Anneler ortalama 144 komut veriyor, 26 eleştirel yorum yapıyor, itme veya fiziksel kısıtlama gibi olumsuz fiziksel davranışta bulunuyorlar.
- Çocuklar ortalama 7 olumsuz davranışta bulunuyorlar.
- Her 4 anneden 1'i fiziksel olarak sevgi ya da sıcaklık gösteriyorlar.
- Bu çocukların her bir olumsuz davranışına anneler 31 olumsuz tepki ile yanıt veriyorlar. Bu oran ABD'deki anne-çocuk etkileşimlerinde 2,5; psikolojik tedavi gören çocuklarla annelerinin etkileşiminde 7 civarında; çocuk istismarı ile suçlanan anneler arasında 10.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

OECD'nin 2009 için hazırladığı 'Bir Bakışta Toplum' raporundan:
- Kadınlar ve erkekler arasında, erkek lehine sağlık uçurumu yaşayan ülker arasında Türkiye birinci.
- Türkler boş zamanlarının %34'ünü eş-dost ziyareti ve arkadaşlarla toplanıp eğlenerek geçiren toplumlar arasında da birinci.
- 2007 yılı verileriyle, Türkiye, OECD ülkeleri arasında üniversite mezunlarının en fazla işsiz gezen ülkesi.
- Okuduğunu anlama, matematik ve bilim alanlarında,
zorunlu eğitim sonrası uygulanan PISA değerlendirmesinde Türkiye her üç alanda da sondan ikinci oldu.
- Boş zamanlarında spora en az vakti ayrıran Türkiye'de futbol uğruna cinayetler işleniyor.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

TÜİK'in 2008 Ekim ayında gerçekleştirdiği 'Yaşam Memnuniyeti' araştırmanın sonuçları Nisan 2009'da ilan edildi. 'Aylık geliriyle hanehalkının ihtiyaçlarının karşılanması' başlıklı bölümde 'Zor ve Çok zor' diyenler:
1-2 kişilik hanehalkında %46,3
3-4 kişilik hanehalkında %49,3
5-6 kişilik hanehalkında %56,4
7-9 kişilik hanehalkında %77,7
10 ve üzeri hanehalkında %71,7
* * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Ülkemde 10 binde bir kişi düzenli kitap okuyor.
Kitap okumaya yılda 6 saat ayrılıyor.
Bir Türk ortama 10 yılda ancak 1 kitap okuyor.
BM İnsani Gelişim Raporu'na göre kitap okuma sıralamasında Türkiye'm 86. sırada yer alıyor. Peki sıralamada bizden önde örnek olarak hangi ülkeler mi var: Libya, Tanzanya ve Kongo.

29 Nisan 2009 Çarşamba

Mantık mı?

Nihal Bengisu Karaca, 17 Nisan tarihli HaberTürk gazetesindeki yazısında ‘İktidar böyle görüntü ister mi?’ diye sormuş ve sözü Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Türkan Saylan’a getirmişti.

Türkan Saylan’ın Ergenekon zanlılarından biri haline gelmesinin, kız çocuklarının eğitimi için verdiği çabalar karşısında, çoğu kişide ‘yuh artık’ duygusunu yarattığını söylüyordu. Buraya kadar gayet normal. Yazısının bundan sonraki kısmında alenen Türkan Saylan’ı ve dolaylı olarak da Çağdaş Yaşama Derneği’ni ayrımcı ilan ediyordu. Bunu şöyle açıklıyordu: bu çabaların ‘bütün’ kız çocukları için değil de ‘bazı’ yani ailesinde ‘türbanlı’ olmayan kız çocukları için olduğunu yazarak.

Bana kalırsa Nihal hanım tamamen duygusal(!) nedenlerle böyle bir yazı kaleme almış. Yoksa, ÇYDD’nin internet sitesine baksa, ÇYDD nezdinde Türkan Saylan’a ayrımcı demezdi, diyemezdi. Gelin, beraber bakalım ÇYDD’nin tanıtım sayfasında yazan, sadece bir cümleden alıntıya: “…, Atatürk ilke ve devrimlerinin aydınlığında, çağdaş bir toplum oluşturulması amacıyla kurulmuş….” . Yani, Atatürk’ün kılık kıyafet devrimini de dâhil olmak üzere, O’nun izinde çağdaş bir toplum yaratmak amacıyla böyle bir dernek kuruluyor. Anladığım kadarıyla, ne Türkan Saylan ne de ÇYDD ‘türban’ı çağdaş bir topluma uygun bulmamışlar. Eğer Nihal hanımın söylediği gibi ailesinde ‘türbanlı’ olan kız çocuklarına yapılanı ‘ayrımcılık’ olarak niteleyeceksek, derneğin varlık amacını sorgulamak gerektiğine inanıyorum.

Madem söz ‘ayrımcılık’dan açıldı, ben de bana, tamamen duygusal(!) nedenlerle, ‘ayrımcılık’ olarak gelen olaylardan bazılarını sıralayayım.

MEB’nın 8.sınıf ‘İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük’ ders kitabından askeri darbelerle ilgili bölümlerin çıkarılması ya da tek cümleye indirilmesi, o darbeleri yapanlara karşı ayrımcılık değildir de nedir?

Başbakan’ın Talim Terbiye Kurulu’nu ziyaret etmemesi, bu kuruma yapılan bir ayrımcılık değil midir?

Danıştay, İçişleri Bakanlığı’nın Ankara B.Ş. B. Bşk. Gökçek hakkında ‘işleme gerek yoktur’ yönündeki kararını kaldırdı. Diğer tüm ‘işleme gerek yoktur’ kararları karşısında Gökçek’e ayrımcılık mı yapılmıştır?

Rasmussen olayında NATO’nun sadece “Bilek güreşini Türkiye kazandı- Sabah Gazetesi” ve “Dik duruşun zaferi- Vakit Gazetesi” başlıklarını atan birkaç gazeteye haber sızdırması, diğer gazetelere yapılan bir ayrımcılık değil midir?

Üç tarafı denizlerle çevrili olan bir memleket ki orası Türkiye oluyor, Denizcilik Müsteşarlığı’nın 2009 bütçesi, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ancak %3 kadar. Denizcilik Müsteşarlığı’na bu yapılan ayrımcılık mıdır?

Gazze’deki ‘insanlık dramı’ için okullarımızda uygulanan 1 dakikalık saygı duruşuyla, yıllardır teröre verdiğimiz kurbanlara, kendi ‘insanlık dramı’mıza ayrımcılık yapılmış mıdır, yapılmamış mıdır?

Bilal Erdoğan’ı, oğlunun 10 yıllık arkadaşı olduğu gerekçesini ‘bundan daha doğal ne olabilir?’ sorusuyla açıklayarak şirketine ortak yapan Atagold’un sahibi Cihan Kamer’in bu tutumu, oğlunun diğer arkadaşlarına yaptığı bir ayrımcılık değil midir? Şahsen ben bu haberi gazetelerde okuduktan sonra hemen telefona sarıldım. Bir arkadaşımı ki ben diyeyim 20 yıllık siz deyin 30, hemen aradım. Arama sebebim babasına ait şirketlerden ‘bu en doğal hakkımı’ istemekti. Sıkı pazarlık sonucu binde sıfır hisseye razı etti beni!

İkizdere Vadisi’nde yapımına izin verilen hidroelektrik santrali sayısı 19’a çıkmış. Diğer vadiler, dereler “Bize ayrımcılık yapılıyor!” diye bağırıyorlardı geçenlerde.

Abdullah Unakıtan’a ‘Ananı da al git’ ve diğerlerinden ayrımcılık suçlaması: ‘One minute’ i de bizi de aynı kişi söyledi. Hepimizin patentinin alınmaması ayrımcılıktır!”

Sanayi Bakanı Zafer Çağlayan’ın da dediği gibi borçları Allah affediyor, bankaların da affetmesi lazım. Şu bankaların yaptığına bak, hem herkese kredi kartı veriyorlar, hem de herkesin içinden bir tek borcunu ödemeyeni affetmiyorlar! Borcunu ödemeyenlere yapılan ayrımcılığa bakın!

Aslında dahası da var amma, şimdilik bu kadar örnek yeter. Sanırım Nihal hanımın yapması gereken, ‘ayrımcı’lıkla itham etmek yerine, ‘türban’ın ‘çağdaş’ yaşamda yeri olup olmadığını sorgulamaktı. Ama, benim derdim bu sorgulamayı başlatmak filan değil; mantık hatasını ortaya çıkarmaktı. Benim mantığıma uymayan mantık, mantık değildir, nasıl ama?

Hoşgeldim!

Kaç zamandır aklımdaydı böyle bir şey yapmak.

Size de olur mu? Hani kafanızda evirip çevirirsiniz, doluya koyar sonra boşa alırsınız, ama bir türlü eyleme dökemezsiniz... Günler birbirini yakalamak için yarışır, aylarıysa siz tahmin edin artık; ama nafile. Sadece içiniz kemirilir, işkence çekermiş gibi bir haliniz vardır; ancak sizi en yakından tanıyanlar sorar: "Neyin var yahu?". Yanıt çok kısadır: "Yok bişi ya, aa!" Kendi kendinize 'adını' itiraf etmezsiniz ki harekete geçmek zorunda kalmayasınız. Bana çok olur, ya da en azından şimdilerde olmaya başladı.

Sonunda kendime 'adını' itiraf ettim. Benim, düşüncelerimi özellikle de politika, siyaset kısacası ne olacak bu memleketin hali düşüncelerimi birileriyle paylaşmam lazımdı. Önce yazıya dökmeye başladım. Niyetim gazatelerin serbest köşe tabir edebileceğim okuyucu yorumları kısmına göndermekti. Yazdıkça ne çok söyleyecek şeyim varmış diye düşündüm. Bir heyecan bir heyecan! Bugün aklıma ya gazeteler yayımlamazsa benim yazılarımı sorusu geldi. Tanıyanlar bilir, çok inatçıyımdır, istediğimi elde edene kadar vazgeçmem. Ama nedense, yayımlamazlarsa yayımlamasınlar, ben yine yazar, yine gönderirim demem. Acayip alınırım, küserim ve bir daha da gerçekten de hiç bir şey yazmam; çok istememe rağmen. Yani "Daha da yazmam ben bu gazetelere!" gibisinde Davos tribi :)

Halbuki fikirlerimi, deneyimlerimi yazmak, paylaşmak da istiyorum. İşte tam o anda bir ışık yandı - ampul değil ama, bir aydınlanma anı gerçekleşti. Benim asıl istediğim herşey hakkında yazmaktı! Sadece politika, siyaset alanındaki düşüncelerimi yazmak değildi; eski-yeni yaptığım işler, kek-börek olayları, beynimden çıkarılmış olan ve hala içinde büyümeye devam eden tümörler, aşkım, ailem, daha neler neler!

Hemen internete girdim, söylemesi ayıp,evimizde 7/24 kablosuz internet var. 'Blog nasıl hazırlanır' yazdım Google'a. Ta taaa, işte burdayım, hoşbuldum!