Yönetimin fiili olarak değişmesi derken kastedilen cumhurbaşkanlarının halk tarafından seçiliyor olması mı?
Bunun sonucunda aristokrasi mi oldu yönetim şeklimiz? Ya da teokrasi mi, hani dini otoritenin siyasi otorite yerine devlet idaresini elinde tuttuğu? Aslında mantıklı olabilirdi ama, başta bi tane imam var diye
Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.
17 Eylül 2015 Perşembe
7 Eylül 2015 Pazartesi
Dağlıca, yeni Anayasa filan derken...
Sadece Dağlıca'da değil, diğer yerlerde de vereceğiz şehitlerimizi maalesef. Seçimlerde 'Aha bu dindar, bizden yani...' mantığını bırakmadıkça, ülkenin fıtratında da, kaderinde de, kısmetinde de, ne dersen de her şeyinde bizim evlatlarımızın şehit olması var olacak...
Şimdi sen, her şeyde yaptığın gibi, nerede, hangi yönetim şeklinde yaşadığını unuttuğun için sana hatırlatayım:
Dünya bir toz bulutuydu'dan başlamayacağım ama kurtuluş ve kuruluş savaşından galip çıkan Türkiye Cumhuriyeti devleti, 29 Ekim 1923'de yönetim şekli olarak Osmanlı'nın padişahlık yönetimi yerine cumhuriyeti seçti. Anlayacağın şekilde söylenecek olursa, Mustafa Kemal Atatürk padişah olmayı
Şimdi sen, her şeyde yaptığın gibi, nerede, hangi yönetim şeklinde yaşadığını unuttuğun için sana hatırlatayım:
Dünya bir toz bulutuydu'dan başlamayacağım ama kurtuluş ve kuruluş savaşından galip çıkan Türkiye Cumhuriyeti devleti, 29 Ekim 1923'de yönetim şekli olarak Osmanlı'nın padişahlık yönetimi yerine cumhuriyeti seçti. Anlayacağın şekilde söylenecek olursa, Mustafa Kemal Atatürk padişah olmayı
4 Eylül 2015 Cuma
2 Eylül 2015 Çarşamba
"Ne mutlu şehidim var diyene"nin şartları
21 Ağustos'ta "Son tweetim" diye yazmıştım:
"90 yıllık reklam arası(!)"nda: "Ne mutlu Türküm diyene!"
Akepenin yeni Türkiye'sinde: "Ne mutlu şehidim var diyene!"
Meğer, şehidine mutlu olmanın şartları da varmış, kaç şartı olduğunu bilmiyoruz. Ama iyi bir tahminle 5 şartı var, diyebiliriz. Müslümanız ya hani, o hesap.
Bunu da aynen 'yargı paketleri'nde yaptıkları gibi parça parça söylüyorlar. Bugün 1. şartı öğrendik mesela:
Şehidinin cenazesinde ağzını açmayacaksın. En temizi 'Helal ediyor musunuz?' sorusuna bile yanıt verme; ne olur ne olmaz, zamanlamasını manidar bulabilirler, ses tonunu 'halkı galeyana getirici' bulabilirler, 'hakaret etti' bile diyebilirler! Bir de mutlu olmuş gibi görünmeye gayret et, aman yalnız öyle abartıp çok da mutlu gözükme 'vatan haini' diyebilirler, sağları solları belli olmuyor biliyorsun.
Ağzını açanların halini görüyorsun: Şehidin ailesine önce soruşturma açtılar, sonra tutuklama emri verdiler.
"90 yıllık reklam arası(!)"nda: "Ne mutlu Türküm diyene!"
Akepenin yeni Türkiye'sinde: "Ne mutlu şehidim var diyene!"
Meğer, şehidine mutlu olmanın şartları da varmış, kaç şartı olduğunu bilmiyoruz. Ama iyi bir tahminle 5 şartı var, diyebiliriz. Müslümanız ya hani, o hesap.
Bunu da aynen 'yargı paketleri'nde yaptıkları gibi parça parça söylüyorlar. Bugün 1. şartı öğrendik mesela:
Şehidinin cenazesinde ağzını açmayacaksın. En temizi 'Helal ediyor musunuz?' sorusuna bile yanıt verme; ne olur ne olmaz, zamanlamasını manidar bulabilirler, ses tonunu 'halkı galeyana getirici' bulabilirler, 'hakaret etti' bile diyebilirler! Bir de mutlu olmuş gibi görünmeye gayret et, aman yalnız öyle abartıp çok da mutlu gözükme 'vatan haini' diyebilirler, sağları solları belli olmuyor biliyorsun.
Ağzını açanların halini görüyorsun: Şehidin ailesine önce soruşturma açtılar, sonra tutuklama emri verdiler.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)