Nabucco, Irak, Türkmenistan ve Azeri doğalgazının Türkiye, Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya naklini öngören bir enerji projesi idi. 'idi' diyorum, sanki tarihin tozlu sayfalarındaki yerini almak üzere.
AB halen doğal gaz ithalatının büyük kısmını Rusya’dan yapıyor. Bu durum, Rusya’ya bağımlılık oluşturuyor. Nabucco boru hattının amacı, AB’nin Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmaktı. Geçtiğimiz kış Rusya ile yaşanan doğalgaz krizi nedeniyle de Nabucco'nun önemi daha belirgin hale geldi.
27 Ocak 2009'da Budapeşte'de toplanan Nabucco Zirvesi'nin ardından zamanın Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler Nabucco projesinin can damarının Türkiye olduğunu katılımcılara açık bir şekilde anlattığını, Türkiyesiz bu projenin hayata geçirilemeyeceğinin herkes tarafından anlaşıldığını gördüğünü söylemişti. Türkiye'nin burada çok önemli bir ortak olduğunu ve bu projenin üçte ikisinin Türkiye topraklarında gerçekleşeceğini vurgulamış, “Buradaki açık, net tutumumuz, sayın Başbakanımızın açıklamalarıyla, siyasi irade olarak net bir şekilde ortaya konmasıyla, etkisini açık bir şekilde ortaya koydu” demişti. Yani, Nabucco hattında, Türkiye’nin Avrupa’dan bazı talepleri vardı ve Avrupalılar da bunu iyice anlamışlardı. İddialara göre bu talepler Türkiye topraklarından geçecek olan Azeri doğalgazını bedava almak ve vergi uygulamaktı.
16 Mart'taki AB Dışişleri Bakanları toplantısından bir süre önce Almanya Başbakanı Angela Merkel Nabucco gaz boru hattı projesinin Avrupa parasıyla desteklenmesi fikrine muhalefet ettiğini açıklamış ve sorunun finansman değil boru hattında transfer edilecek gazın bulunup bulunmaması olduğuna dikkat çekmişti. 16 Mart'taki söz konusu toplantıda "boru hattı projesini destekleyenler" ve "şüpheyle yaklaşanlar" olmak üzere ikiye bölündüğü biliniyor. Bunu sadece Türkiye'ye muhalefet olsun diye yapıldığını zannedenlerin yakın geçmişten şu bilgileri takip etmeleri gerekir:
-Türkmenistan ve Kazakistan Rusya ile yaptığı uzun dönemli anlaşmalar nedeniyle Nabucco'yu kurtaracak miktarda doğalgaz veremiyor.
- Irak gazı ise kendi iç meseleleri dolayısıyla garantilenmiş değil.
- İran gazı olabilirdi ama onda da Amerika'nın çekinceleri var.
- Rusya, Nabucco projesine karşı Macaristan ve Avusturya nezdinde önemli girişimlerde bulunuyor. Azerbaycan ve Türkmenistan’a baskı yapıyor.
- Rusya Nabucco'ya alternatif Güney Koridoru Projesi ile Rus doğal gazının Karadeniz tabanından Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Hırvatistan üzerinden İtalya’ya taşınmasını planlıyor.
30 Haziran 2009 tarihli Radikal Gazetesi 'Nabucco'da Bakü Cephesi de düşüyor' başlıklı bir haber yaptı. AB tarafından tasarlanan Nabucco'nun özet hikayesini şöyle bildiriyor: projenin gerçekleşmesi için kurulan uluslararası konsorsiyumun kaynak ülkeler ve geçiş ülkesi olan Türkiye ile pazarlıklar devam etti. İran doğalgazına ABD'nin karşı çıkmasıyla Türkiye'nin müttefiki Azerbaycan'a öncelik verildi, bu durum Türkiye'yi memnun etti. Ve sonunda gazetenin yazdığı gibi 'Rusya'nın doğalgaz tekeli Gazprom, Azerbaycan Milli Enerji Şirketi ile doğalgaz alım anlaşması imzalayarak Nabucco'nun Azeri kaynağını da kuruttu'
Bütün bunlar olurken, mutlaka çok daha öncesi de var ama, Hilmi Güler'in katıldığı Nabucco Zirvesi'nden başlarsak Ocak 2009'dan günümüze Türkiye memnun olmaktan başka nelerle uğraşıyordu:
* Başbakan'ın, AB’ye üyelik müzakerelerinde Kıbrıs Rum Kesimi’nin ‘Enerji’ faslını bloke etmesi halinde Türkiye’nin Nabucco projesindeki durumunu gözden geçireceğini söylemesi (20.01.2009)
* İsrail'in Gazze saldırıları, kınamalar, Davos'ta Kasımpaşa havası
* Tuncay Güney'in ifadeleriyle başlayan Ergenokon'da dalga dalga dalgalar
* Fenerbahçe+Galatasaray+Beşiktaş+Trabzonspor+Sivasspor=futbol
* Obama (Adaylığı, Başkan seçilmesi, Türkiye ve diğer ziyaretleri, yardımcısı Biden'e hamburger ısmarlamaması, her nerede her kime ve her ne konuşuyorsa)
* Genel şeçim tadında yerel seçim ve ona bağlı atışmalar, itişmeler
* Recep İvedik
* Ermenistan ile çözüm(süzlük)e yaklaşma, Azerbaycan'ın gücendirilip, tepkilerden sonra yarım elma gönül alma çabaları
* IMF ile 'Benim yoğurt yiyişim bu' monologları
* Mahalle baskısı
* Zahit Akman başta olmak üzere kamu görevlilerine soruşturma izni verilmemesi, bu sayede adaletin yerini bulmasının engellenmesi
* Ülkemin Başbakanından namertlik, yalan-yanlış yazma, felaket telallığı, krizin teğet geçmesi, kredi kartına borçlanınca dürüst olmama, yandaş medya, yandaş yargı, bakanı kapıya koyma, Cumhurbaşkanlığı'nı elinin tersiyle itme, polis rejimin teminatı vs vs açılımları
* Doğan Medya'ya kesilen vergi cezası: nasılı, nedeni, haklılığı, haksızlığı vs vs
* Deniz Feneri'nin Almanya'dan yola çıkması ve Türkiye'ye varamaması, vardığında da iş işten geçmiş olması
* Unakıtan'ın kısmeti Cleavland
* 2010 İstanbul Kültür Başkenti'nden gelen kokular
* Tarihi fırsat ve çok iyi şeyler olacak söylemleri
* ÖTV indirimi
* Eurovision: Şarkı, şarkıcısı, şarkıcının seksapeli, kıyafeti, temsil kabiliyeti, kimin kime puan vereceği vs vs
* Her türlü zorbalık, cinayet, katliam, intihar, yaralama, bıçaklama, yumruklaşma, kaza, işkence
Daha o kadar çok şey var ki, sıkıldım. Bütün bu ağız dolusu gündemde kim vurduya giden asıl meseleler:
* Sanayi dibe vurdu
* İhracat gümledi
* Ekonomi boka sardı
* İşsizlik aldı başını gitti
* Hükümetin bütçeleri=küçülen vergi+büyük harcama=delik deşik oldu
Sonra 8 Temmuz'da Radikal'den bir haber başlığı: Nabucco töreninde önemli konuklar var
Haberin detayından: (..)13 Temmuz'da Ankara'da düzenlenecek törende anlaşmaya imza atacak beş geçiş ülkesi Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Avusturya en üst düzeyde temsil edilecek. Başbakan R.T.E.'nin bu ülkelerin liderleri ve enerji ile ilgili bakanlarının temsilcilerini törene davet ettiği bildirildi.(..)projeye hiç de sıcak bakmayan Rusya Federasyonu ile çok büyük destek veren ABD'nin de (davetliler arasında) bulunduğu öğrenildi.
Haberin hiçbir yerinde Nabucco'nun kaynağı olabilecek herhangi bir ülke adına rastlayamadığım için tarihin tozlu sayfalarını adres gösterdim. Devlet işlerinde tecrübem yok ama buradan bakınca, töreni düzenleyen ülke olarak kendi kendimize gelin güvey olmuşuz gibi gelmiyor mu?
Arastirmaci kisiliginiz ile yine ne kadar güzel bir konuyu yakalamissiniz. Okurken , okuyucuyu dahi SiLKELiYORSUNUZ...Bravo.
YanıtlaSilOcak 2009 tarihinden günümüze, Tûrkiye gündemlerinde neler vardi hepsini net olarak ve gayet iyi bir sekilde de gözlerimizin önüne adeta sermissiniz ( gözümüze sokmussunuz, kör olsa görür)
Müsade ederseniz burada cok sevdigim bir sözü aktarmak istiyorum, daha dogrusu bir atasözü;
Türk gibi basla, Alman gibi devam et ve Ingiliz gibi bitir derler. Tipik bir Akdeniz karakteri ile Orta Asya ruhunu karistirdiginiz takdirde ortaya böyle bir kokteyl cikiyor...
Bu özellikleri olan birinin, her hangi bir ortamda birden saman alevi gibi parlayip ortaya cikmasi gözümüze geliyor ama kisa vadeli bu parlamalar tipik bir sekilde maksimum 3 gün sonra tarih oluyor.
Cok uzattim ama su konuyuda belirtmeden edemiyecegim, cok sevdigimiz Büyükelci dostlarimiz bizi Cezayir'e cagirdilar,20 senelik bir dostlugumuz var. Ziyaretlerine gittik, bize Cezayir'in baskentinde Osmanlilar döneminde kurulan "KASBAH" mahallesini gezdirdiler, korumalar nezdinde. Ve isin enteresan tarafi, baskentte bulunan Cezayir Mûzesini gezerken bir tablo gözünüze carpiyor, " Dayi" denilen simdiki tabiri ile temsilcisi, Osmanlilari temsilen Fransizlari agirliyor ve elindeki serinlemek icin bulunan yelpazeye benzer bir seyi Fransiz temsilcinin suratina vuruyor ve orada siz kimsiniz, ne oluyorsunuz gibilerden...Sonucmu?... Cezayir'i daha sonra elimizden cikarttik, cikartmak zorunda kaldik.
Lobicilik denilen sey maalesef bizde olmadigindan bunun zararini cekiyoruz. SABIR en önemli silâhtir.
Yazinizi zevk ile okudum, sag olun.
Lobiciliğin en çarpıcı örneğini gerçeklerden uyarlanarak yapılan bir filmde izledim.
YanıtlaSilABD'deki engelli insanların mücadelesini anlatıyordu. Özet olarak Başkanlık seçimlerinde, bugün imrenerek baktığımiz, gözlemlediğimiz engelli insanlara sunulan olanakların yasalarla garantiye alınmasını sağlamışlardı. Her iki partinin adaylarından daha fazla hak sağlamaları için sağlam, tutarlı ve ince bir lobicilik örneği sergilemişlerdi. Bu lobi faaliyetleri olmasa, belki ABD'deki engellilere bu kadar imrenmeyecektik.
Ama işin öncesi engelli insanları biraraya getirmekti ki bu sizin de söylediğiniz gibi SABIR kısmıyla alakalı.
İyi haftalar dileklerimle :)