Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

11 Temmuz 2009 Cumartesi

İlk 14 günün detayları - 2

1 Eylül'de Amerikan Hastanesi'ne gidip Ayşe ablayı bulduk. Ayşe abla çok çok geçmiş olsun dilekleriyle beraber bizi hemen bir nörolog arkadaşına götüreceğini söyledi.

Nöroloğu aradı ve odasında olup olmadığını kontrol etti. Servis asistanı odasında olduğunu söyleyince 'Haydi çocuklar' diyerek 2. kata çıkardı bizi. Yolda bir yığın meslektaşı arkadaşıyla karşılaştık, hemen hemen hepsi bir yakınlarını kendisine yollayacaklarını söyledi, Ayşe abla da hepsini güler yüzle kabul etti. O an, doktorların kendi yakınlarını başka bir doktor arkadaşlarına gönderirken randevuyla mı yoksa randevu almadan mı gönderdiklerini düşündüğümü hatırlıyorum. Biz randevusuz gidiyorduk.

Doktorun kapısından içeri Ayşe ablayla girdiğimizde nörolog şaşırmıştı. Ben hiç tepki gösterememiştim. Görmeye gittiğimiz nörolog, bana migren teşhisi koyan doktordu. Beni hatırlamıştı. Ayşe abla, bir gün önce kendisine benden bahsetmişti kim olduğumu söylemeden, ve bu yüzden şaşkınlık içinde bakıyordu. Ayşe abla ve aşkım ne olduğunu anlamadıkları için bir tuhaf olmuşlardı. Ben nöroloğu 'Merhaba Hale hanım' diye selamlayınca, Ayşe abla ve aşkım bir ağızdan 'Siz tanışıyor musunuz?' diye atıldılar. Doktorun herhangi bir şey söylemesine fırsat bırakmadan 'Bana migren teşhisini Hale hanım koymuştu.' diyerek giderdim meraklarını. Hale hanım odadaki garip havayı dağıtmak ve bir an önce bir şeyler söylemek için, nasıl olur gibilerden, kendini savunurcasına 'Ama nörolojik muayenenizi yapmıştım!.' dedi.

İnsanlar hasta olduğunda normal olarak doktora giderler. Doktorlar da gerek muayene ederek, gerekse de teknolojinin sunduğu ileri teşhis tekniklerinden faydalanarak hastalığın tanısını koyarlar. Hastalığa 'basit' bir tanı konduğu zaman, insanlar çoğunlukla 'ne gerek vardı bu kadar tantanaya' diyerek ileri teşhis yöntemlerinin kullanılmış olmasını eleştirirler. Bunun ardında ya maddi anlamda 'soyuldukları' ya da manevi anlamda 'sömürüldükleri' duygusu, bazen de ikisi birden yatar. Kimi zaman haklıdırlar bu eleştirilerinde.

Evet, doğruydu, muayene etmişti. Herhangi bir diğer doktorun yapacağı gibi MR, tomografi gibi ileri tanı yöntemlerine ihtiyaç duymamıştı, fiziksel muayenesindeki bulguları teşhis için yeterli görmüştü. Başağrılarıma neden olabilecek herhangi bir başka sebep aramaya gerek görmemişti.

Ayşe abla bizi Hale hanımla başbaşa bırakıp gittikten sonra, hikayemi bir kez de nöroloğa tekrarladım, başlangıcını biliyordu zaten. Henüz doçentliğini almamış olan beyin cerrahı Dr. Hakan Bozkuş'u yanımıza davet etti, Hakan önce MR'larımı inceledi. Hayran hayran bakıyordu, Mona Lisa'yı seyreder gibi. MR'ların gerçekten bana mı ait olduğunu tekrar teyit etti. Alışmıştık artık bu tepkilere. Sonrasında son derece anlaşılır bir şekilde neyin ne olduğunu anlattı. Evet birden fazla beyin ameliyatı olmam gerekiyordu, ama ameliyatların sıklığı tümörlerin büyümeleri ve bazı başka şeylere bağlıydı. Tümörler büyümese bile hareket, konuşma, kognitiv kabiliyetlerimi olumsuz etkileyebilirlerdi, bu durumda da ameliyat tek çözümdü. O kadar abartısız anlatıyordu ki. Benim de konuya esprili yaklaşımım sayesinde doktor-hasta ilişkisi hemen o anda daha samimi bir boyuta geçmişti. Kendisine teşekkür ederek her iki doktorun yanından ayrıldık. Hale hanım daha sonra, o günden sonra her hastasından MR çektirmesini talep ettiğini ve hayata bakışını değiştirdiğimi söyleyecekti.

5 yorum:

  1. Cocuklugum Bakirköy sahil civarinda, Gelik'in karsisinda gecti. Bakirköy bildiginiz gibi nisbeten diger semtlere göre daha kozmopolit bir semttir, Ermenisi, Rum'u, Tûrk'ü velhasil karisik bir dondurma misali yanyana ve icicedir. Mahhalemizde ki Ermeni gencler ile büyüdüm, burada size onlarda gördügüm kücük bir olayi aktarmak istiyorum.
    Ohannes, olsun, Sarkis olsun bunlar Kapalicarsi'nin gümüs islerinde calisan ciraklari, kalfalaridir. Esasinda haydi haydi USTA 'lik makamini elde etmis olmalarina ragmen hic bir sekilde acele etmeden halen cirak veya kalfa olduklarini israrla vurgularlardi. Ustasindan bahsederken, USTAM kelimesinin anlamini üstüne basa basa verirlerdi. Bir acelecilik, bir hava göremezdik.

    Arkadaslarimin arasinda, bir iki defa bir isi yapip hemen kendilerini birden bire USTA havasina koyan, veya o isi en az Profesörü kadar bildigini zanneden veya, bir iki olay ile birden kendini oldugundan daha farkli bir yere koyan bir ruh haline giren sayisiz kisileri hatirliyorum ve halende karsilasiyorum.
    Hiram Usta'nin basina gelenler ise sadece esoterik bir hikaye gibi dinlenmesine karsilik oradan verilen mesaj bambaskadir. SABIR-SAYGI-HAYSiYET-KiSiLiK-TOLERANS

    Yazinizi bir degil bir kac defa okudum. Gûnümüzde maalesef Hale Hanim'lar gibileri cokca olarak karsimiza cikiyor. Ne yazik ki...ama bunun yaninda ne güzeldir ki kendini bilen agirbasli, sabirli ve gercekten bilgiye sahip kisilerinde oldugunu görmek bizi rahatlatiyor.

    Insanin hayati bir ipek ipligi gibi...incecik ve zarif ama bir o kadar da narin, kopabilir.
    Doktorluk, bir araba tamirciligi degil tabii ki doktorda bir robot degil, o da o gün sinirli olabilir, karisi ile kavga etmis veya oglu ile atismis veya bir kisi ile tartismis olabilir...Olabilir ama insan yasami ile ilgili bir bölümdeysen ya o gün istirahat al yada azicik dinlenip tekrar görevine basla.
    Cûnkü insan yasami replay'i olmiyan bir düzen.Dur bir dakika yanlis yaptim haydi basa sarayim diyemiyorsun.

    Dedigim gibi yazinizi bir kac kere okudum, tabii ki üzüldüm. Ama ne mutlu ki bu arada sahane insanlar, sahane beyinler, sahane düsünebilen insanlar iyi ki var.

    Gerek esim gerekse ben, iyi hafta sonlari diliyoruz, her gelen günün daha güzel haberler, sagliklar getirmesini temenni ediyoruz.

    YanıtlaSil
  2. Hollandalı bir arkadaşım vardı. Uzuuun bir aradan sonra tekrar buldum onu. Haftada 2-3 kez yazışıyoruz şimdi.

    Geçenlerde sağ bacağında korkunç bir ağrı başladı. Hastane doktorlar derken ameliyat kararı alındı. Ameliyattan bir gün önce, moral olsun, gülsün diye beyin rektifiyemin kognitif hasarının yol açtığı komik hikayelerimden birini yazdım, gönderdim. Hemen yanıt geldi: ameliyat ertelendi diye. Nedeni ise taramada sol bacakta bir hasar gözükürken sağ tarafda hiç bir şey gözükmüyormuş. Halbuki ağrısı sağda. Doktorlardan biri bu durumu fark etmiş! Bana diyordu ki:

    'Düşünebiliyor musun, ameliyatta sağ bacağımı kestikten sonra bana özür dileriz bir yanlışlık yapmışız diyeceklerdi!'

    Söylediğiniz gibi insan hayatı 'pardon' kaldıracak bir konu değil. Yine de gazetelerde hep okuyoruz: apandisit yerine böbreği alındı; sol kolu yerine sağ kolunu kestiler; ameliyatta midesinde 30 metre gazlı bez unuttular; doğumda makası içinde unuttular gibi haberleri. Neyse ki şimdiye kadar kimsenin ciğeri yerine kalbini almadılar!

    YanıtlaSil
  3. Mûsade ederseniz size bir sey sorabilirmiyim, oda degisikligi sonucundan memnunmusunuz..?

    Ayrica son kontrolleriniz nasil gidiyor...? Merakli bir okuyucu olarak sormak istedim eger sizce bir mahsuru yoksa.

    Saglikli günler dileklerimizle.

    YanıtlaSil
  4. Çok çok memnunum :) Yeni çalışma odasında çok rahatım. Bilgisayar masasında yorulunca, ya da bacaklarım şişince kanepeye geçip ayaklarımı rahatça uzatıyorum. Hiç bir şey üstüme üstüme gelmiyor artık. Kendimi bildim bileli giriş kapısına sırtım dönük oturamazdım - ne garipliklerimiz var değil mi? Yeni düzende mecburen oda girişine sırtım dönük oturuyorum. Ama buna da çabuk alıştım.

    Son kontrolüm Mayıs'ta idi. Doktorumun söylediğine göre hafif bir büyüme gözüküyormuş, ama kafamı hareket ettirmiş olabileceğim nedeniyle böyle bir büüyüme gözükmüş olabilirmiş. 'Var mı seni rahatsız eden birşeyler?' diye sordu ki yok çok şükür. Tabi, ne zaman bir gariplik hissetsem kendimde, hareketlerimde hemen hastaneye gitmem gerektiğini hatırlatmayı ihmal etmedi. Sorduğunuz için çok teşekkür ederim :) Selamlar, sevgiler.

    YanıtlaSil
  5. Odanizin icinize sinmesi cok önemli, iyi yaptiniz.
    Dediginiz gibi hepimizin cesitli gariplikleri var. Sizinde giris kapisina sirtiniz dönük oturmanizda önemli olan, bu düsünceyi nisbeten olsun dikkate almayip, kendinizi düsünmeniz ve RAHAT etmeniz, olay bu.

    Son kontrolünüzün de iyi neticeler icermesi inanin bizleri cok sevindirdi. Her ne kadar sizi tanimiyorsak da "ona buna degdirdiginiz" yazilarini okuyoruz hemde zevk ile. Daha güzel neticeler daha güzel sonuclar daha güzel ilerlemeler duymak inanin cok hosumuza gidiyor.

    Her gelen günün bir önceki günden daha saglikli olmasi dilegimiz ile...

    YanıtlaSil