Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

3 Temmuz 2009 Cuma

Halkıyla birleşenler...

Hakkı Devrim çok severek okuduğum, dinlediğim birisidir. 2 Temmuz'daki yazısının bir bölümünde bahsettiği konu içimi bulandırdı.

Akif Beki'nin bir yazısından yola çıkarak 'dehşete düştüğünü' yazmış. Akif Beki'nin konu olan yazısındaki ifadesi aynen şöyleymiş: 'Mazur görün, ama lafın belini getirmeden konuşuyor.' diyormuş emekli bir Paşa için.

Hakkı Devrim bu ifadeyi 'saygısızlık' olarak görmüş olacak ki yazısının başlığı 'Radikal'deki saygısızlıklar' idi. 'Belini getirmek'in ne manaya geldiğini bilmediğim için, aşkıma sordum. O da aşağıdaki anlamı farklı kelimelerle ifade etti:
'bir erkeği cinsel hazzın doruğuna ulaştırarak, onun oluk oluk boşalmasını sağlamak' imiş.

Önce şok oldum, ardından üzüldüm, hem de çok üzüldüm. Ne demekti şimdi bu? Bir insan evladı (Paşa'ymış değilmiş hiç önemi yok) konuşurken ya kendisi ya da etrafındakiler cinsel haz mı duymalıymış? Çünkü A.B.'nin ifadesi öyle: 'Mazur görün, ama cinsel haz duymadan/duyurmadan konuşuyor'. Cinsel haz duymaması/duyurmaması, mazur görülmesi gereken bir şey miydi?

Yok canım diye düşündüm, olamaz böyle bir şey. Olmaması gerekir! Biraz araştırdıktan sonra 'Lafın belini getirmek' diye bir kalıp, deyim bulamadım. Ama bulduğum olasılıkları sıralıyorum:
1- '2 lafın belini kırmak': sohbet etmek
2- Dilin belini getirmek: ya sohbetten cinsel haz duyulması ki bizim konumuz bu; ya da dili zorlamak
3- Lafın belini kırmak: geyik yapmak

Bunlardan hangisini söylemek istemiş olabilir? 'Mazur görün ama, sohbet etmiyor / geyik yapmıyor' mu? Sohbet etmemesini, geyik yapmamasını mı mazur göstermek istiyor? Nedenini fevkalade merak ettim!
'Mazur görün ama, dili zorlamadan konuşuyor' mu? Konuşurken dili zorlamak emekli bir Paşa'nın işi midir, eğer şiir, roman, şarkı sözü vb. eserler üretmiyorsa? Öte yandan dili zorlamadan konuşmak mazur görülecek / mazur görülmesi gereken bir şey midir?

Gördüğünüz gibi hiçbir tutar tarafı yok 'Mazur görün ama, lafın belini getirmeden konuşuyor' cümlesinin. Güzel Türkçemiz bu günleri de mi görecekti?

Tek bir olasılık kaldı geriye: Recep İvedik sendromu! Recep İvedik filmlerinin etkisiyle bol argo, bol küfürlü konuşanlar topluluğu olmuştu ülke; şimdi şimdi Recep İvedik sendromunu gazetecilerde de mi görmeye başladık?

Haksızlık ediyorsun yine, diyeceksiniz, halk hükümetlerden nicedir kopmuştu, şimdi birleşti, bırak artık gazetecisiyle de birleşsin!

2 yorum:

  1. Pes artik...sabah yazinizi okumaya baslayinca inanin bir an sasirdim. Bir gazetecinin kullandigi kelimeye hic dikkat etmemesi, hem yazinin hemde gazetenin kalitesini bir an icin sifirlamistir.
    Bu sizi bir bayan olarak bu sekilde hayretlere düsürüyor ki bu son derece normaldir, bir erkek olarak ben okurken inanin rahatsiz oldum. Terbiyesizligin, dangalakligin bu kadari olabilir .
    Cok afedersiniz bu yazar! yazarken masturbasyon yapiyor...adeta.

    Yazinizin son bitis cümlesi bence en güzeli,o kadar güzel bir bitiris olmus ki...Harika.

    Hacettepe üniversitesinde, Alman fizyolojisinde görevli doc.dr.cok sevdigim bir arkadasim, "zaman icinde, dillerde, cesitli degisikliklere maruz kalir, cesitli degisimlere ugrayabilirler. Kullanildigi anlam ve yer degisebilir " demisti. Bunu 1000 yil icin düsünebiliriz 100 yil icinde düsûnebiliriz...
    1965-1970 yillari icinde eger ben, simdiki zamanimizda kullanilan " SEN KAFAYIMI YEDiN" deyimini babama söyleseydim(ki böyle bir seyi dûsûnemem dahi) veya arkadasima, suratima öyle bir tokat yerdim ki her halde bir iki dakika kendime gelemezdim. Neden derseniz, affiniza SIGINARAK ifade etmek isterim, kafa'nin buradaki( o zamanki anlami) erkeklik organi oluyor. Bu örnegime istinaden, simdi nerdeyse herkesin cok kolaylikla kullandigi bu deyim beni ve saniyorumki benim kusagimda olan herkesi rahatsiz etmektedir. Sen kafayimi yedin...yerine sen kafayimi üsüttün deyimi saniyorum ki tercih edecegim bir deyim olacaktir, halen.
    Para el degistiriyor ve bu arada dilimizde dil degistiriyor...

    YanıtlaSil
  2. 14 Mayıs'taki 'Dalga geçiyor galiba' başlıklı yazımda aynı kişiden bahsediyordum. O zaman konusunu yaptığım yazısında 'kendi dilimize ne kadar yabancı kaldığımızdan' SIZLANIYORDU ya, neyse.

    Fakat çok enteresan bir örnek anlattınız, teşekkür ederim.

    YanıtlaSil