Beyin tomografisi? Neden? Ve benzeri soruların yanıtlarını tahmin etmeye çalışan birinin surat ifadesi. Kireç beyazı olmuş yüzüyle, büyümüş gözleriyle, sık ve kısa soluk almaktan yorulmuş bir halde geldi yanıma.
En başından anlattım doktorun neler söylediğini. O da yoldan babasını aramış, tomografiyi hemen nerede çektirebiliriz diye. Babası da kendi doktorları vasıtasıyla Amerikan Hastanesi'nin karşısındaki bir görüntüleme merkezini ayarlamış. Randevumuz saat 7'deymiş, hemen yola çıkmamız lazımmış, trafik belli olmazmış. Bunları konuştuğumuzda saat 5'i biraz geçiyordu. Görüntüleme merkezine vardığımızda babası bizi bekliyordu. O da şoktaydı.
Tomografim çekilirken aşkım da kumanda merkezinde herkezin başının etini yemiş. Ne görüyorlarmış? Olmaması gereken bir şeyler var mıymış? Bunun yanıtı beni tomografiden çıkarıp MR makinasına almaları oldu. Böylelikle hayatımın ilk MR deneyimini yaşamış oldum; tomografiyi çekim tamamlanmadığı için saymıyorum.
Elimde MR sonuçlarım beynimde tümör; görüntüleme merkezindeki doktor göz doktorunun söylediklerini onaylıyor: zaman yitirmeden beyin cerrahına gidin. Günlerden Cuma, olmuş gece. İki gün sonra 30 Ağustos, günlerden Pazartesi olacak; bu demektir ki herkez dört günlüğüne bir yerlere kaçmıştır şimdiden. Bu da demektir ki doktor bulamadığımız taktirde soru işaretleriyle birlikte sinir içinde geçireceğimiz üç gün var!
Hemen tüm tanıdıklarımıza beyin cerrahı tanıdıkları olup olmadığını soruyoruz, ama çok gerekmedikçe benim için aradığımızı söylemiyoruz. Sonunda bir tanıdığın tanıdığının beyin cerrahı olduğunu ve tesadüf bu ya İstanbul'da olduğunu öğreniyoruz; ertesi gün için randevulaşıyoruz. Doktor MR'lara bakıyor, sonra 'Bunlar size mi ait? Emin misiniz?' diye tekrar tekrar soruyor. Aslında hiç emin olmak istemediğimi söylüyorum, ne demek istediğimi gayet iyi anlıyor. Özellikle sağ tarafımda, kolumda bacağımda güç kaybı, hissizlik olup olmadığını soruyor; hayır diyorum, yok. Bu duruma çok şaşırdığını sonunda sözlü olarak bize de itiraf ediyor. Nedenini açıklıyor: MR'da görüntülenen dağınık lokasyondaki bu tümörlere sahip bir insanın normal şartlar altında benim gibi olamayacağını, yani 'normal' yürüyemeyeceğini, kollarını, ellerini 'normal' kullanamayacağını, 'normal' konuşamayacağını söylüyor. Bu safhaya gelinceye kadar mutlaka baş ağrısı ve gözlerdeki şimşeklerden çok daha belirgin sinyaller vermiş olması gerekliliğinden bahsediyor. Hatta nasıl olupta bir yerlerde yığılıp kalmadığıma hayretini gizleyemiyor. Böylesi bir vakayı kendisinin ameliyat edemeyeceğini, bir profesörün yanında asistan olarak ameliyata katılabileceğini söyleme cesaretini ve olgunluğunu gösteriyor.
Böylece 28 Ağustos 2004 Cumartesi günü içinde bulunduğum durumun ciddiyeti ilk kez resmi olarak, ilgili uzmanlığa sahip bir kişi tarafından bildirilmiş oldu.
Icinde bulundugunu o ANI, hissettiklerinizi düsünmeye calisiyorum. ACI, acisi olani etkiliyor üzülerek belirtmek isterim ki...Egoizm insanin icinde var maalesef.
YanıtlaSilInsanin bu gibi durumda yaninda bir kisinin oldugunu HiSSETMESi kadar güzel bir duygu ve destek olmasi kadar önemli ve güzel bir sey olamaz o anda diye tasavvur ediyorum. Iyi günde de zor günde de beraberlik...
Tekrar gecmis olsun. Cok daha iyi haberlere, saglikli güzel günlere...Esinizle.
Kesinlikle haklısınız. Kim olayın kahramanından daha fazla etkilenebilir ki? Şüphesiz ki sevgi ve yakınlık derecesine göre değişebilir diğer şahısların hisler - istinalar hariç :)
YanıtlaSilHiç kimsenin acıları olduğu kadar sevinçli olayları tek başına yaşamamasını diliyorum.