Madem ki bilemediniz, ben anlatayım. Önce şunu bilmelisiniz ki, bu ilk sefer olan bir şey değil. Hani yazamadığım bir dönem var ya, ilki o zaman gerçekleşti. Acayip pistim. Aslında değildim de, pis olduğunuzu zannedersiniz ya, işte öyle bir his. Sabah ilk seans egzersizlerimi bitirmiştim. Çalışma odasındaydım ve kalan suyumu yudumluyordum. Birden bire ayağa kalktım. Dört ayaklı bastonumla beraber giyinme odasına geldim; bastonumu yanımdan hiç ayırmam. Aslında onsuz yürüyemiyorum ya, neyse. Elim bornozuma gitti. Önce onu getirdim banyoya. Tekrar giyinme odasının yolunu tuttum. Bu kez, banyo çoraplarımı ve saç havlumu aldım. Banyo çorabı ne derseniz, hemen tarif edeyim: çok olmamakla birlikte geniş burunlu ve geniş boğazlı olan soketin daha kısa bileklisi.
Yüz havlularımızı havlu radyatörüne astım. Ayaklı havluluğa önce bornozumu, üzerine saç havlumu koydum, duş kabinin hemen dibine yerleştirdim. Sıra ayak havlularıma geldi. Balkondan yer kurulama havlusunu getirdim önce. Sonra biri küçük, diğeri normal boy olan ayak kurulama havlularını, giyinme odasındaki havlu dolabından getirdim. Yer havlusunu, ayaklı havlulukla duş kabin arasına yere itinayla yerleştirdim. Küçük ayak havlusuyla çoraplarımı çamaşır makinasının üstüne koydum. Duşun ıslaklığını yer kurulama havlusuyla aldıktan sonra, bu diğer büyük ayak havlusunu yere seriyoruz ayaklarımı kurularken. Bunu da lavabonun altındaki çekmecenin arasına sıkıştırdım. Dolaptan şampuanımı ve banyo süngeri ile sabunu çıkardım ve çamaşır makinasının üstüne, geçici olarak koydum. Şofbeni yaktım. Tutunma barlarından destek alarak duşa girdim. Duş oturağını indirdim ve oturdum.
Önce şampuanı, sabunu ve banyo süngerini çamaşır makinasının üstünden alıp, yere uygun bir şekilde bıraktım. Sonra diğerlerini kontrol ettim, hepsine rahatça ulaşabildiğimden emin olmak için. Her şey yolundaydı. Bastonumun sapına taktığım, ev ve cep telefonunu taşımak için kullandığım çantayla beraber bastonumu da duş kabinin hemen önüne çektiğimde tamam olmuştu. Annem koyu pembe, yeşil ve lame pullarla süsledi bu mavili beyazlı çiçekli kapitone çantayı. Kimseciklere banyo yapacağımı haber vermediğim için, telefonlara hemen ulaşmam önemliydi. Tekrar tekrar kontrol ettim, bir eksiğim gediğim var mı, diye. Baktım ki yok, sıra üstümdekileri çıkarmaya geldi. En önemlisi ayakkabılarıma kolay ulaşmamdı, duş kabinin hemen önüne koydum onları. Diğer her şeyi bir şekilde halledebilirdim, ama ayakkabısız, çıplak ayak yere basamıyorum ki! Ayak parmaklarım düz değil, kıvrık; maymunlarınki gibi. Öyle ki, bazen iyice kasıldıkları zaman 'Özüme döndüm!' diyorum. Uzun lafın kısası, ıslak da kalabilirim, ama çorapsız ve ayakkabısız yürümeyi bırakın, ayakta bile zor dururum.
Ah su, güzel şey, sen yok musun...
Yerine göre ılık, yerine göre serin...
Bazı bazı ben içtim seni, yudum yudum...
Bazı bazı sen dalga oldun, kollarında eğledin beni...
Yere düştüğümde, terlediğimde, ateşim çıktığında, derdime derman oldun, temizledin beni.
Muhtelemen hiç bir banyo sefasında almadığım kadar büyük bir keyif aldım bu seferkinde. Sebebi katmerliydi çünkü. Evet, temizlenmiştim, bu bir. İkinci ve en önemli mutluluk kaynağım ise, çoook uzun süredir - 3 yılı aşkın bir süre, kimseye bağımlı olmadan, büyük bir işimi daha kendi başıma halletim! Hayatın, küçük-büyük her safhasında, birilerine bağımlı olmak ne demek, biliyor musunuz? Umarım, öğrenmek zorunda kalmazsınız.
Banyodan çıkınca annemi aradım, söyledim böyle böyle yaptım, diye. Sevindi, ama çok da kızdı. Akşam aşkım eve geldiğinde hemen fark etti, çok kızdı. Ben de dedim ki: 'Madem öyle, neden banyoyu böyle yeniledik?' Yanıtı hiç tahmin etmediğim bir yerden vurdu beni: 'Ya epilepsi nöbeti geçirseydin tam banyodayken?' Hakkı vardı, olmadı değildi.
Ama, ne yapabilirim ki? Benim buna ihtiyacım var, kendi başıma bir şeyler yapabilmeye...
Öncelikle BRAVO demek istiyorum korka korka...korkarak cünkü, Annen ve Celâl hakli, okudugum kadari ile. Belki abes bir benzetis ama gizli bir sekilde yasak olan seyi yapmanin tadi baska oluyor ;-))
YanıtlaSilBanyo yapana, banyodan sonra ne denir , SIHHATLER OLSUN... aynen.
Çok mersi Yavuz abi. Devamı gelecek :))
YanıtlaSil