Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

6 Eylül 2010 Pazartesi

Referandum'a benim gözlerimden bakın - 3

''Herkesin her alanda hakkını arayabildiği daha adil bir Türkiye için evet.''

Yine civanım delikanlıdan bir örnek vermek istiyorum. Hatırlatayım size: Ergenekon davası tutuklularından Prof. Dr. Mehmet Haberal, tutukluluğuna yapılan itirazları gerekçe göstermeden reddeden 9 hakime tazminat davası açmış ve kazanmıştı. Bunun üstüne civanım delikanlı: 

''Bundan sonra 
mahkum olanına, tutuklusuna kadar herkes için bir kapı açacak, 
şimdi herkes kendine bir çıkış yolu arayacak.'



diyerek, hem Haberal'ın mevcut anayasal sınırlar* içinde hakkını aramasına, hem de hukuka uygun karar veren yargı mensuplarına kızgınlığını dile getirmişti, değil mi? 

Soru: olaya civanım delikanlının yukarıdaki açıklamaları bağlamında bakarsak, 
  • 'Evet' oyu istenirken kullanılan 'herkes'e 'mahkum' ve  'tutuklu' kişiler (özde, yani mevcut kanunlarda zaten dahildirler de) SÖZDE ve ZİHNİYETTE de dahil edilecek midir? 
  • Yok, edilmeyecekse 'herkes' ve 'hak aranacak' alanlara neler dahildir, neler hariçtir?  
Bu bilgileri bizlerle paylaşırlarsa seviniriz, ve hatta vatandaş olarak kendimiz ona göre ayarlarız!!!

'Her alanda hakkını arayabilme özgürlüğü' için bir soru da kamu çalışanları için geliyor:
  • Grev hakkı vermeden, 'her alanda hakkını arayabilme özgürlüğü'nden bahsetmek neyin nesidir?
Grev meselesine gazetelere yansıyan, fevkalade değişik bir bakış açısı aşağıda:

Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan din görevlilerinin haklarını almaları için eylem ve grev yapmalarına vize çıkmadı.(..)sonuç bildirgesinde şu görüşler yer aldı: 'Din hizmetleri tabiatı gereği başka hiçbir hizmet alanıyla mukayese edilemeyecek bir özelliğe ve hassasiyete sahiptir. Din görevi ifa eden personelin kendilerince makul ve yerinde görülen kimi gerekçelerle iş bırakmaları, ne üstlendikleri görevin manevi sorumluluğuyla ve ne de milletimizin dine ve din görevlisine atfettiği yüksek mana ve değerle bağdaşmamaktadır.'  

Buradan da anlayacağınız gibi, dünya döndükçe Türkiye'de herkes, her alanda hakkını arama özgürlüğüne sahip olamayacaktır. Çünkü, kendilerince makul olan kimi gerekçeler, üstünlerin hukukunda makul görülmeyecektir! Tabi ki, grev anayasal hak olarak tanımlanmadıkça...
    * * *
    Darbecilerden marbecilerden bahsederek, 'evet' çıkarsa onlardan nasıl da hesap sorulacağına dair bin türlü açıklama yapıyorlarsa da, 
    • Anayasa değişiklikleri tartışılırken CHP ve MHP 'Darbelerin insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına alınması' ve dolayısıyla zaman aşımı bahanesinden kurtulunması yönünde verdiği iki ayrı önergenin akepelilerce reddedilmesinin nedenleri hakkında benim bir fikrim yok. 
    Sizin var mı?
      * * *

      ''Hiç bir kişinin, hiç bir kurumun milletin iradesinin üstünde olmadığı bir Türkiye için evet.''  

      Peki, %10 seçim barajı nedir? Bana fena halde milletin iradesine karşı gelmek gibi geldi.

      1. Barajı biz mi koyduk?
      2. Türkiye henüz barajın inmesine hazır değil.

      Yukarıdaki iki ifade civanım delikanlının. Madem 'Daha ileri demokrasi için evet' oyu isteniyor, vatandaş olarak sorsak: 'İleri demokrasinin önündeki en büyük engel olan seçim barajını kaldıran anayasa değişikliği maddesi hani?' Tabi, bunun yanıtını  da hazırlamışlar: 'Şimdi bu referanduma evet deyin, biz zaten daha kapsamlı bi anayasa değişikliği daha yapıcaz.'

      Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
      Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı 
      (Ruhun şad olsun Barış Manço!) 

      Türkiye'nin, kime göre, neye göre hazır olmadığı konusuna girmemekle beraber, akepe İzmir Mvekili Mehmet Tekelioğlu'nun HaberTürk'te yayımlanan yazısından bir alıntı yapacağım ve samimiyet testini size bırakacağım:
      ''Her ne ad ve hesapla olursa olsun, ülkenin demokratik yürüyüşünü kesintiye uğratmak isteyenler tarihi bir cürüm içindedir.'' (Adalet ve Demokrasi, 29 Temmuz)
      * * *


      ''Fişlenme tarihe karışsın mı? Evet''

      Konuyu uzatmadan sözü akepe Kahramanmaraş Mvekili Avni Doğan'a bırakıyorum: 

      ''40 yıl boyunca milleti fişlediler. Eee şimdi biz onları fişliyoruz. 
      İnşallah sıra bizde. Yapmaya çalıştığımız bu.'' 


      Devam edecek...



      * 2004 tarihli Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141.ci maddesinde, soruşturulan ya da tutuklanan vatandaşın tazminat isteyebileceği durumlar arasında yakalama veya tutuklama nedenlerini ve hakkındaki suçlamalar kendisine yazılı veya olanaklı olmadığı hallerde sözlü açıklanmaması da bulunmaktadır.

      Hiç yorum yok:

      Yorum Gönder