Eskiden çok meraklıydım kuralına uygun konuşmaya, yazmaya. İlkokulda en hızlı ve en doğru okuma yarışmalarında kimse elime su dökemezdi, kompozisyon yarışmalarının da gediklisiydim.
Tümörlerimden biri beyindeki konuşma merkezi üzerinde olunca, 2. beyin rektifiyem sırasında onu da aldılar. Tabi ameliyattan sonra konuşma yetimi kaybettim. Sonrasında konuşmayı hatırladım ama üç beş parça kelimeyle ve dilbilgisinden yoksun olarak. Konuşma terapileriyle bugünlere geldim. Şimdilerde yeniden öğreniyor gibi olduğum için ayrı bir hassasiyetim var bu tarz konulara.
Aklımı kurcalayan sorun niteleme sıfatlarının bir makam ile kullanılırkenki yer sıralaması. Hem TV'de hem de yazılı basında yanlışklar yapılıyor gibi geliyor bana. Örneğin şöyle deniliyor:
'Eski Boğaziçi Üniversitesi Rektörü İç Bakla'
'Eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Kuru Fasülye' ya da
'Eski Milli Kütüphane Başkanı Kadınbudu Köfte'.
Benim bildiğim 'eski' sıfatı önüne geldiği kelimeyi tamlar, yani o kelime 'eski' anlamını kazanır. Bu durumda Boğaziçi, tarım ve milli kelimelerine 'eski' anlamı yüklenmiş oluyor, ama bunlar sadece basit birer kelime değiller, bir makamı işaret ediyorlar. Bu durumda Boğaziçi Universitesi'ne, Tarım Bakanlığı'na ve Milli Kütüphaneye eski demiş oluyoruz. Halbuki demek istediğimiz buraların yöneticilerinin eski olduğu. Anlatabiliyor muyum?
O zaman ne dememiz gerekir?
'Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü İç Bakla'
'Tarım ve Köyişleri eski Bakanı Kuru Fasülye' ve
'Milli Kütüphane eski Başkanı Kadınbudu Köfte'. Başka bir doğru ifade tarzı da 'Boğaziçi Üniversitesi'nin eski rektörü İç Bakla' ya da 'Tarım ve Köyişleri eski bakanlarından Kuru Fasülye' olabilir.
Dilekcigim
YanıtlaSilNe iyi etmissin, eline diline saglik.
Turkce'nin kullanimi hepimizin hassasiyet gostermesi gereken bir konu. Sifatlarin nerede nasil kullanilacagi konusu ise cogu zaman belirsizliklere yol aciyor.
Yaptigin tespitle ilgili olarak sunu soylemek isterim: verdigin orneklerde belirtisiz isim tamlamalari soz konusu.
Ben de ornek olarak "kirmizi kapi kolu"nu verebilirim. Kolun eski oldugunu belirtmek istedigimizde sifati isim tamlamasinin basinda kullanmak geregi ortaya cikiyor. Milli Egitim Bakani da buna bir ornek aslinda. Bu turden tamlamalarda araya sifat girmesi cok uygun gorunmuyor. Ornek Bogazici Universitesinin Rektoru olsaydi ki bu durumda belirtili isim tamlamasi soz konusu olacakti, o zaman sifatin araya girmesi gerekirdi ancak
verdigin ornekler konusunda zamaninda ben de biraz kafa yormustum ve vardigim sonuc yukarida da belirttigim gibi seninkinden biraz farkli.
Tartisma ortami yarattigin ve guzel dilimize gosterdigin ozen icin tesekkurler.
Insanin aklina koydugunu yapmasi kadar guzel bir sey olabilir mi? Blogun icin seni tekrar tebrik ederim.
Sevgiler
Yaşasıın! İlk yorumum geldi! Yorumdaki her bir kelimeye ayrı ayrı çok çok teşekkür ediyorum :)
YanıtlaSilVe hemen bir karşı atak: 'Örnek Boğaziçi Üniversitesinin Rektörü olsaydı ki ...., sıfatın araya girmesi gerekirdi, ...' diyorsun ya, benim örneklerimden biri zaten Boğaziçi Üniviversitesi Rektörü'ydü. Burada sıfatın yeri hakkında hemfikir olduğumuzu düşünebilir miyim?
'Milli Eğitim Bakanı' konusunda ise tartışmalıyız. 'Eski' olan 'Milli Eğitim' midir yoksa 'Bakanı' mıdır diye bakıyorum ben.
Hadi biraz daha sıyıralım kafayı: aşkımla beraber yabancı bir kaynaktan tarifle ekmek yapıyoruz. Ekmeğin Türkçe adı 'Sütlü Küçük Fransız Ekmekleri' mi, 'Küçük Sütlü Fransız Ekmekleri' mi ;-))
Sevgilerimle.
Selam Dilek,
YanıtlaSilIyi oldu bu blog, muhabbete yer ariyormusum ben de:)
Oncelikle guzel sozlerin icin tesekkurler.
Sonrasinda da senin ornegini irdeleyerek baslayalim bugunku munazaramiza:) Eger ilk isim tamlamasi "Kucuk Fransiz Ekmegi" ise ve bunun sutlu olmasi durumunu belirtmek istiyorsak "sutlu kucuk fransiz ekmegi" yok eger ilk tamlama "sutlu fransiz ekmegi" ise ve biz bunun kucugunu yapacaksak "kucuk sutlu fransiz ekmegi" seklinde kullanilmasi yerinde olur diye dusunuyorum.
Tartismanin basina donersek eger, belirtisiz isim tamlamasında sanki iki (+) isim bir nesnenin adi olmak icin birlesik isim olusturmus gibi dusunebiliriz: kuzu eti, su bardagi, masa ortusu gibi. Bogazici Universitesi de buna ornektir diye dusunuyorum. Diyelim ki (tamamen zorlama bir ornek olarak), bu guzide universitemizin eski oldugunu soylemek istiyoruz. Ne demeliyiz? Bogazici eski Universitesi mi? Ani mantiktan devamla, eger etin yagli oldugunu belirteceksek "kuzu yagli eti" demek gerekmez mi ya da ortunun eskiligini belirtmek icin "masa eski ortusu"?
Bu ornek Milli Egitim Bakani, makine muhendisi gibi tamlamalar icin de gecerlidir diye dusunuyorum.
Gecmiste benzer bir sorunsali:) yasamis ve kuslarin cinko damlari neden gagaladigi konusuna bile bir grup insanla birlikte kafa yormus biri olarak, ben arastirmalarim ve kisisel cikarimlarim neticesinde yukaridaki sonuca ulastim.
Amacim elbette seni ikna etmek degil, yalnizca konu hakkinda bir kez daha dusunmeni tesvik etmek. Tabii neticesinde hakliligimi kabul etmen de ayrica sevindirir beni:)
Durmak yok, yola devam!
Sevgiler
Tekrar merhaha,
YanıtlaSilDediğin gibi münazaramıza başlamadan önce durumu eşitleyelim artık diyorum. Sen bana adımla hitap ediyorsun ama ben aynı nezaketi gösteremiyorum :) Lütfen adını da yazabilir misin? Şimdiden teşekkürler.
Fransız ekmekleri konusunda tamamen hemfikiriz. Boğaziçi Üniversitesi ile başlayarak verdiğin diğer örneklerde de yine tamamen hemfikiriz.
Ne zaman ki Milli Eğitim Bakanı ve makine mühendisi için de aynı mantık geçerlidir diyorsun, orada beni kaybediyorsun. Nedenini şöyle açıklayayım: MEB dediğin zaman belirli bir kişiden söz ediyorsun demektir. Bu kişi ya şimdi bu görevi ifa ediyordur, ya da geçmiş bir tarihte ifa etmiştir. Geçmiş bir tarihte bu görevde bulunan bir kişiyi anlatmak için 'Milli Eğitim eski Bakanı' veya 'Milli Eğitim'in eski bakanlarından' demeliyiz bence.
Makine mühendisi konusunda ise yine eğer geçmişte bu işi yapmış birisinden bahsediyorsak 'eski makina mühedisi' tabi ki diyebiliriz. Hatta, 'eski makina mühendislerinden' kulağa daha hoş geliyor; en azından benimkine :)
Bence ikisi arasındaki fark şu: birisinde bir makamda o an için ya da geçmişte oturan bir insanı anıyoruz. Diğerinde ise bir insanın - o işi ne zaman yaptığının çok da önemi olmadığı - mesleğinden bahsediyoruz.
Aslında burada yazmadan önce Hakkı Devrim'in 'Dil Yaresi' köşesine de danışmıştım bu konuyu. Hala yanıt bekliyorum :)
Sevgilerimle.
Kuzencim,
YanıtlaSilYazılarını okumaya başladım ve çok büyük keyif alıyorum.Bu tartışma konusu hakkında şunu söyleyebilirim,şu an da konuşulan Türkçe tamamen Nigga İngilizcesi gibi( Nigger deyince bu büyük bir sorun olur,aman dikkat edin!!)Ayrıca okullarda öğretilmeye çalışılanlar sabah programları ve magazin zamazingolarından daha fazla ilgi çekici ve etkili olduğu zaman çocuklarımızın konuşmaya başlayacağı Türkçe'de düzelmeye başlayacaktır.O yüzden bence problem Eski Milli Eğitim Bakanı ya da Milli Eğitim Eski Bakanı değil, Milli Eğitim Bakanlığının yenisiyle eskisiyle düzeltilmesi.
Seni Seviyoruz Kuzen.
Deliorman dolaylarından:)))
Düzeltme: Türkçe'de yerine Türkçe de olacaktır.
YanıtlaSilSaygılarımla.
Deliorman dolaylarından:))
Kuzenciğim,
YanıtlaSil'Sabah programları ve magazin' diye ne güzel demişsin. Ve daha güzel ve çok doğru bir tespit: MEB'in düzeltilmesi!
Bak bu Deliorman hikayesini hatırlattığın iyi oldu, bunu da yazayım bir ara :))))
Dışarıdaki adamıma sevgilerimle :)