Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Yeni şehitlerimize ağlıyorum, elimden başka bir şey gelmiyor

Duymak başka, görmek daha başka. Etkilerinden bahsediyorum.

Bugün, 8 Aralık gazetelerinde okurken, ağlıyorum. Tokat'ın ilçesi Reşadiye'de şehitlerimizi uğurlarken çekilen fotoğraf karesinde binlerce kişinin taşıdığı kan kırmızı üzerinde bembeyaz ay-yıldızlı dev bayrağımız var. Aklı başında kim olsa ağlar, avaz avaz bağırır, okkalı bir küfür savurur. Bazen şaka gibi geliyor, bir zaman geçecek ve tüm bu kakaya dönen şakalar bitecek diyorum. Ama bakıyorum, o zaman geç bile kalmış geçmekte.

Hatırlıyorum ve ağlıyorum, çünkü Sağlık Bakanı Recep Akdağ Erzurum'da bir konuşması sırasında söz isteyen C.K.'yı provokatörlükle suçladı.

Hatırlıyorum ve ağlıyorum, çünkü civanım delikanlının Rize'deki konuşmasında 'Açız' diye bağıranlar provokatör ilan edildi.

Hatırlıyorum ve ağlıyorum, çünkü civanım delikanlı basının yaptığı haberlerin, yorumların provokasyona yol açtığını söyledi.

Ağlıyorum, çünkü civanım delikanlı Tokat'ta 7 askerimizin, Mehmetciğimizin, ceza ödemek pahasına 'Ne mutlu Türk'üm diyene!' diyenlerimizin canları-ciğerlerinin şehit edilmesini, yukarıda örnekler gibi PROVOKASYON olarak addetti!?!

Ve ağlıyorum, çünkü ben basit bir vatandaşım; 'benim Bayındırlık ve İskan Bakanım', 'benim Çevre ve Orman Bakanım', 'benim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanım', 'benim Kültür ve Turizm Bakanım, 'benim Milli Eğitim Bakanım', 'benim Sanayi ve Ticaret Bakanım', 'benim Tarım ve Köyişleri Bakanım', 'benim Ulaştırma Bakanım' yok ki, ülkemin geri kalmış bölgelerine göndereyim, toprağı yeniden tarıma elverişli, dağları tepeleri yeniden hayvan yetiştiriciliğine uygun hale getirsinler, bayındırlık ve kalkınmayı sağlayacak okulları, tiyatroları, fabrikaları, yolları kendi elleriyle yaparak aş-iş sağlasınlar, vatandaşın 'gerçek' ve 'öncelikli' derdine 'gerçek' çare olsunlar.

Ve bugün ağlıyorum, çünkü bu şaka bitse, başka şakalar hazırda bekliyor gibime geliyor...

2 yorum:

  1. Bu yaziyi yazarken hissettigin duygularina katilmamak elde degil. Agzina saglik, kalemine saglik...
    Birkac kere okudum bu yazini, üzülerek, utanarak. Allah o sehit ANNE'lerinin iclerine, yüreklerine sabir versin. Bir anne icin olabilecek en ama en korkunc ve dayanilmasi agir olan bir durumdur.

    Maviler icinde, hava iyi hemde cok iyi hani...
    Anacik o gün ne giydigini biliyormu ki,
    Kâh Tunali Hilmi'deyim, kâh Cinnah'da kâh Rumeli Iskembesinde, koyu lacivert giydim bugün
    Anacigin yûreginin yarisinida gômdüler, ogluyla...Yanyana artik, birakirmi hic onu mezarda bile olsa, agzina süt verdigini
    Gri takimlara, bordomu kemer yoksa siyahmi taksam? Ne zor sey yahu...
    Basina siyahli yemenisini takti, catliyacak basina, agrisi bir türlü dinmeyen ve kolay kolayda hic dinmeyecek
    Bugün iskembe yemiyecegim kusucam artik, tas kebabi, pilav, azicikta zeytinyagli yiyeyim, üstüne de Kemal Pasa tatlisi...
    Onu dogururken zaten bir tuhaf olmustu o gün...göbek bagi kesilirken, hani nasil anlatsa; öyle iste... Bugün topraga birakirlarken, iste simdi gôbek bagini tam kestiler...öyle iste.

    YanıtlaSil
  2. 'Bugün toprağa bırakırlarken, işte şimdi göbek bağını tam kestiler...'

    Doğal olmayan sebeplerle ölen evladın acısı bundan daha güzel anlatılamazdı...

    Yüreğinize, aklınıza sağlık Yavuz abi.

    YanıtlaSil