Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

25 Aralık 2009 Cuma

Minareyi çalan kılıfını unutursa ne olur?

Yeni güne güzel, hoş ve gurur veren haberlerle başlayamıyorum.
Neden acaba?

Bugünü ele alalım, örneğin. Bülent Arınç'a, askerin yani Genelkurmay'ın suikast düzenleyeceğine inanılan açıklamalar ve olmadık senaryolar. Senaryolar deyince, olaya 'Başbakanlık eski Basın Sözcüsü' etiketini taşıyan Akif Beki'nin bugünkü yazısından bir alıntı yapalım: 'İş, akıl yürütmeye kaldığında... Kılıf uydurmanın da, hayali senaryoların da sonu gelmez.' Yazısının tamamını okursanız görürsünüz ki, demek istediği Genelkurmay'ın konu ile ilgili yaptığı açıklamalar, kılıf uydurma ve hayali senaryodur. Haklı tabi, ama kendi bakış açısından. Tıpkı bu sözleri, zıt bakış açılarına sahip kişiler söylediğinde, ne kadar haklı olduklarını kabul edeceğimiz gibi.

Yazısını şu soruyla bitirmiş: 'Eğer açıklanan bilgilerden emin olunsa, daha olay dallanıp budaklanmadan Arınç'ı tatmin edecek, kamuoyunu teskin edecek adımlar atılmaz mıydı?. Şahsi fikrim, bakın beşbin beşyüzüncü kez söylüyorum şahsi fikrim, kamuoyunu teskin edecek (acı, öfke duygularını yatıştıracak) herhangi bir açıklama yapılamaz, adım atılamaz durumdayız. Sebebi de siyasetçilerin uzlaşmaz, saygısız tutumu. O siyasetçilerin bu tavrıdır ki, toplumumuzu yatıştırmaktan öte germiştir, kutuplara ayırmıştır. En azından bu olay özelinde, orduyu sevenler ve sevmeyenler olarak...

Aynı konuyla ilgili olarak Ali Babacan'ın Murat Yetkin'e verdiği röportaja da değineceğim. Azz sorraa...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder