Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

25 Mart 2011 Cuma

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi varmış

Ahmet Şık'ın ''İmam'ın Ordusu'' isimli kitabı basılmamış haliyle bile toplatılıyor. Radikal Gazetesi - şimdilik kaydıyla - bir kez, İthaki Yayınevi - şimdilik kaydıyla - ikinci kez polis tarafından arandı. Talep, 'Ergenekon' soruşturmasının özel yetkili Cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz'den geldi. 


Nasılını, nedenini vs istediğiniz, inandığınız basın organından takip edebilirsiniz. Bu yazının amacı, Hanefi Avcı ile Ahmet Şık'ın şu anki durumlarına bakmak.


Her ikisi de, 
varlığı (hala) iddia olunan Ergenekon örgütü üyeliğinden tutuklu.

Her ikisi de, kitaplarına konu olarak cemaati seçti.

Avcı'nın kitabı ''Haliç'te Yaşayan Simonlar'' adıyla basıldı, satıldı, satılmaya devam ediyor.

Şık'ınkinin akıbeti - en azından orta vadede - belli: 'Kitap değil, örgütsel döküman' tanımıyla yayımlanmasını bırak, kopyasını bulundurmak bile suç! 


Cemaati konu alan farklı, ama içerikte benzer olduğunu en azından isimlerinden anlayabildiğimiz iki kitap var ortada. Her iki kitabın yazarı da varlığı hala kanıtlanmamış bir örgüte üyelikten hapisteler.


Konuya bu gerçekler ışığında bakarak aşağıdaki iki haberi okuyup, Ahmet Şık'ın kitabının başına gelenleri tekrar düşünelim... 


  • ''...Odatv adlı internet sitesiyle herhangi bir irtibatı olmadığını savunan (Hanefi) Avcı, ''Burada şunu ayırt etmek lazım. Ben cemaate karşı değilim. Benim çevremde cemaat yanlısı birçok insan vardır...''...'' 


  • ''Adalet Bakanlığı, 'Haliç'te Yaşayan Simonlar' kitabının yazarı Hanefi Avcı hakkında TCK'nın 301. maddesinden soruşturma açılması talebine izin vermedi...Bakanlık Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ilgili maddelerini hatırlatarak şu kararı verdi:
'Düşünce ve ifade özgürlüğünün sadece toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil, aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli sayıldığı ve bunun demokratik bir toplumun olmazsa olmaz unsurlarından olan çok seslilik, tolerans ve hoşgörünün gereği olduğu vurgulandığı, ayrıca yönetime karşı yapılan eleştirilerin kabul edilebilirliğinin herhangi bir kimseye yapılandan  daha geniş olduğu AİHS'nin 10. maddesinde yer alan ifadeyi açıklama özgürlüğünün halkın büyük bir kesimini rahatsız etse dahi koruma kapsamında kalacağı nazara alındığında sanığın eylemlerinin TCK'nın 301. maddesi  kapsamında değerlendirilemeyeceğinin kanaatine varılmıştır.'...''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder