Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

18 Kasım 2009 Çarşamba

Dinleniyorum, dinleniyorsun, dinleniyor

Her sabah 7-7.30 civarı kalkarız yataktan.  Kahvaltıya oturduğumuzda günlük gazeteleri okuruz. Gazeteyi her elime alışımda, 'Nolur bugün arşive koyacak bir haber bulamayayım.' derim. Ama burası Türkiye, yönetenler malum, mümkün değil yani.

İşte bugünün konusu: RTE diyor ki:
'Beni bile dinlediler.'
Hoppaaa! Bu da nereden çıktı, dedim. Bunu söylediğinde, yargının en üst makamlarındakilerin dinlendiğinin alenen, belgeleriyle falan ortaya çıkmış, tartışılıyor. Sanıyorum şöyle bir hava yaratmaya çalıştı: bre gafiller, siz kendinizi ne sanıyorsunuz; bu zındıklar BENİ yav BENİ, yani T.C.'nin başbakanını bile dinlediler, siz nesiniz ki onlar için, fındık-fıstık-çerez!

İyi de kardeşim, dinlemeler belli bir merkezden yapılsın, gelişigüzel herkes herkesi dinlemesin diye kurulmadı mı TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı)? Kurulduğundan beri de doğrudan Başbakanlığa bağlanmadı mı? Buradan bakınca iki olasılık çıkar karşımıza:

  1. TİB, Akepeyi bitirmek isteyen odakların güdümüne girmiştir; dinlemişlerdir ki aleyhine kullanabilsinler 
  2. Ortam böyle bulanınca 'mazlum' rolüne bürünmenin zamanı gelmiştir 

Kim hangisini anlamlı buluyorsa, ona inansın. Ama, ikinci olasılığa inananlara hemencik aklıma geliveren soruları sorayım:

  • Sizce RTE, civanım delikanlı, gerçekten dinlendiğini öğrense, yeri göğü birbirine katmaz mıydı?
  • Değil gece yarıları, güpegüngüz en acil tarafından 'Diğerleri önemli değil de, Akepe üst kadrolarını dinleyenlerin tez kellesi vurula' manasında bir kanun çıkarmaz mıydı, Ceza Kanunu'nun 132, 133, 134, ve 285. maddelerinde dinlemelerle ilgili öngörülen cezaları birkaç ay artıracağına? 
  • Adelet Bakanlığı müfettişlerine savcıları devreden çıkaracak yetkileri verir miydi? 
  • AB'ye 'Bakın bakın, nelerle uğraşıyorum, siz de kalkmış reformlar diye tutturuyorsunuz' demez miydi?

Vallahi tutamıyorum kendimi ya.

Hükümet Sözcülüğü yapan, Bakan Cemil Çiçek'in gazetelere yansıyan ifadesi:
'Dinlemeyi talep eden yargı mensubu, kararı veren yargı mercii, dinlenen kişi de yargının mensupları. Bu üçlü arasında olup biten şeydir. Kim neyi tartışıyor, onu anlayabilmiş değilim.'
Buradan kendisine sade vatandaş olarak yardımcı olayım, olayı anlaması açısından yani. Olay basitçe kanuna uygunluk açısından ele alınırsa,  hukukun üstünlüğü ilkesi ihlal edilmiş olur. Zira, kanuna uygun olan her şey, hukuka uygun olmayabilir. Birbiriyle çelişmeyen, uyumlu normlar bütünü olan hukukun, böyle olmadığında doğru sonuçlar verecek biçimde uygulanmasından bahsedilemez.

Ben lafımı ortaya kodum, beğenen alır beğenmeyen bırakır gider.

2 yorum:

  1. Yazilarini cok keyif alarak okuyorum. Zevk alarak okuyorum. Mesela bu yazini inan 2 defa okudum. Yazilarinda kimi zaman tatli ama kimi zamanda aci tatli esprilerine bayiliyorum. Bence, tabii bence cok önemli bir sey bu. örnekmi,
    - Buradan kendisine sade bir vatandas olarak yardimci olayim...
    ve
    - Ben lafimi ortaya kodum ( bastir Ankaragücü ;-)) ) begenen alir begenmeyen birakir gider.

    Muhtesem, daha nice güzel yazilara...

    YanıtlaSil
  2. Çok sağ olun Yavuz abi. Beğenmenize sevindim :))

    YanıtlaSil