Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

30 Aralık 2012 Pazar

2012 Almanak - Adalet, Hak, Hukuk

Aşağıda listelenen olaylar münferit olmayıp, burada sadece birer örneklerine yer verilmiştir. Gülmek ya da ağlamak sizin kendi iradenize bağlıdır... 

Terörist Apo'yu Kenya'dan getirmek onuruna sahip emekli Korgeneral, milletvekili seçildiği halde serbest bırakılmayan Engin Alan'a Balyoz'dan 18 yıl; cezaevindeyken milletvekili seçildiği için serbest bırakılan BDP milletvekili Sebahat Tuncel'e pekaka üyesi olmaktan 8 yıl ceza verildi.

Fikret İlkiz, Tora Pekin ve Eren Mustafa Şener isimli üç gazeteci yazdıkları kitaplar nedeniyle 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs ettikleri' gerekçesiyle yargılanıyorlar.

İstanbul'da bir mağazanın çıkışında çaldığı montla yakalanan hırsız için hakim "Daha pahalısı vardı, onu alabilirdi, ucuzunu seçti" diyerek ceza vermedi. Böylece vatandaşını
hırsızlığa teşvik eden bir hukuk sistemimiz olduğunu 75 milyon vatandaş öğrendi. Hırsızlıkta altın kural: Pahalısını bırak, daha ucuzunu al; zengin evi değil, orta halli bir evi soy, falan filan...

2 Temmuz 1993'te 35 kişinin yakılarak katledildiği Sivas Katliamı ile ilgili dava zamanaşımı nedeniyle düştü.

İstanbul polisi, çocukları döverek hırsızlık yaptıran bir çeteyi yakaladı. Mahkeme, "Tutuklama şüphelileri mağdur edebilir" diyerek 22 çete üyesini serbest bıraktı. Gördüğünüz gibi yine insan odaklı düşünen bir mahkememiz var: Aman, aman, çocukları döven, onlara hırsızlık yaptıran hırsızlar mağdur olmasın da, gerisi mühim değil...

Hırsızlar böyle sevilirken, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi'nden Prof. Sevinç Özer'in başına gelenlere bakalım: Önce türbanlı öğrencilerin 'kendilerini aşağıladığı' yönündeki ifadeleri üzerine hakkında soruşturma açılmış ve görevinden uzaklaştırılmış. Bu kadarla bitmemiş tabi! İkinci bir soruşturma daha açılmış. Onun gerekçesi de, 'mitler ve edebiyat' dersinde 'Adem ve Havvaya mit' demek, 'Darwin teorisinin bu miti çürüten ilk bilim çalışmalarından biri' olduğunu söylemek. 21. yüzyıl Türkiye'si üniversitelerine hoş geldiniz...

Deniz Feneri zanlıları hakkında iddianame henüz düzenlenmemişken, soruşturmayı yürütüten üç savcı hakkında 11 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı.

Abdullah Gül'ün İstanbul Üniversitesi'ni ziyareti sırasında okula 3 adet yumurta ile gelen hukuk öğrencisi Yiğit Ergün'e yumurta başına 44 ay hapis cezası istemiyle dava açıldı. (Böylece civanım delikanlının 'kindar bir gençlik yetiştirme' arzusunda  geleceğin hukukçularından bir tanesi garantiye alınmış oldu :))

Sürgü'de tekbir getiren 60 kişilik bir grup tarafından, sahurda evlerinin önünde davul çalınmasına tepki gösteren Alevi bir ailenin evleri taşlandı, camları kırıldı, ahırları yakıldı. Ne var bunda, diyorsan bir ihtimal devamı seni bile düşündürebilir diye yazıyorum: Savcılığın hazırladığı iddianamede, linç edilmek istenen bu aile hakkında, saldırganlardan daha fazla ceza istendi.

Anayasa Mahkemesi, CHP' nin 2008 ve 2009'daki hesaplarında Deniz Feneri e.V. davasını takip etmek için yaptığı harcamaları 'usulsüz' buldu.

Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İbrahim Ekdemir, askeri casusluk ve fuhuş davasında 'çocuk pornosu bulundurmakla' suçlanan Binbaşı Tamer Karslıoğlu'nun beraat kararına şunları yazdırdı: "Sanığı aşağılayıcı bir suçla suçlamak isteyen kötü niyetli kişi veya kurumlar tarafından bu DVD'nin, diğer el konulmuş eşyalar arasına konuşmuş olabileceği..." Bu hakimin başına en kısa zamanda 'devlet kuşu' konar herhalde!

Doğu Perinçek hakkında devam eden 4 davada toplam 20 yıl hapis istemiyle yargılanırken, 1. Ergenekon davası duruşmalarında yaptığı savunmalarda mahkemeye hakaret ettiği gerekçesiyle 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu basit gerçek karşında sizde de 'bir adamdan bu kadar da korkulur mu yahu?' hissiyatı doğmadı mı?

Facebook sayfasında civanım delikanlı aleyhinde bir karikatürü paylaşan ve Fidel Castro'nun bir sözünü beğenen PTT memuruna 6 bin lira para cezası verildi.

Üçüncü yargı paketi açıklandı. Bu paket KCK davası tutukluları, Bahçelievler katliamı nedeniyle 7şer kez müebbete çarptırılan Bünyamin Adanalı ve Ünal Osmanağaoğlu ile Hizb-ut Tahrir'in (devletin ve cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak, ele geçirmek amacıyla kurulduğu yargıtayca onanmış olan örgüt)  terör örgütü üyeliği ile hüküm giymiş olan 120 şeriatçıya yaradı da... Haklarında kesinleşmiş hüküm bulunmayan, sadece şüphe üzerine hapislerde tutuklu bulunan mveliklerine, gazetecilere, bilim insanlarına, eski genelkurmay başkanı da dahil yüzlerce emekli ve muvazzaf askere yaramadı...

Üçüncü yargı paketiyle serbest kalan Adana emniyet md, CHP'li vekil ve il başkanını öldüren Muhsin Kehya, "Yaptıklarımdan pişman değilim. Başbakana minnet borcum var." dedi. Bu ifadeler sayesinde muhtemelen 'bir katilin minnet duyduğu ilk başbakan' kategorisinde civanım delikanlı tarihe geçti.

Akepe il binası önüne siyah çelenk bırakan 77 kişi için toplam 231 yıl hapis cezası istendi.

Kadir Topbaş (İst. Bşehir Bld.Bşk.), ihalesiz metrobüs almaktan dolayı yargılandığı davanın hiç bir duruşmasına gitmedi. Sonunda hakim avukatına sordu: "Müvekkilin niye mahkemeye gelmiyor?" Avukat yanıtladı: "Sayın Başbakan kendisini Ankara'ya çağırdı."

Aziz Kocaoğlu (İzmir Bşehir Bld.Bşk.) hakkında 'suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek' suçlamasıyla toplam 397 yıl hapis cezası istendi. İddialardan bazıları şöyle:  Üreticiden ihalesiz aldığı mandalina ve süt alıp okullara dağıtmış; Öğretmenler Günü'nde öğretmenlere ihalesiz aldığı şalları dağıtmış; Şevval Sam'a ihalesiz konser verdirmiş. Bir yanda, mandalina, süt, şal ve konser için ihale açmadığı için 'suç örgütü' kurduğu iddia edilen birisi için tam 397 yıl hapis cezası istenebiliyor... Diğer yanda, 4+4+4 diye bilinen yasada çoğunluğu oluşturan milletvekilleri 'EVET' oyu kullandıkları için yaklaşık 100 milyar dolarlık mal ve hizmet alımında ihale mihale açılmayabiliyor...

Hrant Dink'in katili Ogün Samast ile hatıra fotoğrafı çektiren polis memuru Yakup Kurtaran terfi ede ede Emniyet Md. Yrd.'na kadar yükseldi.

Ergenekon davasındaki 'gizli tanık' gerçeklerinden sadece birisi: Duruşmada gizli tanık Ayaklanma, 2006 yılında Gazi mahallesinde tanıştığı bir MİT'çinin kendisine para karşılığı göstericilere ateş etmesini teklif ettiğini  ve 2008'e kadar bu kişiyle görüştüğünü söyledi. Mahkeme başkanı söz konusu kişi salonda mı diye sorunca, gizli tanık, tutuklu Fikret Emek'i işaret etti. Halbuki Emek, 2007'den beri tutuklu idi! Anlaşılan rüyalarında buluşuyorlarmış! Ne gülüyosun, CIA'in Türk cinlerini istihbarat amacıyla kullanmak istemesine inanıyosun da, buna mı inanmadın ;-))

Ömer Hayyam'a ait sözleri twitter mesajlarında kullandığı için dini değerleri aşağıladığı iddia edilen Fazıl Say hakkında 1.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

Polise kimlik soran 16 ve 17 yaşlarındaki iki çocuk için 5'er yıl hapis istemiyle dava açıldı.

Pozantı Cezaevi'nde çocuk tutsaklara yönelik taciz ve tecavüz olaylarını ortaya çıkaran Zeynep Kuriş, Özlem Ağuş ve Ferhat Ferhat Arslan birkaç ay arayla tutuklandı. Muhabirlere, savcılık ve Emniyet'te 'Neden bu haberi yapıyorsun?' diye soruldu. Bu arada İngiltere'de BBC'nin ünlü (ve ölü) programcısı Jimmy Savile'in cinsel taciz ve pedofili iddiaları İngiliz gündemine bomba gibi düşmüştü. Savcılık iddialardan ta ilk günden beri haberi olan editör Peter Rippon'a 'Neden haber yapmadınız?' diye sormasın mı! İleri demokrasi ile normal demokrasi farkı bu olsa gerek...

'Dur' ihtarına uymadığı gerekçesiyle oğullarını üç kurşunla öldüren polis memurunun hala görev başında olmasını protesto eden anne-babaya 58 yıl hapis istemiyle dava açıldı.

Cumhuriyet'ten Orhan Bursalı, Balyoz'un sonuç açıklamasından sonra yazdı: "Sosyal medyada bir izleyici, acaba Balyoz kararlarından sonra da ABD elçisi bizim çocuklar başardı, mesajı gönderdi mi, diye sordu!"

Sendika yöneticileri asli görevleri olan "üye sayısını artırmak" suçlamasıyla hapis cezasına çarptırıldılar. (Durum böyleyken seçmenden oy isteyen siyasetçilerin de hapis cezası alması gerekmez mi?)

2009 yılbaşı gecesi Ankara'da 7 üniversite öğrencisinin doğal gazdan zehirlenerek öldüğü davada kara açıklandı: Eski EGO Genel Müdürü ve eski Başkentgaz Genel Müdürü ve 7 sanık beraat ettiler. Müteahhit, kominin bakımını yapan teknik servis görevlisi, dairenin sahibi ve olayda oğlunu kaybetmesi nedeniyle 'müdahil' sıfatıyla duruşmalarda bulunan Okşan Rabia Attila'ya çeşitli hapis cezaları verildi. Neyse ki insan odaklı düşünen mahkeme oğlu ölen Okşan hanımın hapis cezasını 18 bin 200 lira para cezasına çevirdi.

Ankara Kızılay'da geri gelen bir polis aracı karşıya geçmeye çalışan Evrim ve Banu Lüleci çiftine çarptı. Evrim Lüleci aracın camına vurarak uyarmaya çalıştığı polislerden dayak yedi. Polislerin savunması şöyleydi: "Kafasını telsize çarptı."

Çanakkale'de 'Savaşa Hayır' mitinginde gözaltına alınanlar mı istersin, kulak zarı patlayanlar mı, kolu çıkanlar mı, burnu kırılanlar mı, hastaneye kaldırılıp solunum cihazına bağlananlar mı yoksa gözüne copla vurulanların kör olma tehlikesi geçirmesini mi istersin? Acaba 'Savaşa Evet' mitingi olsaydı neler olurdu?

Emniyet G.M.lüğü televizyonlarda yayınlanan reklam filmi hazırladı. Filmin konusu özet olarak 'çocuklarınızın sokağa çıkıp hakkını aramasının önüne geçin, canlı bomba olur' idi.

Emniyet genel müdürü Mehmet Kılıçlar'dan, emniyette sendika kurmak için harekete geçen polislere: "Üye olana soruşturma açılır."

Hamile akrabasını hastaneye yetiştirmeye çalışırken polisle yol verme nedeniyle tartışan Ahmet Koca, çocukları ve eşinin gözleri önünde 7-8 polis tarafından dövüldü. Yetmedi, kendisini döven polisler ellerinin incindiği gerekçesiyle rapor alıp şikayetçi oldu. Sonuçta dayak yiyen vatandaşa polise direnme ve hakaretten 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

İstanbul Ataşehir'de içki içtikleri gerekçesiyle 3 genci döven polisler, gençlerin şikayetçi olmamasını sağlamak için "Cebinize eroin koyup sizi mahvederiz!" tehdidini savurdu.

İstanbul'da düzenlenen, kadına şiddeti protesto eylemine polis müdahale etti.

İmzasız bir ihbar mektubuyla, Maltepe Askeri Lisesi'nden 4 öğretmen subay ordudan atıldı. Ordudan atılmalarını sağlayan imzasız ihbar mektubunda, öğrencilerine seyrettirdikleri Games of Thornes dizisinde Türkleri barbar ve sapık dinsel törenleri olan bir kavim olarak tanıttığı yazıyordu. Hadi bir deli taş atmış kuyuya, ya şikayet konusundaki rapora ne demeli: 'Milletimize hakaret edilmiştir. Öğrencilerimizin milli duygularının zayıflamasına, meslekten soğumasına sebep olabilir.' Nasıl bir milletmişiz ki, hayal gücü geniş bi diziyle 'milli duygularımız' zayıflayabiliyor; şimdi milletvekili yemininden neden 'büyük Türk milleti' ifadesinin çıkarıldığını daha iyi anladım!!!

Van'da 3 yıl önce 2 pekakalı ve pekakalılara yardım ve yataklık eden bir kişinin öldürüldüğü operasyonla ilgili başlatılan soruşturmada, dönemin Van il jandarma alay komutanı emekli bir albay, dönemin jandarma özel harekat tabur komutan yardımcısı bir binbaşı, bir üsteğmen, bir astsubay başçavuş ile birlikte 13 komando uzman çavuş 'kasten adam öldürmek' suçundan tutuklandı. Böylece terörle mücadele suç haline gelmiş oldu.

Türkiye tarihinde ilk kez Başbakan tarafından göreve getirilen ve 2 yıl sorunsuz biçimde çalıştığı eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ 'hükümeti yıkmaya teşebbüs ve silahlı terör örgütü yöneticiliği' suçlamalarıyla tutuklandı. Halefi Org. Necdet Özel, Başbuğ'un tutuklandığı gün KCK soruşturmalarında adı geçen kişiler için "Kendi vatandaşlarımız için terörist kelimesini kullanmak istemiyoruz." dedi.

Eski Genelkurmay Başkanlarından Hilmi Özkök, Ergenekon davasında tanık olarak dinlendi. Arada dedi ki "1 Mart tezkeresi için Wolfowitz bizden siyasi baskı istedi." Bu ifade ışığında öğreniyoruz ki ABD başta, bütün Batı akepe tarafından TSK'ne karşı düzenlenen operasyonları 'demokratikleşme' adına alkışlarken, kendi çıkarları söz konusu olduğunda 'demokratikleşmeyi' falan boş verip, askerin siyasilere karışmasını bizzat isteyebiliyorlarmış...

CHP'yi kendi insanlarını bombalamakla itham eden civanım delikanlıya 'Allah'ın sopası yok' dedirtecek Uludere Katliamı koca bir yıl geçtiği halde sonuç elde var sıfır oldu. Ölen öldüğü ile kaldı.

Ve her yıl olduğu gibi, bu yıl da yurt çapında gerçekleşen hiç bir resmi olayda hiç bir görevlinin kusuru bulunmadı.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder