Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

15 Ocak 2011 Cumartesi

Üstün müslümanlık, aflar, şehitler ve akan kanlar üzerine...

Çok şükür sonunda belgelendi!

İçim bi rahat etti ki, anlatamam. Kaç yıllardır - belki bin yıllardır(!) - bu anın gelmesini bekliyormuşum da, haberim yokmuş. İçimdeki o kaynağı belirsiz sıkıntı bir anda yok oluvermesin mi! Artık ne ekonomiyi, aç açıktakileri, işsizliği, geçim derdini, eğitimli - eğitimsiz cahilleri, ne de benzin fiyatını, içki düzenlemesini, yolsuzlukları, konfederasyonları vs falan sorun etmem ben. Çünkü artık belgesi var. 'Olmayan şeyin belgesi olmaz' gibi bi durum yok çok şükür...

Hala soruyosan 'hayırdır?' diye, sana önce bi şaşırayım duymadın mı daha diye. Ayolcum,
o biiir üstüüün,
o biiir müslümaaaan,



o biiiir üstün müslümaaan.

Ay hala anlamadın mı ya! Civanım delikanlının, bir üstün müslüman şahsiyet olduğu belgelendi anacııım, sen uyu daha.

Şimdi, üstün müslüman şahsiyet olduğu artık belgeli civanım delikanlı bundan tamı tamına 1 yıl önce,  

''Ciğerlerimize kadar kan ağlatıyorlar kan!'' 

tümcesiyle yüksek yargıyı hedef almıştı. Hadi gel, acaba bu üstün müslüman şahsiyetin ciğerlerine kadar kan ağlamasına neden sebebiyet vermiş bu yüksek yargı diye hatırlayalım birlikte:

''Adım atıyorsunuz, yargı karşınızda. Projeyse proje, hizmetse hizmet. Bunu ülkemiz için yapıyoruz.'' diyerek, yüksek yargının, genetiği değiştirilmiş gıda maddelerinin ihracını düzenleyen yönetmeliği, ormanlarda maden aranmasına izin veren yönetmeliği, İGDAŞ'ın özelleştirilmesi için İstanbul B.Ş.Belediye Başkanı'na verilen yetkiyi, hakim ve savcıların telefonlarının dinlenmesine olanak tanıyan yönetmeliği, HES'ler, YÖK'ün türban genelgesi falan gibilerini iptal etmesinden yakınıyordu. İktidar, ciğerlerine kadar kan ağlıyordu. Ah, seni gidi yüksek yargı seniii! Sorunun büyük kısmı ikinci 12 Eylül vakasıyla, referandumla çözüldü.

Bu arada, mecliste her şeye otomatik onay mekanizması çok iyi çalıştığından, Ceza Muhakemesi Yasası (CMK) da çıkıvermiş oldu. Bu yasanın 102.ci maddesi diyor ki, örgütlü suçlarda tutukluluk süresi 10 yıldır.
Sadullah Ergin, 
AİHM'nin Türkiye'yi uzun tutukluluk yüzünden 
436 kez mahkum ettiğini söyledi bi ara, bu da sana ek bilgi olsun. 

Sen ne düşünürsün bilmem ama, ben tüm iyi niyetimle, tasarının getirisine götürüsüne bakılmadan, incelenmeden mecliste onaylandığını, yasalaştığını düşünmek istiyorum. Öte taraftan da, Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalar için muhaliflere özel böyle yapıldığı düşüncesi aklıma geliyor ama, hemen iyi niyetli düşüncelerime geri dönüyorum. Aslına bakarsan her iki düşünce için, çiş değil kaka gibi bir durum var ortada. Hangisi daha iyi bilemiyosun anlayacağın.

İktidarın çıkardığı bir yasayı uyguladığı için hedef gösterilen herhangi bir yargı var mııdır dünya üstünde bilmiyorum ama, şu an yaşadıklarımız tam olarak bu. Sokakta elini kolunu sallasan katile çarpacak neredeyse. Şimdiye kadar gördüğümüz kadarıyla iktidarın, kanunları, hukuku, yargı kararlarını uygulanmak zorunda hissetmediği zamanlar da olabiliyor. Acaba bu yüzden mi hükümetin çıkardığı bu yasayı uygulayanlar için, 'Yargının tasarrufu' deyip geçiyor üstün müslüman şahsiyet civanım delikanlı?

Yani, CMK'nın 102.ci maddesi uygulamayabilir; öyle mi? Bir yasa çıkarırlarken uygulayan da olsun, uygulamayan da, diyerek birilerinin 'tasarruf'una bırakılır mı? Yasama'nın (TBMM) aldığı bir karar (yasa) için, yürütmenin başı olarak, nasıl olur da birilerinin tasarrufuna bırakabilir, bunu sen anlayabiliyor musun? Böyle bir şey olabileceği ihtimaline dahi inanabiliyor musun?

Bir de şu afları karşılaştırırken karıştıran Suat Kılıç var. Milletin aklında 'Rahşan' affı olarak kalan afla bunu karşılaştırıyor ve diyor ki:

''Maalesef Rahşan affından sonra 
Yargıtay'ın atmış olduğu bu adım zihinlerde 
'Yargıtay' affı olarak yerini almış olacak.'' 
 
Sen hatırlamayabilirsin, Rahşan affı denilen uygulama bir yasanın sonucuydu. Aynen şimdiki gibi. O günde sorumlusu hükümetti, bugün de sorumlusu hükümet. Yani Suat Kılıç'ın söylediği gibi 'yargıtay' değil, 'hükümet affı' olarak, en azından bilinçli zihinlere yerleşti. Hem hatırlasana, ikinci 12. Eylül vakası zamanında genel af söylemleri için 'Böyle bir affa ilk karşı çıkan ben olurum. Türkiye ayağa kalkar.' diyerek 'şehitler, akan kanın vebali' üzerinden 'evet'leri toplayan kimdi? Sakın üstün müslüman şahsiyet olduğu artık belgeli civanım delikanlı olmasın!

Anahtar kelime 'bilinçli', biliyorsun. Aksi halde laf salatalarının gerçekmiş gibi algılanma ihtimali epey yüksek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder