Gerektiğinde fişleyen cesur savcının uzaya göndereceği türban haritası...
Vaaaay, ne başlık oldu ama...
Aslında yazmaya haritadan başlamıştım da, böyle bi başlık bulunca sıralamayı da ona göre ayarlayıverdim oldu :))
Gerektiğinde...
O gün civanım delikanlı, Lübnan'dan Sarkozy'e ''Gerektiğinde katilden hesap soracağız.'' diye seslenmişti ya... Bugün, Hizbullahcıların ve PKK'lıların, 'İkinci 12 Eylül Vakası' tarafından
serbest bırakılmasını, Türkiyeli(!) yandaşlar şöyle yorumluyor olsa gerek:
''E canım, sayın başbakan 'gerektiğinde' demişti zaten. Demek ki, hizbullahcı ve pkk'lı katillerden hesap sormak gerekmiyormuş.''
serbest bırakılmasını, Türkiyeli(!) yandaşlar şöyle yorumluyor olsa gerek:
''E canım, sayın başbakan 'gerektiğinde' demişti zaten. Demek ki, hizbullahcı ve pkk'lı katillerden hesap sormak gerekmiyormuş.''
Fiş..
Referanduma dolu dizgin giderken, ''Fişleme yaptılar fişleme! Bu fişlemenin kaldırılmasına evet miii?'' diye sormamış mıydı civanım delikanlı, sevgili evetçi ve yetmez ama evetçiler?
Adalet Bakanı Sadullah Ergin, yeni yılın ilk günlerine, bir soru önergesine verdiği yanıtta hakim ve savcıların, içki içip içmediği, kumar oynayıp oynamadığı ve giyim kuşamına göre fişlediklerini söyledi. Bir de, 'Önceki hükümetler de fişledi amaaaa..' kokusunda bir açıklama yaptı. Bu da yetmedi, fişlemenin 657 sayılı kanuna uygun olduğunu belirtiverdi. Kimsenin fişlenmeyeceği bir ülke için 'evet' isteyenler, bugün fişlemeyi ortadan kaldırmayı boşver, 'Kanun ne diyorsa onu yapıyoruz valla.' diyorlar.
Referandumda düzenlediğiniz 'Evet' ve 'Yetmez ama evet' mitinglerinin, imza kampanyalarının, bildirilerin yerine, 'Ey iktidar verdiğin sözleri tut!' hareketi başlatmadığınıza göre, bugünün biber gazının, coplarının, dayaklarının, göz altılarının, birinci 12 Eylül vakasından daha vahim boyutlarda olduğunu mu düşünüyorsunuz? İkinci 12 Eylül vakasıyla birlikte, memlekette demokrasiyi mumla aradığınız için sesiniz çıkmıyor olabilir mi? Sadece soruyorum...
Referandumda düzenlediğiniz 'Evet' ve 'Yetmez ama evet' mitinglerinin, imza kampanyalarının, bildirilerin yerine, 'Ey iktidar verdiğin sözleri tut!' hareketi başlatmadığınıza göre, bugünün biber gazının, coplarının, dayaklarının, göz altılarının, birinci 12 Eylül vakasından daha vahim boyutlarda olduğunu mu düşünüyorsunuz? İkinci 12 Eylül vakasıyla birlikte, memlekette demokrasiyi mumla aradığınız için sesiniz çıkmıyor olabilir mi? Sadece soruyorum...
Cesur savcı...
İkinci 12 Eylül Vakası'nın en ağlangaçlı amacı neydi?
Birinci 12 Eylül'de canı yananlar, İkinci 12 Eylül sayesinde canlarının hesabını sorabileceklerdi.
'Evet ve yetmez ama evet' tayfası bunu böyle bildi ve avuçlarını yaladılar. Dediler ki: ''Hayal kırıklığı yaşıyoruz.'' ve eklediler: ''Zamanaşımı duvarına karşın dava açacak cesur bir savcı arıyoruz!''
Uzaya gönder...
'Baba beni okula gönder' kampanyası bitmiş, yerine 'Obama bizi uzaya gönder' kampanyası başlamış :))) Kaynak: vikiliks
Bi de, bi bakıyosun vikiliks belgeleri 'dedikodu' falan oluyo. Sonra bi bakıyosun, belge sayısının çokluğuna göre ikinci ülkeyiz diye, 'büyüklüğümüzün göstergesi' oluyo. Bu durumda, büyük ülke olduğumuz dedikodudan ibaret olmuyo mu? Birileri, 'büyük ülkeyiz ha' falan diye bizi mi uyutuyo annamadım ki...
Türban...
Akepenin Kızılcahamam kampında Fatma Ünsal, ''Kadınlar türbanla meclise giremiyor. Bu konuda adım atmayacaksanız, bağımsız hareket edeceğim.'' diyerek civanım delikanlıya kafa tutmuştu.
Bu kişinin kadın olması ve de böyle bir çıkıştan sonra, mesela korumalar tarafından tartaklanmaması ya da hakkında 'hakaret ve kişilik haklarına saldırıdan' dolayı tazminat davası açılmaması, ya da en hafifinden 'haddini bilmemekle' suçlanmaması resmen mucize gibiydi. Fakat benim merak ettiğim bu değil. ''Her şeyin bir zamanı var. Nelerle karşılaştığımızı bilmiyorsunuz.'' diye bir cevap verdi civanım delikanlı. Ben de merak etmeye başladım, civanım delikanlının önünde hangi engel, ya da engel çıkarabilecek birileri kaldı ki? Gerçekten merak ediyorum, bu konu özelinde, neyle karşı karşıya kalıyor olabilir? Bi açıklasa...
'Her şeyin bir zamanı var' göndermesi, yine 'Millet ne istiyorsa o' kılıfı altında mı gizli yoksa?
Harita
Akepeli vekiller, civanım delikanlıyı TBMM'deki grup toplantısında kızgınlıktan güldürmüşler. Olay şöyle olmuş: akepenin icraatlarını anlatmak için birkaç harita göstermeye başlamış. Bu arada, 'icraatları niye milletvekillerine anlatma ihtiyacı duymuş ki, zaten hükümet olarak topunun icraatı değil miydi bunlar yav?' diye sorabilirsiniz. Ben de sordum. Bir ipucu vereyim: yanıt haberin devamında gizli. İlk gösterdiği harita kendilerinden önceki döneme ait bölünmüş yolların haritasıymış ve vekiller alkışlamaya başlamışlar çılgınca. Civanım delikanlı bir yandan gülüp, bir yandan da kızarak, ''Bunu ne alkışlıyorsunuz, asıl harita şimdi geliyor.'' demiş.
Aklıma birden son hız referanduma giderken civanım delikanlının ''Kılıçdaroğlu'nun türbanı çözeceğine inanıyor musunuz?'' sorusuna alkış kıyamet ''EVEEEET!'' diye bağıran bir kısım millet geldi.
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan diye düşünmeden edemedim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder