Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

3 Nisan 2012 Salı

Hakların teminat altına alınması

Eski gazete kupürlerini karıştırırken elime Aile Bakanı Fatma Şahin'e ait sözler geçti.  Demiş ki:

''Kadınların teminatı benim.''

Bu sözler bana eski YÖK başkanlarından Yusuf Ziya Özcan'ı hatırlattı. Kendisi pek çok uygulamasıyla akıl tutulmalarına sebep veren bir kişilikti. Bu görevindeki en derin(!) ve anlamlı(!) çıkışı ise, yürürlükteki kanunları hiçe sayarak üniversitelere türbanı soktuktan sonra söyledikleri olmuştu:

''Başı açıkların teminatı benim.''

Kendisini başı açıkların teminatı olarak gösteren zat şimdi nerede? Tee
Polonya'da. Çünkü iktidar kendisini Varşova'ya büyükelçi olarak gönderdi. O Varşova'ya gidince, başı açıklar korumasız kalmış oldu! Yusuf Ziya Özcan'ın kulakları çınlasın!


Kanunlarla yönetilen, bir hukuk devleti olan Türkiye'de kişisel teminat olma durumunu ortaya ilk atan kişiye ne demeli? Hatırlarsanız, civanım delikanlı yıllar önce

''Herkesin
  • yaşam tarzı,
  • giyim kuşamı, 
  • yemesi içmesi, 
  • inancı, 
  • ibadet özgürlüğü, 
  • ifade özgürlüğü 
bizim teminatımız altındadır.''

demişti. O günden sonra zaten önüne gelen, bir şeylerin kendi teminatı altında olduğunu söylemeyi alışkanlık haline getiriverdi.


Geçenlerde Amerikan CIA'ya bağlı istihbarat örgütü Stratfor'un şifreleri kırıldı ve Dünya'da olay oldu biliyorsunuz. Taraf Gazetesi de Türkiye ile, civanım delikanlı ile ilgili en önemli istihbarat bilgisini yazdı işte:


Kolon kanseri teşhisiyle ameliyat edilen civanım delikanlının 2 yıllık ömrü kalmış!


Doğrudur, yanlıştır bilemeyiz amma... Gel de şimdi ileri demokrasideki 'kişisel teminat' altına alma yerine, normal demokrasilerdeki 'kanunla teminat' altına alma uygulamasının üstünlüğünü, güzelliğini arama!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder