Yazıldı mı tam 3 sayfa yer kaplıyor idi.
Okundu mu tam 7 dakika tutuyor idi.
Ballısından, balsızına kadar bütün vatandaşları ilgilendirdiğinden, beyinleri çok zorlanmasın, akılları karışmasın diye 5 harfli bir kelimeye indirgediler ülkeyi yöneten vatandaşlar. Günlük hayata da uyması açısından,
'Torba' deyiverdiler yasa tasarısına. Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane hesabı, bu 'Torba'da da bin tane şey bir arada. Tasarı yasalaştığı için adı artık şöyle:
'Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve
Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.'
Ülkeyi yöneten vatandaşların 'Torba'sına göre, ödünç alınıp verilen hırka, daktilo, kitap ve benzerlerinin arasına artık kamu çalışanı vatandaşlar da girdi. Yav nasıl olur, insan hiç ödünç verilip alınabilir mi, demeyin. Torba'ya girince olur. Uygulama başlayınca:
- Yav amirim, bizde bitmiş de; sizde fazla varsa 2 valiyle 1 de bakan rica etsem?
şeklinde olmayacak tabi ki... Ama...
Ödünç istenecekler ve verilecekler arasında öğretmenler, polisler, doktorlar, mübaşirler, vergi memurları... Ortak özellikleri ülkeyi yöneten vatandaşlarla, aralarının hiç hoş olmaması...
Sigara paketindeki fotoğrafdan tutun da, RTÜK'e kadar hepiciğinin dilindeki 'Türk aile yapısı'nın kutsallığı, Edirne'den bir annenin ya da babanın, mesela, Ardahan'a ödünç verilmesiyle taçlansın!
Türk aile yapısı, ödünç verilme yöntemiyle sağlama alındıktan sonra, sıra referandumda pek çok övdükleri 'birden fazla sendikaya üye olabilme' şansına geliyor. Kamu çalışanı vatandaşın üye olduğu sendikalardan biri diyelim grev kararı aldı. Bunun sonucu, Torba'ya göre, işten çıkarma. Evet, diğer pek çok sebeple birlikte, 'greve katılmak' da, 'devlet memuriyetinden çıkarılma'yı getiriyor. Dolayısıyla, birden çok sendikaya üye olabilirler ama, hiçbirinin grev kararına uyamazlar; yoksa işten atılırlar!
Yapacak iki şey kalıyor vatandaşa: ya 'bitaraf olmayan' sendikalara üye olacak, ya da sendikasız çalışacak ki maaşına zam alabilsin...
Özürlüler de unutulmadı Torba'da. Sonunda geri çekilen, işverene çalıştırmak zorunda oldukları özürlüleri parasını vererek başka bir şirkette çalıştırma hakkı veren düzenlemeyle ilgili sözü en iyisi akepenin görme özürlü milletvekili Lokman Ayva ve Çalışma Bakanı Ömer Dinçer'e bırakayım ki, çalışan özürlüler konusuna Çalışma Bakanı'nın yaklaşımlarını görelim. İkilinin, Radikal Gazetesi'ndeki diyalogları şöyle:
- (Lokman Ayva): Bu hüküm yasalaşırsa insanlar işten çıkartılıp, asgari ücretten geri alınır.
- (Ömer Dinçer): Yapacak bir şey yok, asgari ücretle çalışabilir insanlar.
- (Lokman Ayva): Buna zemin hazırlamak doğru mu? Ayrıca dışlama ve ayrımcılığı ahlaksızlık olarak görüyorum. Bu ahlaksızlığa vesile olmayalım. Düzenlemeyi geri çekelim.
- (Ömer Dinçer): Kamuoyuna açıkladık, geri çekemeyiz.
- 16-18 yaş arasında çalışan 200 bine yakın genç için asgari ücret 576 TL'den, 486 TL'ye düştü
- Buna bağlı olarak, kayıt dışı çalışan gençlerin de ücretleri düşecek
- Ücretsiz deneme süresi 2 aydan 4 aya çıktı
- Ödünç çalıştırma sayesinde sendikal hak alma şartları zorlaştı
- Sözleşmeli çalışanların toplu eylem ve greve başvurmaları yasaklandı
- Stajyerlik yapılabilecek işyerleri için işci sınırı 20'den 5'e düşürülerek stajyer sömürüsü artırıldı.
- Stajyerlikle ilgili maddesi 'zorunlu' kelimesi çıkartılınca, yaş ve süre sınırlaması olmaksızın işe girecek olanları stajyer olarak alıp, sosyal haklardan mahrum, iş güvencesiz, emeklilik hakkı vermeden çalıştırma imkanı yaratıldı
- Kısmi süreli çalışanlar, her ay çalışmadığı sürenin sigortasını kendi cebinden ödemezse emekli olamayacak, sağlık sigortasından faydalanamayacak
- Turizmde çalışma saatleri arttığından hak gaspı olacak
- Engelliler çalışma hayatından tecrit edilme durumundalar
Şimdi de, Torba'nın ballı vatandaşlara ne kazandırdığına bakalım:
- 'Kayıp Trilyon' davası dolayısıyla Necmettin Erbakan ve arkadaşları, 12.5 milyon lirayı bulan para ceza yerine, en fazla 1 milyon lira ödeyecek. İktidardan birileri, 'Yok valla Hoca'yı kapsamaz bu yasa, falan diyorlar ama, bakacağız artık.
- Ankara Büyükşehir Belediyesi (Melih Gökçek)'nin Hazine'ye olan 3 milyar 12 milyon liralık borcuna da bir kolaylık yapılacak. Yeri gelmişken, Melih Gökçek'in oğlu Ahmet Gökçek'in Hürriyet'e söylediğine göre, Ankaragücü adlı spor kulübünün 35 milyon liralık gelirinin büyük kısmı, onursal başkan Melih Gökçek ile yönetici arkadaşlarının kendi ceplerinden verdikleri paraymış. Melih Gökçek, 4 dönemdir belediye başkanlığı yapan bir maaşlı.
- Serbest olarak çalışanlar ve özel şirketlerde çalışanlar, müsteşar ve müsteşar yardımcısı ile en üst konumdaki genel müdür ve başkan kadrolarına atanabilecekler. Böyle bir atamaya nail olmak için gerekenler nedir acaba?
- CHP Milletvekili Kamer Genç'in söylediğine göre, bir milletvekilinin de 35 milyon lira tutan idari para cezası affedilecekmiş. Üst düzey bazı siyasetçilerin yakınlarına, mücevherat alıp satanlara ve hayali ihracatcılara da af getirecekmiş.
- Seydişehir Eti Alüminyum, hani yukarıda link verdiğim sendikasız çalışana zam yapan yer, civanım delikanlının arkadaşı Mehmet Cengiz'e verildi (2005). Cengiz'e Eti Alüminyum'la beraber Oymapınar santralinin de bedelsiz olarak verildiği ortaya çıkınca Danıştay satışı iptal etti (2007). CHP'nin soru önergesine, Taner Yıldız'ın verdiği yanıttan, kamunun 268 milyon lira zarar ettiğini öğrendi, ballısından balsızına tüm vatandaşlar.
- Seka Balıkesir, civanım delikanlının tanıdığı olan Yeni Şafak gazetesinin sahibi Albayrak ailesine 1.1 milyon dolara verilmişti. Halbuki Seka Balıkesir'in piyasa değeri 52.1 milyon dolardı. Mahkemenin iptal ettiği satışı, Danıştay da onayladı.
- Özelleştirme İdaresi Başkanlığı Tüpraş'ın %14.76'sını, kurumun tamamının özelleştirmeye açılmasından 6 ay önce başka kimseye haber vermeden Mehmet Kutman vasıtasıyla İsrailli işadamı Sami Ofer'e, o günkü borsa değerinin % 8 altında bir fiyata sattı. Danıştay işlemi iptal etti ve hisselerin geri alınmasını istedi. 6 ay sonra yapılan hesaplamada, kamunun 750 milyon dolar zarar ettiği belli oldu.
- Kuşadası Limanı özelleştirilmesinde, Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun, İhale Komisyonu kararlarına uymaması neticesinde Danıştay ihaleyi iptal etti.
- Çeşme Limanı, Yılmaz Ulusoy'un grubuna 30 yıllığına verildi. Rekabet Kurumu'nun görüşü alınmadığı gerekçesiyle Danıştay tarafından iptal edildi ama, Ulusoy limanı geri vermedi.
Hani, Kılıçdaroğlu'na soruyor ya ''Kaynağın nerde?'' diye, bana göre kaynağın kaynağı yukarıdaki kamu zararlarını önleme.
Kamuyu bunca zarara uğrat, yani daha fazla gelir elde etmek varken, azına bilerek razı ol...
Ekle bu kamu zararlarının üstüne, İngiliz viski şirketlerinin 500 milyon dolarlık vergi borcu ile vergi mahkemelerindeki vergilerin yarısını affeden bu Torba'yı...
Peki, kim çekecek bunun ceremesini?
Tabii ki, vur çalışanın sırtına dolaylı-dolaysız, geçici-sabit vergi yükünü, geçsin gitsin.
Nasılsa bir Tunuslu, bir Mısırlı kadar sesini çıkartacak cesareti yok!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder