Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

13 Ekim 2011 Perşembe

Terörle mücadelede yeni yaklaşımlar

Iraklı pas verdi ya:

''PKK'ya karşı en iyi çözüm kendi askerimizi kuzeye göndermek''...

Bizden de gole çeviriveren Ahmet Davutoğlu oldu:

''Sınırınızı korursanız operasyon yapmamıza gerek kalmaz.''

* * *

Şu terörle mücadelede epey değişik yollar aldık gibi geliyor bana. Mesela, civanım delikanlı bir 'direniş'
çağrısı yaptı en son. Yanlız, çağrısının adresi kafa karışıklığına neden olabilir:
    • müslüman olacaksın
    • din kardeşi olacaksın (müslümansın diye hemen din kardeşi olmuyosun. aman ha!)
    • Kürt kökenli olacaksın
    • Kürt kökenli kardeşi olacaksın (Kürt kökenlisin diye... biliyorsun gerisini...) olmuyor.
    • bunlara ilaveten bir de, mabetleri roketatarla bombalanmışlarından olacaksın
    Hepsinin bir bünyede toplanması ihtimali pek bi zayıf gibi...

    Hadi, de ki buldun böylelerini. Adam demez mi, ''İyi de birader, sen özel temsilcini anlaşma için gönderirken, ben niye direneyim? Bak, adamlar elini kolunu sallaya sallaya gündüz gözü adam kaldırıyo dağa, niye bela alayım ki başıma?!''

     * * *

    Bir de,

    ''Devlet gerekli gördüğü koşullarda siyasi müzakereleri sürdürür. Siyasetle müzakere, terörle mücadele edeceğiz.''

    yöntemi var. 

    Bir hafta on gün oldu olmadı değil  mi? Oslo'da konuşmalardan anladığımız kadarıyla beşincisi yapılan toplantı gündeme düştü. Kimler yoktu ki 'kanıtlamayanın şerefsiz olduğu' o görüşmede: 
    • MİT'ten Afet Güneş, 
    • 'Sayın Başbakanımızın özel temsilcisi' Hakan Fidan, 
    • 'koordinatör ülke temsilcisi' adı altında en az üç yabancı. 
    • Bitmedi; pekakadan Sabri Ok, 
    • Mustafa Karasu, 
    • Zübeyir Aydar
    • Adem Uzun.
    Bizlerin, toplantıdaki Kandil yöneticisi ve Avrupa mensubu diye bildiğimiz pekakalılar, pekakanın 'SİYASİ' kanadı mıydı ki onlarla 'müzakere' edildi, diye sormayın, sorgulamayın. Hatta, bundan sonraki 'müzakere' onlarla mı devam edecek, ya da daha kimler 'müzakere'lere dahil edilecek falan gibi şeylerle hiç ilgilenmeyin.

    Kafanızı yormanız gereken şeyler: civanım delikanlıya dokunmak bile ibadet, civanım delikanlı için her gün 2 rekat şükür namazı kılınacak, Somali'deki açlar için bi konser daha düzenlense Allahın izniyle, ortada olmayan yerli arabanın fiyatı, belirsiz olan özelliklerine göre ucuz mu kaldı, Sülüman ve Kuzey napıcaklar aceba gibi şeyler...

    * * *

    Civanım delikanlının, 

    ''Sınır ötesi operasyonda çok zayiat verdiler. Panik içindeler.''

    sözlerini okuduğumda aklıma bir film geldi: toprağı bol olsun Richard Pryor'ın kör bir adamı, Gene Wilder'ın da sağır bir adamı canlandırdığı 'See No Evil, Hear No Evil'.

    Filmin bir sahnesinde, Wally (Richard P.) zenci olduğunu öğrendiğinde şöyle der:

    - Aman Tanrım! Babam biliyor mu?

    Civanım delikanlı, pekakayla ilgili bu sözleri Wally'e söylese alacağı yanıt şöyle olurdu:

    - Aman Tanrım! Onlar bunu biliyor mu?

    * * *
    ''Terörist yerdeki taşı ezbere biliyor. Hudut birlikleri kurulunca daha rahatlayacağız. Tecrübeli ve eğitilmiş hudut birliklerimiz gittiği yerde yıllarca kalacak. Bu 5-7 yıl civarında olacak.''
    sözleriyle terörle mücadelede yeni yaklaşımları anlatmaya devam ediyor ya civanım delikanlı...

    Güzel ülkemde terörün hiç bir zaman bitmeyeceğinin ilanı olduğundan KILLANIYORUUUM!

    * * *

    ''Açılımı kapatırsak terör, savaş baronları, silah tüccarları, gençlerin kanıyla beslenen vampirler kazanır.''
    Civanım delikanlı, 23 Haziran 2010

    Hiç yorum yok:

    Yorum Gönder