''Türkiye, terör sorununu geride bırakmaya yarayacak yeni yöntemleri devreye sokma kapasitesine ulaşmıştır. Bilinçli, kararlı, planlı ve hızlı hareket etmeliyiz. (Biz çözemezsek, başkaları gelir çözer.)''
Abdullah Gül, 2 Ekim 2009.
Irak askerlerini kuzeye göndermektir. Askeri kapasiteye ve içinde bulundukları durumun yapısına bağlı olarak, elverişli durum olduğunda orada olacağız."
Nuri El Maliki (Irak Başbakanı), 11 Ekim 2011.
Yukarıdaki iki cümledeki yanlışları bulunuz. Yanlış sayısını mı vermedim? Eh, onu da sizin algılama kapasitenize bırakıyorum.
* * *
Seni çakal seniii!
Ama anladım ben seni.
- Civanım delikanlının teröristle toplantı yapsın diye özel temsilcisini gönderdiği faş oluyor; kazan kaldırmıyorsun.
- Adamlar özerklik ilan ediyor; nerde bu devlet diye sormuyorsun.
- Mehmetçikler şehit oluyor; cenazelere sırtını dönüyorsun.
- Öğretmenler, mühendisler gündüz gözü kaçırılıyor; görmüyor, duymuyorsun.
- Yanı başında bombalar patlıyor, insanlar ölmüş, yaralanmış; sen oturmuş yemeğini yemeğe devam ediyorsun.
Bütün bunların bir tek anlamı olabilir.
Baktın ki 10 yıl önce sıfır olan terör bugün kıçının dibine kadar girmiş vaziyette... Devletin/hükümetin ucuz, beylik söylemlerden başka bi aksiyonu yok... Sonunda işi sen ele aldın.
İyi ettin, de...
Bu, bana ne'ci, umursamaz tavrının, sonunda teröristleri bıktıracağından, teröre son vereceklerinden emin misin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder