Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

22 Nisan 2011 Cuma

Kitaptan bombayla, türbanlı milletvekili adayı...


Kedi boku nasıl suç unsuru oldu?

Var mısınız tek soruluk bir genel kültür testine?

''Bombayı kullanmak suçtur.. Ama bombanın hazırlanmasındaki malzemeleri kullanmak da suçtur.''

Yukarıdaki sözler hangi Türk'e aittir?

Ayy, pardon ya.. Türk demeyecektim, 

Türkiyeli diyecektim. Zira sorunun cevabı olan civanım delikanlıya göre, 'Türk' olmak, 'Türklük' ''gocunulacak'' bir şey! İnanmayan, 2006'daki Kanal 7'de Nazlı Ilıcak ile civanım delikanlının söyleşisini dinlesin, ya da Emin Çölaşan'ın Hürriyet'te yayınlanan 9 Nisan 2006 tarihli yazısını bulsun, okusun. O programda, ''Türk olma noktasında, Türküm demekten gocunmayan da ben Türk'üm der.'' diyordu Türklerin, Türkiye'nin başbakanı... Konu nereden, nereye geldi... 

Kitapla bombayı bir tutan bu açıklamanın sahibinin nasıl bir kafaya sahip olduğu yazıldı-çizildi, kınandı. 


Bu arada, benim de aklıma kedi bokundan bomba yapan adam geldi :) Hatırladınız, değil mi? Silah kullanmayı sevmediği için elindeki, çevresindeki alet-edevat, bitki-börtüböcek, kısacası Allah ne verdiyse kullanıp bomba, silah falan yapardı MacGyver. 



Anlaşılan, civanım delikanlı hiç MacGyver seyretmemiş. Seyretse, 'bombanın hazırlanmasındaki malzemeleri kullanmak da suçtur' diyebilir miydi gönül rahatlıyla?  ;-)

*  *  * 


Türbanlı aday yoksa...


Başı kapalı kesimin kadınları 'Başörtülü vekil yoksa oy da yok' kampanyası yaptılar ya. (Bunlara 'muhafazakar kesim' diyemiyorum, çünkü başı açık olup da çok daha muhafazakar olanlar var. O yüzden muhafazakarlığın tekelini, başı kapalılara bırakamayacağım.) Tabii ki de dünyanın en normal olayı oldu ve kendi içlerinde bölündüler. Başı kapalı kadınlar versus o tarafın erkekleri şeklinde.


Ali Bulaç, akepeye kapatma davası açılmaması için 'başörtüye boş verilmesi' gerektiğini belirtirken, 'iyi niyetli bayanlar üzerinden akepeye tuzak kurulduğunu' iddia etmiş. İyi de... 'Mağdur', 'mazlum' ayakları da bir yere kadar artık. Sonra, bu sözler aslında şunu ima ediyor: kampanyanın yaratıcısı, destekçisi kadınlar illa birilerinin maşası! Başkaları tarafından kullanılıyorlar, böyle bir şeyi kendileri akıl edemezler! Valla, türbanlı kadınları bilemem ama, ben bu sözleri hakaret olarak algılarım!  


Ahmet Taşgetiren başörtülü adayın 'sistemin akepeye yaptırım uygulamasına neden olabileceğini' söylemiş. Al bir 'mağdur' edebiyatı daha. 'Sistem' dediğin doğrudan akepenin kendisi zaten; hele benim 'ikinci 12 eylül vakası' dediğim referandumdan sonra, sistemin ciğeri oldular.  Bir de, kapatma davası açmaya, bırak teşebbüs etmeyi, aklından geçirecek savcı bulunur mu günümüzün HSYK'nda, kocaman bir soru işareti. 


Dolayısyla, 'sistem', 'kapatma davası' gibi gerekçelerle, türbanlıları, moda deyişle 'tatmin' edemezler gibi geliyor bana. Yine de belli olmaz, bakarsın seçimde ikinci 'yetmez ama evet'ciler çıkmış piyasaya.


Mehmet Kamış da, tartışmayı 'anlamsız ve zamansız' bulmuş. Yani türbanı kadınlara diyor ki,

''Tam da birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu şu günlerde...''   
;-)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder