Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

23 Aralık 2010 Perşembe

Acayip bi memleket

Sivil silahlanma

19 Mart Çanakkale Zaferi kutlanıyor. TBMM'nin kreşinde çocuklar Çanakkale Savaşı konulu bir oyun sergiliyorlar. Mehmet Ali Şahin eleştirerek diyor ki, ''Yavrularımızı ölüm, kan yerine barış, dostluk, hoşgörü kavramlarıyla yetiştirmeliyiz.'' Sonra bakıyoruz, 
yeni silah yasasına herhangi bir şekilde itiraz etmiş mi diye...Hani şu bir kişinin 5 silah almasına, ikisini sabah-akşam yanında taşımasına izin veren, silah edinme yaşını 18'e indiren yasayı diyorum... I-ıh, yok bi itirazı falan.




Özgürlükler


Türban yasağı, Anayasaya bağlılık yemini etmiş olan Abdullah Gül'ün dediğine göre 'fiili' olarak halledilirken, civanım delikanlıya göre 'bireysel özgürlükler' açısından ele alınırken...Ankara Kurtuluş Park'da el ele yürüyen, banklarda oturan, çimlere uzanan türbansız çiftlerin 'bireysel özgürlük' tanımı, kimliklerini alıp tutanak tutan polisin 'uygunsuz oturuyorsunuz' tanımına mı takılmıştır?


Batman'da, Erzurum'da açılan tango kurslarına gitmek isteyenleri tehdit edenler, telefonda korkutanlar da bireysel özgürlüklerini mi kullanmış oluyorlar?   
Geçenlerde Ankara'da haberlere yansıyan, sonrasında her şehirde olduğunu öğrendiğimiz, polisin lokanta basıp, '18 yaş altındaki çocuklarınız buraya getiremezsiniz.' diye aileleri ve çocukları fişlemesi olayı... Biri çıkıp da, türbanlı ilkokul öğrencisi haberini gösterip, ''Memur bey, çocuğum kendi özgür iradesiyle burada!'' deyiverse?

Peki ya cinsel tercihler? Aman ben ne diyorum yahu, gizli ya da açık yaşamayı bırakın bir yana, homoseksüelliğin tartışıldığı TV programı bile RTÜK'den para cezası yedi!   

Civanım delikanlı protestocu üniversite öğrencilerine atfen  ''..Yol kesmek bir özgürlük arayışı değildir.''  dediği saniyelerde, aslında yolu kesen polisti; İstanbul'a gelmeye çalışan öğrencilerin yoluydu kesilen. ''Benim özgürlüklere bakış açım farklı.''dediğinde, Nasrettin Hoca'nın kazanı aklınıza hiç gelmişti, değil mi? Doğurduğuna inandıysanız bir kez...
TBMM

Milli Eğitim Şura'sında alınan 'Andımız ve İstiklal Marşı'nın okunmasının zorunlu olmaktan çıkartılması' kararı Öğretmenler Günü'nde tartışılırken, Sırrı Sakık şöyle diyor: ''Kardeşim ben Türk değilim. Benim varlığım niye Türk varlığına armağan olsun?''. Hal böyleyken, ellerindeki Türk bayraklarıyla şehit aileleri, Türk polisinden dayak yiyen Türk öğrenciler, Türk köylüleri, Türk işcileri, başı açık Türk kadınları çeşitli bahanelerle TBMM'ne alınmadılar. Unutmadan, Meclis'e sorunsuz girebilenler arasında türbanlılar da var.
Köpek de, ama konuştur

''Yumurtaları atana kadar yeselerdi bu kadar beyinsiz olmazlardı.'' diyen Burhan Kuzu'dan inciler devam ediyor: protesto için slogan atılabileceğini, 'defol git' hatta 'köpek' bile diyebileceğini, ancak sonrasında kendisine konuşma hakkı tanınması gerektiğini söylüyor. Tabi tabi, öyledir mutlaka. Recep Akdağ Erzurum'da söz isteyen Celaletin Kartal'a 'provokatör' deyip susturduğunda; Mehdi Eker Bitlis'te Lezgin Karasu'ya 'artistlik yapma' deyip susturduğunda; polisin, Kürşat Tüzmen'e Mersin'de 'Açım' diye bağıran Hüseyin Aymaz'a para cezası keserek susturduğunda... İnsan merak ediyor, Burhan Kuzu nerdeydi diye. 'Köpek' diyen varmıdır bilmem ama, 'Defol git' sloganı atanlar da hakaret davaları, hapis ya da ağır tazminat cezalarıyla susturulmuştur bu iktidar tarafından. Hele bir örnek var ki, favorim: civanım delikanlıya 'Anamız ağlıyor' diyen çiftçi Kemal Öncel, önce 'Ananı da al git lan' yanıtı verilip susturulur. Bu kadar susturmak yetmez; civanım delikanlı ne zaman Mersin'e gidecek olsa, Kemal Öncel gözaltına alınıp susturulmaya devam edilir. Sebebi, olur da, Burhan Kuzu'dan öğrendiği konuşma hakkını kullanmaya kalkar filan, ne olur ne olmaz!

Başı kapalı kadına gereken destek

Bayılıyorum civanım delikanlıya. Valla. Her zaman olmasa da, güldürüyor beni. Neydi o söylediği; başı örtülü kadınlar başı açıklar için canını mı veriyordu da, başı açıklar kıllarını kıpırdatmıyordu? Öyle bi şeydi işte. Cumhuriyet tarihinde ilk kez türbanlı birisi, Hayrünisa Gül, Cumhuriyet Balosu'na ev sahipliği yaptı bu yıl. Sırf bundan dolayı, şu uğursuz 29 Ekim'i kutlayabilecek insanlar var bu ülkede - sözüm meclisten dışarı  ;-)  Öyle büyük bir anlamı var yani. Bekliyoruz, tam kadro orada olacaklar diye. O da ne? Civanım delikanlının eşi, bu önemli günde davet sahibesini yanlız bırakmış! Başı kapalı, diğer bir başı kapalının yanında yer almıyorsa, kadınları başı açık-kapalı diye kategorize eden civanım delikanlının bu 'azar'ına gülünüp geçilmez mi? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder