Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

4 Eylül 2012 Salı

Terörle mücadele 2003'de nasıldı, yeni dönemde ne var?

18 Ağustos 2011'den bir tekrar yazısı... 

Ülkemizin siyasilerinin ağızlarına sağlık; gündem saat başı değişse de değişmeyen tek şey var: Şehit haberi. Onun da ya yeri değişiyor, ya sayısı. Aslında aynı yerlerde ha bire şehit vermiyor da değiliz ya neyse...

* * *

''Ramazan diye sabrediyoruz.'' dedi civanım delikanlı ve teröristler dalga geçercesine anında özel askeri birliğe bir katliam gerçekleştirdi. 

Bu konuyu uzatacak değilim, ne yazılması gerekiyorsa yazıldı zaten. Hava harekatı yapıldı, pekaka kampları bombalandı. Ve hatta karadan da Kuzey Irak sınırının geçildiği iddiaları var Habertürk'e göre. İşte bunlar beni şaşırttı. Çünkü 10 yıllık geçmişiyle 9 yıldır iktidarda olanlar, terör azıp şehit sayısı çoğaldıkça,
o beylik sözleri söylemekten başka bir şey yapmamışlardı. Biz sade vatandaş olarak her şehit cenazesinde delireduralım, onlar ma-cemaat anca 'imam hatiplilerin ağabeyi' olarak bilinen Ensar Vakfı başkanı Ahmet Şişman'ın cenazesine ağlayıp omuz vermişlerdi.

'Yapmamışlardı' diyorum ama zaten 'yapamazlardı' ki. Sebebi ta 2003'e dayanıyor, yazının sonunda onun açıklamasını okursunuz isterseniz. 

Okyanus ötesinin sesi Zaman'ın yazarlarından Hüseyin Gülerce'nin 27 Temmuz 2011'deki yazısından bir alıntı yapıyorum:
''Terörle mücadelede artık yeni, yepyeni bir dönem var. Yeni Türkiye, terörün belini bu defa kıracak. Bu defa yetki, sorumluluk, inisiyatif sivil hükümette olacak. Gulyabaniler, çeteler, karanlık odaklar kontrolünü kaybedecek. Terörle ilk defa, "Büyük Türkiye"ye yaraşır bir mücadele verilecek. Devletin gücünü zaafa uğratanlar devre dışı kalınca, sivil iradenin kontrolündeki polisin, jandarmanın, özel askerî birliklerin ahenkli çalışmalarıyla neler yapılacağını dost düşman herkes görecek...''
Bu durumda, 9 yıllık iktidar dönemlerini değil de, Hüseyin Gülerce'nin yazı tarihini milat olarak alırsak, yaklaşık son 1 ayda kaybettiğimiz 37 can için hesap vermesi gereken bizzat civanım delikanlının başkanlığındaki hükümet olmuyor mu? Askerden hesap sorma devri kapanmış olmalı artık; çünkü yapılan ya da yapılmayan herşey sivil iradenin kontrolü altında gerçekleşiyor. Bunu Gülerce'den öğrendiğimiz iyi oldu. Yeri geldiğinde, ki nasıl olsa gelecek, hiç şüphem yok, kullanmaya hazır rafta yerini aldı.

Hüseyin Gülerce'nin öngördüğü gibi civanım delikanlı terörle mücadelede yeni bir dönemi başlattı:
''Bir ölüp bin dirileceğiz.''

Tabii canım, her zaman söylediği gibi 'Allah izin verirse' o da olur inşallah!

Tamam millete, şehit yakınlarına gaz vermeye çalışıyor ama, el insaf böyle söylenmez oğlunu, kocasını, abisini, kardeşini, amcasını, dayısını, kuzenini, yeğenini kaybetmiş insanlara. Biri çıkıp da,

''Benim iki oğlum öldü, hadi dirilt ikibin tane!'' 
diye posta koysa?!

Şimdi 2003'e gidelim. Akepenin kuruluşunda rol alan öncülerden biri olan Abdullah Gül, (3 Nisan 2003'de) ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile kendi sözleriyle '2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştığını' Vatan Gazetesi'nden Sedat Sertoğlu'na verdiği röportajda söyleyecekti. Planın içeriğinde neler olduğu ise, Ergenekon davası tutuklularından Doğu Perinçek'in 16 Temmuz 2003 günü milletvekillerine gönderdiği mektupla ortaya çıkacaktı. İşte o 'plan'ın içeriği kısaca şöyle:
  • Türk askeri Irak'ın kuzeyinden çekilecek.
  • Türk ordusu bundan sonra hangi gerekçeyle olursa olsun sınır ötesi harekatta bulunmayacak.
  • Pekakaya karşı kendi topraklarımızdaki askeri operasyonlar için bile ABD'ye haber verilecek, izin alınacak.
  • Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri pekakaya karşı ABD makamlarına haber vermeden/izin almadan  harekat yapacak olursa, ABD hükümeti 'Kürt halkına şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı' çerçevesinde uyarıda bulunabilecek; gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasi ve askeri yaptırımlar uygulayabilecek.
  • Türkiye, ABD'nin İran'a ve diğer Ortadoğu ülkelerine uygulayacağı askeri harekatlarda üs ve taşıma kolaylıkları sağlayacak, askeri birlik verecek, Türk birliklerinin komutası ABD'de olacak.
  • Türk ordusunun asker ve silah kuvveti ABD'nin uygun bulduğu gibi azaltılacak.
  • Irak'ın kuzeyinde kurulan 'Kürdistan' adı verilen devlet, resmen ilan edildikten sonra Türkiye tarafından resmen tanınacak.
  • Pekaka yönetici ve elemanlarına - Apo ve diğer 4 lider hariç - geniş kapsamlı af çıkartılacak.
  • Pekaka ve etnik grupların yasal siyasete katılmaları önündeki hukuki ve siyasi engeller kaldırılacak. Hapisteki veya dağdaki yöneticilerin siyasal mücadeleye katılmaları için gerekenler yapılacak.
  • Türkiye'deki Kürt nüfusun yaşadığı şehir ve kasabaların  belediyelerinin özerkleşmesi Kamu Reformu Yasası ve Yerel Yönetimler Yasaları ile hızla sağlanacak.
  • Türkiye dört yıl içinde üniter devlet yapısını terk ederek federasyona geçecek.
  • Kıbrıs'ta Denktaş devredışı bırakılacak ve Annan Planı küçük değişikliklerle uygulanacak.
  • Ege'de Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak. 
  • Ermenistan'la ilişkiler iyileştirilecek, sınır ticaretinde Ermeniler lehine düzenlemeler yapılacak.
Bu 14 maddeyi ilk ben yazmıyorum, 2003'lerde de yazıldı çizildi, televizyonlarda konuşuldu. Ve en önemlisi de hükümetten kimse konuyu yalanlamadı, aksini söyleyen çıkmadı. Ben sadece hatırlatayım dedim. 

Pekakayı ilgilendiren bölümler için normalde Türkiye'nin BM kararları dahilinde uluslararası hukuktan doğan meşru müdafaa hakkı olduğunu bilerek değerlendirmekte fayda var.

* * *


Abilerim, ablalarım. Yazımı, sivil başkomutan Abdullah Gül'ün ''Türkiye'de isteyen istediğini yazar.'' ve civanım delikanlının ''Şiir okuduğum için mahkum olmuş bir başbakan olarak, kimsenin fikirlerinden dolayı hapis yatmasına razı olmam.'' özlü sözleriyle bitirir, cahiliye dönemim hala devam ettiği için bin kez özür dilerim. Çok pişmanım...



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder