Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

10 Kasım 2011 Perşembe

Umut dolu bir 10 Kasım

Her 10 Kasım'da yaptığım gibi saat 9'da çalışma odasının penceresini açıp sirenleri beklemek istemedim bugün. Neye yarıyordu ki, sirenler öterken yolda bir dakikalığına bile olsun 'durmak yok, yola devam'cılara sinirlenmekten başka?!

Epey bir mücadele ettim. Sonunda, kendime yenik düşüp
yine gittim pencereye. İyi ki gitmişim!

Geçen yıl tek tük araç durmuştu. Duran şoförler, durmayanlar tarafından sollanırken sert bir kornayla 'Ne diye durdun ki?' anlamında uyarılmıştı. Bu kez araçlar hep durdular. Kaç kişi varsa arabadan indiler. Ya o, kimisi kesik kesik, kimisi bir dakika boyunca hiç durmadan çalan kornaların, sirenlere eşlik eden sesi yok muydu? "Sap gibi durmaya gerek yok." diyenlere gecikmiş bir yanıt gibiydi. Zaten ne demiş atalarımız, geç olsun güç olmasın.

Siren boyunca caddede yürüyen tek bir insan olmadığı gibi, sokak köpeği bile durdu!

Bu bir dakikalık saygı duruşunda, tarifsiz bir mutluluk, umut doldu içime.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder