Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

28 Kasım 2011 Pazartesi

Kız Elizabet sen çok yaşa, e mi?

İngilizin geleneğine şapka çıkartılır

Vallahi pes dedirttin bize, kız Elizabet! Sen kalk, kendi ülkesinin 84 yıllık geleneğini bir çırpıda tarihe gömen birine bunu yap! Buna da anca şapka çıkartılır. Nasıl mı oldu? Ne nasıl oldu, ne  sorduğunu anlamadım kız? Ha, diyorsun ki, 84 yıllık gelenek bir çırpıda tarihe nasıl gömüldü. Dur anlatayım. Bu arada sen de bi beş çayı söyle de, dilimiz damağımız kurumasın.

Bizim toprakları siz emperyallerden - bu kişisel bişi diil yani don't take it personal - kurtarıp, Türkiye Cumhuriyeti
diye bir devlet yaratan Atatürk'ümüz var; okumuş kadınsın bilirsin, okumuş derken arşivlerinizi okumandan bahsediyorum. Bizim bu kurucular, hazır vatanı milleti kurtardık, mis gibi, çiçek gibi bir devlet de kurduk, yönetim şeklini de en kralından cumhuriyet diye belirledik, bi güzellik daha yapalım şööle şık bi kutlama balosuna, smokinli fraklı uzun elbiseli tuvaletli gidelim, demişler. Muhtemelen dünyada bunu en iyi bilen kişi sensindir, bu tarz devletle ilgili kutlamaların protokolleri bir süre sonra zaten gelenek halini alır. Bu kutlamalar 84 yıl böyle geldi böyle gitti. Derken derken yıl oldu 2007. Frakla, smokinle 'garip penguen kıyafeti' diye günümüzde bile hala dalga geçen, bunları giyenleri halktan uzaklaştılar diye itham eden, batı taklitçiliği olarak gören 'Milli Görüş' ekolünden gelenler, bu devlet geleneğini sürdürmediler; çaktın köfteyi? Ne dedin? Bunların sana şapka çıkartmamızla ne ilgisi mi var?

Sana şapka çıkartıyoruz, çünkü kendi devletinin en önemli bayramında smokinli fraklı olmayı 'kişisel tercihlerle' rededenler, sizin geleneklerinize seve seve uydu ve senin huzuruna çıkabilmek için özel olarak frak diktirip, seve seve giydi! 






Kendi devletinin en güzel bayramında su dolu bile olsa kadeh tokuşturmayanlar, sizin geleneklerinize seve seve uydu ve seninle seve seve kadeh tokuşturdu! 

Kendi ülkesinde ilaç için bir kez bile opera, klasik müzik dinlediğine, bale izlediğine şahit olmadıklarımız, senin ülkende seve seve klasik müzik konseri dinledi! Dansa kaldırsaydın ne mi olurdu? Büyük ihtimal, 'Hayat zaten bir dans Elizabet.' cevabını vermez, seve seve dans ederdi gibime geliyor!

Ha, tabii bu arada gözümden kaçtığını sanma; seni çakal seniii! Efendim, ne mi gözümden kaçmadı? Sen anladın aslında ama, dur anlatayım:

Tabii kuşlar, Abdullah Gül'ün ''Eğer ülkemizde büyük problemler olsaydı, ülkemizin cumhurbaşkanı bu kadar ilgi görür müydü?'' dediğini sana haber verdi. Ah sen yok musun sen!

Sen, Kameron, Abdullah Gül, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu sarayın 'Müzik Salonu'nda, 1867'de Abdülaziz'i ağırlarken dinlenen müzik eşliğinde karşılıklı kadeh tokuştururken...
İngiliz bayrağı desenli, İngiltere'nin simgesi kanal BBC'de 'prime time'da Mısır (Tahrir Meydanı) ve Suriye'deki olaylar es geçilip...
Odatv davası, Nedim Şener, Ahmet Şık, 'adalet sarayı' önünde toplanmış gazetecilerin gösterileri çıkmasın mı! Civanım delikanlının Esad'a ''Hitler'e, Mussolini'ye Çavuşesku'ya, Libya liderlerine bak da...'' diyen sözlerini ekrana yansıtmasın mı! Spiker bir de - mealen-  civanım delikanlının demokrasi sözcülüğünden, çevresindeki ülke liderlerine her fırsatta demokrasi dersi verdiğinden söz edip, bakalım kendi ülkesinde durum nasıl diyerek 'Odatv' davasını yayına sokmasın mı! Davayı izlemeye gelen gözlemciler, kendilerine uzatılan mikrofonlarda Türkiye'yi insan hakları, demokrasi, basın özgürlüğü konularında yerden yere vurmasın mı! Çin'le kıyaslamasınlar mı!

Ya sizin gazetelerinizden biri, Financial Times'ın yaptığına ne diyeceksin? ''Suriye lideri Esad'ın dostluğunu kazanmak için zahmetlere girip gayret sarf eden Erdoğan, onunla birlikte tatile bile çıkmıştı. Şimdi Esad'ı Hitler'e benzetiyor, Suriye'ye müdahaleyi düşünüyor...''  diye yazmış! Biz de Zaman'dan Ekrem Dumanlı'nın yazdıklarını okuyunca zannediyoruz ki, ''Gül'ü binbir ihtimamla'' ağırlamışsın... Ama aslında yüzüne karşı gülüp, arkasından hançerlemişsin kız Elizabet! Yakıştı mı senin gibi kraliçe kadına?



Bak, ciddi ciddi soruyorum; bu yayınlar neden, mesela, bir ay önce falan değil de, tam da Abdullah Gül'ün ziyareti esnasında yapıldı? Niye suratında gülücükler açtı, anlamadım ki?! Şurda iki arkadaş oturduk, konuşuyoruz; ayıp ediyorsun, beni kaybediyorsun kız Elizabet...



* * *

Bakingım Hatırası

İngiliz Daily Mail gazetesi: ''Eğer Bayan Gül protokol kurallarını önemsiyorsa, bunu pek göstermedi. Kraliçe, Bayan Gül'ün 15 santimetrelik platform topuklu ayakkabılarına endişeli bir bakış attı.''


 









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder