Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

14 Kasım 2011 Pazartesi

Depremin öğrettikleri

Erciş ve Van depremleri aklını kullanmayı bilene çok şeyler öğretti. Kendi payıma, yeni bişi öğrenmedim de, neleri yeniden öğrendiğimi anlatayım diyorum.

Abededen al haberi

Yani Amerikalılar doğrusunu söylemese depremin şiddetini 6 küsur diye açıklayan Kandilli Rasathanesi'ne inanacaktım. Bunun şöyle bi dezavantajı da olacaktı:
ulan, diycektim, 6 küsurda bile böyle yerle bir oluyosa, 8-9 olunca n'olucak?! Daha beter veryansın edecektim - kendi kendime yani.

Sınamacı geldi haanım

Bi kere depremi sırf bilimle felan açıklayamazsın, haddini bil. Ve hatta sen kimle dans ettiğinin farkında mısın lo? Depremin sebebi Allah'ın ordaki vatandaşları sınamasıymış. Bi yerde okumuştum, 'ne içtiyse bana da aynısından' diyolardı :)

Belçika

Kızılay, Diyanet'ten bi çıt daha bilimsel takılmış anlaşılan. Çadır var amma.. Hayır ya, sayısında değilim. Kızılay G.M.'ü demiş zaten ''Herkese verecek çadırımız yok.'' diye, bunun üstüne ben daha ne diyeyim! 

Gıcık olduğum şey, çadırların kalitesi. Gördün mü Belçikalının çadırlarını? Görmediysen, gugıla sor göstersin. Peki başka bi soru daha: Duydun mu hiç Belçikalı yöneticilerin 'Bölgesel lider oluyoz-olduk' diyenini? Önce bi 'Belçika' olalım da, liderliğimiz kusur kalsın, nası fikir?

S.O.S.

Bölge liderliği, dünya liderliği iyi, kulağa hoş gelen şeyler. Ama bi de gerçeklerle örtüşse fena olmiycak. Bana öyle geliyo ki, her 'lideriz laayyn' dedikçe, bi olay patlıyo ve lafın altında ezilip kalıyoz. İlk gün gelen yardım taleplerine, ''Gerek yok ya, valla biz iyiyiz burda'' dendi. Anlaşılan liderlik miderlik, 6 küsur şiddetindeki depreme anca 3 gün dayanabildi; çünkü 4. gün dünyaya S.O.S. sinyalleri gönderildi.

Ha bi de, sadece depremin şokunu, can ve mal kaybı yaşayan vatandaşlarla değil, hepimizle dalga geçildi ya; neymiş efendim, önce kendi potansiyellerini görmek istemişler beyler! Hey yavrum, analar ne potansiyeller doğuruyo bea... Hatta ve hatta, civanım delikanlı gibi oliyim azcık: sevsinler potansiyelini.

Afetin boyutu

Civanım delikanlı ilk depremde dedi ki:

''Böyle büyük ve geniş çaplı bir afette, bu tür aksaklıkların yaşanması gayet doğaldır.''

İkinci depremde, depremzedeleri 'depremle falan ilişkisi olmayan provokatörler' ilan ettikten sonra,  hava sıcaklığının gece -14, gündüz -4 olduğu afet bölgesindeki aynı insanları, 'acıcık sabretmeye' çağırmış:

''Şu kış günlerinde biraz darda kalacağız, ama çadırda, ama konteynerda... Kolay değil, büyük bir felaket yaşadık.''

De ki Marmara depremi akepe iktidardayken olsun,  özür şimdiden hazır. Hatta, daha büyük ölçekli bi afet olacağı için, yaşanacak aksaklıklar da o oranda büyüyecek yani, şimdiden uyarıyo. İyi de, üç gün önce Japonya'da da bizimkinden daha büyük bi afet yaşandı, üstelik onların tusunamisi bilem vardı. Orda niye aksaklık yaşanmadı, diye sorma. Bi nedeni yok, sadece kurcalama, bırak.

Hadi biraz da beyin fırtınası yapalım. Tut ki başka parti iktidardayken deprem ve yaşananlar aynen, bire bir olmuş. Başbakan filanca çıkıp TV'de aynen böyle, aksaklık olması doğal felan diyo. Civanım delikanlı ve tüm akepeliler ne derlerdi, ne yaparlardı?

Eyvah, ya CHP reklamı olursa!

Van'da Atatürk Şehir Stadyumu'ndaki çadır kentin revir durumu var bi de.

CHP Çukurova Belediyesi'nin kurduğu REVİR kapalı. 'Depremzede' ve 'revir' arasındaki bağlantıyı kuramayan birileri, reviri kapatmış, doktoru da geri çekmiş, iyi mi! Ve fakat neresi 7/24 açıkmış biliyosun di mi? Du söleme, ipucu vericem, baş harfi 'mescit'.

Valla ben de görenlerin yalancısıyım, diyim de, yarın öbür gün başıma bi iş gelmesin.

Devrilen çamlar 15.5 şiddetinde deprem yaratır yanii

İdris Naim Şahin'i yeni Yıldırım Akbulut ilan edicem ama, Yıldırım Akbulut'a haksızlık olacağından korkuyorum. En azından onunkilerin bir çoğu saflıktan kaynaklanan komikliklerdi. Depremde dediklerine bak, kararı kendin ver:

''Biz de mi buraya bir çadır kurup mekan tutsak?''
''(10 kişinin bir arada kaldığı çadırda) Koskocaman saraylarda oturuyorsunuz, bir gel dediğiniz yok.''

Depremzedelere 'cillop gibi köy' yapıcak TOKİci bakan 7 küsuluk depremden sonra - özetle- 'deprem söylentilerine itibar etmeyin, buralar en güvenilir yerler, büyük bi depremin olduğu yerde daha deprem meprem olmaz, dünyada bi örneği görülmemiştir, az hasarlı evlere girebilirsiniz.' demesin mi! Bu yanlışına, basın toplantısına yanında yer alan Beşir Atalay'ı, İdris Naim Şahin'i ve Mehdi Eker'i de ortak etmesin mi!

Tee TOKİ zamanında 'bize parayı Allah gönderiyor.' demişliği de vardır bu zatı muhteremin. Eee, ona para gönderen Allah, Allah bilir, depremin olup olmıycanı da söyler, di mi ama ;-)  

Dünkü 5.6'lık artçı olmayan, 15 binayı yıkan ve düne kadar 39 'adet vatandaşın can kaybına maruz kaldığı' deprem için bi açıklama yaparlar herhal. Akıl vermek ne haddime ama, bu milletin en çok alkışlayacağı açıklama anca şöyle olur valla:  
''Ey millet, bakın iktidarımızda size dünyada bi örneği görülmemiş olaylar yaşatıyoruuz. İstifa etmemizi isteyenler darbecidiiir!''
Bi basın toplantısında yukarıdaki bilimsel(!) açıklamayı yapan TOKİcinin, yine bi basın toplantısıyla 'sözlerim çarpıtıldı' demesi... seni ne yaptı bilemem ama, valla da billa da beni benden aldı...

Keriz Masası

Her ne kadar yetkili ve yetkisizler israrla 'Kriz Masası' dese de, şahsen sade vatandaş olarak ben buna 'Keriz Masası' demeyi tercih ederim. Sebebini geyetlen basit bi soru - cevap yöntemiyle buldurucam sana:
Erciş'te yıkılan biçok binaya imar iznini kim verdiydi?
Binaların yapıldığı dönemin Erciş belediye başkanı
Adı ne?
Fatih Çiftçi
Bugün ne işle iştigal ediyo?
Akepe Van Milletvekili.
Başka bi görevi var mı?
Evet var.
He, söyle bakam?
Kriz Masası'nın başında. 

Fatih Çiftçi'yi hiç bi sorgu-sual-araştırma yapmadan hüp diye kriz masasına şef yaptılar be yaw. O manaya yani; çaktın köfteyi? Annadık, particilik felan ayaklarına sorgu-sualden imtina ediyolar. Bari kriz masasının başına oturtup, hepimizi 'keriz' yerine koymasalar...

Bi de neye imza attığını bilse...

Abdullah Gül, depremden en büyük hasarı gören Gedikbulak köyünde 3 katlı köy okulunun yerle bir olduğunu görünce pek dertlenmiş. Demiş ki, inşaat böyle olmamalıydı, bunların ders olması gerekir felan. Senin anlıycan 'tatmin olmamış'.

Tee Özal döneminde çıkan 3194 sayılı İmar Kanunu'nu yok eden bu kanun hükmünde kararnameyi onaylayan da aynı Abdullah Gül. Neyi onaylamış aceba diye sorarsın diye anlatıcam, dinle. Bu KHK'nin 22. maddesi diyo ki:

''Köyün ihtiyacına yönelik olarak ilk ve orta öğrenim tesisi, ibadet yeri, sağlık tesisi, güvenlik tesisi gibi yapılar için imar planı şartı aranmaz.''

Bunca yaşanan depremlerden, sellerden sonra sanıyosun ki ülkeyi yönetenler daha sıkı kontrol mekanizması getirir, di mi? Unuttuğun bişi var, burası Türkiye, herkes gider Mersin'e biz gideriz tersine.

Yani, depremde 3 katlı okul binasının yerle bir olmasına 'ders olmalı' diyen Abdullah Gül ile, 17 Ağustos depreminin 12. yıldönümünde bu KHK'yi onaylayan Abdullah Gül birbiriyle çelişiyo. Vatandaşa da, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu be abi, diyip depremde ölmeler düşüyo.

Deprem üstü biber gazlı cop

''Evlerinize dönün.'' demişler depremzedelere. Farz et ki, Van'da yaşıyosun. Sapasağlam evi olan müteahhit bile villasının bahçesine kurmuş çadırı, onda yaşıyo. Evin henüz yıkılmamış ama çatlaklar var. Sen girip de evinde oturur musun? Bi düşün bakalım.

Daha önceden de yazdım, tekrarliorum...

Hükümeti, bakanlarını, valilerini vs protesto edeceksen, ister öğrenci ol ister de depremzede, elinde mutlaka ama mutlaka Kuran olcek ve kadını erkeği, yaşlısı bebesi hepicinizin başında türban olcek. Bunlar olmadığı için ha bire cop, ha bire biber gazı, ha bire tekme-tokat... Bi kere de şu gacınızı dinleyiveren be.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder