Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

5 Ağustos 2011 Cuma

Sarı lokum, esmer şeker ve ben

Tatilden seçmece anlar:

Hepimiz kumsaldayız. Esmer şeker bana kum getirmeyi! görev edindi ve her seferinde bana, işaret parmağını hafifçe kırarak, diyor ki:

- Didisi (Dilekcim anlamında) sakın otuduğun yeden kakma, taam mı?

Bunu, bir değil, üç beş değil, belki
25-30 kez söyledi. Ben de her seferinde 'Tamam' dedim ama sonra birinde

- Selincim zaten kalk desen de kalkıp gidecek durumum yok.

deyiverdim.

Şekerim anlamadı beni, bir süre öylece durduktan sonra, parmağını daha çok sallayarak ve sertçe:

- Taam mıı?

deyince, bizde film koptu tabii :-))

* * *

Sabah kızlar bizlerden daha erken uyandıkları için, biz kahvaltı yaparken onlar oynuyor oluyorlar. Dün sabah sarı lokum mızmızlanıp duruyordu. Ben de haşlanmış yumurtamı kırıp ona verdim.

- Hadi bana yumurta soy.

dememle birlikte bakışları nasıl değişti; nasıl bir yaramaz ve muzip çocuk ifadesi yerleşti anlatamam. Zaten o dakika pişman oldum, ama yapacak bir şey yoktu.

Çok güzel başladı. O minicik parmaklarıyla ince ince soymaya başladı ve kabukları verdiğim kabın içine attı. Derken içine şeytan girmiş çocuk modeli, önce yumurtayı kalan kabuklarıyla mıncıklamaya başladı. Yoğurdu, ezdi. Bunları kaşla göz arasında yapıvermişti. Tam biz, 'Aman dur, naaptın' derken, o eline geçirdiği bir çay kaşığı ile,

- Didi baak ben nası kesiyoum.

diyerek normale döndü.

Olan benim yumurtaya oldu haliyle. Bu sabah da, bana cilveli cilveli

- Ben yumuta istiyoum.

dediğinde

- Tamam canım benim. Hadi anneye göster yumurtayı nasıl soyduğunu.

diyerek, olayı anneye satmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadım ;-)

2 yorum:

  1. olayi anneye satmanin dayanilmaz ( muzurlugunu)yasadim
    Cok hos..:-)) Hâlâ gülüyorum. Iyi tatiller bu arada

    YanıtlaSil
  2. Ben de hatırladıkça gülüyorum :))

    YanıtlaSil