Eskiden, aslında çok da eski değil, şundan 10 yıl öncesine kadar yani, 'terörist' denilenler harbici katildi, çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı, asker sivil demeden insanları (40 bin kişi) öldürüyorlardı. O bina senin, bu araç benim demeden bombalıyorlardı. Memlekete kan ağlatıyorlardı. Tüm dünyada kabul gören sınırlarımızı yani 'toprak bütünlüğümüzü' de, şu an hala can çekişerek de olsa varlığını sürdüren devletimizin varlığını da tehdit ediyorlardı. Uzatmayacağım, sen anladın beni.
Sonra bi anda - ne olduysa artık Oslo filan - bunlar 'bizim iyi çocuklar' oluverdiler.
Yerine bi takım teröristler yaratmak lazımdı, yoksa sadece dış ve bilinmeyen - dış ve bilinmeyen dediysek daha E.T.'lere sıra gelmedi ha - düşmanla kavga etmek az gelebililirdi. Mutlaka ve mutlaka bi iç düşman yaratılmalıydı ki özgürlük, demokrasi vs hep gidgide azaltılabilmeliydi, en azından ıskartaya çekilebilmeliydi. Düşünsene, adamlar bildiğin en terörist adamlarla anayasa yapıyolar, sen demez misin hani benim özgürlüklerim diye.
Ha, bunu niye anlatıyorum?
Anlatıyorum çünkü geçenlerde İzmir'de bi davada bi adamların telefonlarını dinliyo malumlar. "Dolaptaki emaneti getir" diyo telefonu dinlenen. Biraz sonra anlaşılıyo ki "dolaptaki emanet" KAVURMA. He, bildin etten yapılan o kavurma.
Ne demiştik yukarda? 'Terörist' lazım. Bu telefon konuşması da 'silahlı terör örgütü üyeliğinin' delili olarak sunuluyor mahkemeye. (Hukuk, yargı konularında buraya da bi bakıver.)
Ha, bunları niye anlatıyorum?
Anlatıyorum çünkü önüne gelen öğrenciye, rektöre, bilim insanına, gazeteciye, askere hatta genelkurmay başkanına bile 'terörist' deyip tutukladıklarında, yargıladıklarında, ömür boyu hapse mahkum ettiklerinde, kısaca gerçek mazlumlar yaratıldığında bi daha düşün diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder