Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

22 Ağustos 2012 Çarşamba

Örülen demirağlar

Bu ne ilkti, ne de son olacak. 

Nasıl bir kindir, nefrettir anlayabilen bana da anlatmayı denesin. 

Aslına bakarsanız, hep eleştirdiklerinin aynısını şimdi kendileri yapıyorlar; 'en iyiyi biz biliriz, en güzelini biz yaparız'. Gel gör ki, işler öyle yürümüyor.

"Biliyorsunuz 10. Yıl Marşı'nda geçer, demir ağlarla ördük falan... Neyi ördün, hiç bir şeyi örmüş falan değilsin; ortada duranlar belliydi. Demir ağlarla şimdi Türkiye'yi biz örüyoruz."

Şimdi tutup size rakamsal olarak bu sözleri hadi 'yalanlamak' demeyeyim ama 'gerçekleri yansıtmadığını' kanıtlayacak değilim. Habertürk'ünden Cumhuriyet'ine kadar birçok gazete zaten yaptı bunu. Hatta öyle ki, civanım delikanlının yere göğe sığdıramadığı, 1950 seçimleriyle işbaşı yapan, yasak aşklarıyla da hafızalara kazınan
Adnan Menderes'ten (kısa aralıklarla kesilen) 2002'de kendi iktidarının ilk 2. yılına kadar geçen süre içinde, yani 1951-2004 yılları arasında döşenen demiryolunun 945 km olduğu da verilen bilgiler arasında. 2004-2011 yıllarında, başka bir deyişle 'biz örüyoruz şimdi' dediği yıllar arasında yapılan demiryolu 1085 km. Yani o aşağıladığı, küçümsediği döneme ait demiryolu rakamına ulaşılması için, tabiri caiz ise, kırk fırın ekmek yenmesi lazım. 

Yine tutup size, kendi Kurtuluş Savaşı' öncesinde zaten yüzlerce yıldan beri 'hilafet' adına savaşmaktan feleği şaşmış, elle tutulur işe yarar bütün insanlarını bu savaşlarda kaybetmiş, kaynaklarını tükettiği yetmiyormuş gibi elde kalanları da yabancılara satmış, borç içinde yüzen, ekonomisi ve herhangi bir şey mesela çöp bile üretemeyen ve 'Milli Mücadele' başladığında "Bizim kavgamız toprak için değil, toprak nemize lazım? Memleketi ister Rusya, ister başka millet alsın, yeter ki dinimize dokunulmasın." diyen (Derviş Vahdeti) bir 'ümmet'ten bir millet, bir ülke ve cumhuriyet yaratan güzel insanların, yabancılardan o yokluk içinde kaynak yaratıp satın aldıkları 4 bin km demiryolunu, yeni yapılan ve Erzurum'a kadar ulaşan yaklaşık 4 bin km demiryolunu falan da anlatmayacağım.

Hele hele, Eskişehir Cer Atölyeleri'nde demiryolu malzemesi üretecek olan birimlerin 1925'te hizmete girdiğinden hiiiç bahsetmeyeceğim.   

Sen, tarihini merak edip öğrenme. 'Resmi tarih çarpıtılmış' masallarıyla yetin. Sonra da 'Akepeye oy verenler eğitimsiz kesim' dendiğinde sinirlenme ama, anlaştık mı?

* * *

Esas 1998/36 sayı: 1998/69.

Diyarbakır 3 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi...

Sanık R. Tayyip Erdoğan'ın  açık ve imzalı ifadesinden aynen:

"Din ile beraber olmaya mecburuz. Bizim Türk-Kürt, Laz-Çerkez, Arap-Beyaz, Doğulu-Batılı, Kuzeyli-Güneyli farkımız olabilecektir. Ben kendimin de ne olduğunu öğrenemedim. Ancak sorulduğu zaman 'Elhamdülillah Müslümanım' denilmesi gerekir."

* * *

Zaten Atatürk'ün en büyük kabahatlerinden birisidir kendisini padişah ilan etmemesi! Senin nene gerek 'millet', 'halkın kendi kendini yönetmesi', 'egemenliğin kayıtsız ve şartsız millette olması', 'köylünün milletin efendisi olması'... Bunlar ne anlar böyle şeylerden; bırak, ümmet olarak doğmuşlar, sonsuza kadar öyle kalsınlar, değil mi!!!

* * *
Habertürk'ün 19 Ağustos'taki Polemik sayfası bu konuyu ele almış.

Zaman yazarı Ali Bulaç diyor ki:

"Mustafa Kemal aslında Türkiye'yi demirağlarla örmek istiyordu.(..)Bu aslında Abdülhamit'ten beri var olan bir projesidir. Mustafa Kemal'in projesi gerçekleştirilemedi."

İnsan 'El insaf' diyor. Hem diyeceksin ki 'Osmanlının devamıyız.', hem 'Abdülhamitten beri var bu proje.', ondan sonra kalkıp diyeceksin ki 'Mustafa Kemalin bu projesi gerçekleşmedi'. Ya, diyeceksin ki 'Abdülhamitten sonraki padişahlar projeyi sahiplenmediler (ama Mustafa Kemal sahiplendi)', veya diyeceksin ki, 'Abdülhamitin projesi gerçekleşmedi'. Öyle bedavaya Osmanlı olunmuyor!

Akepeli milletvekili Nursuna Memecan da diyor ki:

"Sayın Başbakan demiryolu atılımının yaşandığı yıllara değil, sonraki ilgisizliği vurgu yapmaktadır."

Hadi be! Halbuki hepimiz sandık ki konuşmasında da vurguladığı gibi 10. Yıl Marşı'na atıfta bulunuyor. Halbuki Nursuna Memecan ablam hiçbirimizin duymadığını duymuş; meğer Cumhuriyet'in demiryolu atılımlarına değil de, 2. Dünya Savaşı yıllarını da es geçip, kafadan 1950 sonrasına laf çakmış! İyi de, 10 yıldır   tek başına iktidarda olan civanım delikanlının elini kim tutmuş bir de onu söylese???

"Başbakan 'Sözle, lafla, marşla değil, biz bunu gerçekleştirdik.' biçiminde ifade etmiştir." diyen Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'dan devam:

"Cumhuriyet eliti kendisinden önce yapılan her şeyi yok sayarak her şeyin çorak halinde olduğunu düşünerek ne yapıldıysa Cumhuriyetten sonra kendilerinin yaptığını söyleyen bir elitti."

Pardon, Cumhuriyet eliti dedikleriniz, gerçekten de çorak memlekette o gününü şartlarının çok üstünde işler başarmıştır. Memleketin her açıdan çorak olup olmadığını anlamak için o devirlere ait üç-beş fotoğrafa bakmak yeter! Konumuz demiryolu olduğu için sorum sadece onunla ilgili olsun: genç Cumhuriyetin döşediği 4 bin km demiryolu dışında, Osmanlıdan kalan demiryolları (4 bin km) Cumhuriyet elitlerine tatlı bir miras mıdır, yoksa Osmanlının borçları karşılığında yabancılara sattığı bu demiryollarının her bir metresi parası ödenerek satın mı alınmıştır? 

Pekii, iktidara geldiği 2002'den beri ülkedeki 79 yıllık birikimi -kendilerini de yetiştiren eğitim sistemi, ekonomi, sanayii, iç-dış ticaret, finans, teknoloji, yetişmiş insan gücü, bina -fabrika, konut-ulaşım, sağlık sistemi, savunma sanayii vs vs- yok sayan akepe elitine ne diyelim??? 

* * *

Memleketi ağlarla örme konusunu Cumhuriyet'ten Nuray Çiftçi'nin 21 Ağustos'taki çizgileriyle noktalıyorum.



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder