Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

26 Temmuz 2011 Salı

İstikrar Sürsün, Türkiye...

Bugünkü gazete yazıyordu, adamın biri insanları iş ilanıyla kandırıp, 'işe alındınız ama ödemeniz gereken şöyle bir komisyon var' diyerek her birinden güzelce paraları toplamış ve kaçmış.


Yakalanınca da 'Memlekette bu kadar keriz olması benim suçum mu?' diye yapmış savunmasını. Baktığında mantıklı bir savunma aslında. İyi bir avukat, bu zat-ı şahaneyi
'suça itilmiş çocuk' kapsamına bile aldırır, öyle günlerden geçiyoruz yani. 


Tabii kendisi 'iş sahibi' olduğu için, tok açın halinden anlamaz hesabı 'Aklını kullan, yeme.' diyor bir nevi. Bu da, memleketteki işsizliğin boyutu hakkında ibretlik bir öykü olarak kalacak kimi akıllarda. Bendeki etkisi ise yepyeni bir yazı başlığı açma fikrimi olgunlaştırması ve hayata geçirmesi oldu. 


Yandaki dahiyane slogan seçim döneminde gazete ilanlarından devasa billboard'lara kadar her yerde kullanıldı ve öyle tahmin ediyorum ki, seçim sonuçlarına bunun kadar doğrudan etki eden bir başka slogan yok. O yüzden, seçimden sonra unutulup gitmesin, hak ettiği yeri korusun diye düşünerek yazı başlığı olarak kullanayım dedim. İstikrar - artık hangisi olduğuna yazının içeriğinden bakacaksınız - sürerken, bakalım Türkiye'ye ne oluyormuş.




Uzunca bir girişten sonra Türkiye'yi büyütecek, sürmesini beklediğimiz istikrar manzaraları: 


Hatırlarsınız seçimden 11 gün önce 'Öğretmen atamalarını yapıyoruz bakın' diyerek, göstermelik denecek kadar az bir atama yapmıştı civanım delikanlı. 251 felsefe, 274 biyoloji öğretmen atamasına karşılık 1668 din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni atanmıştı; üstelik de zorunlu din dersi uygulamasının kaldırılmasına yönelik yüksek yargı kararı olmasına rağmen. Neyse, bunu bir yana bırakıp asıl konuya geçelim. Bakalım, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi eski mezunlara nasıl yarar sağlamış:


Sungurlu'ya bağlı bir köyde yaşayan İ.C. (46) köyden getirdiği inekleri hayvan pazarında sattıktan sonra 6 bin TL olan parasını bankaya yatırmak istedi. Yanına yaklaşanlar 
''Amca paran varsa bize ver, hoca birazdan gelecek okusun, paran çoğalsın.'' 
dedi. Buna inanan İ.C. parasını verdi ve hoca bir binaya girdi. Kişilerin binadan uzun süre çıkmaması üzerine dolandırıldığını anladı. Bu iki kişinin, 
''Biz Hızır ve İlyas Peygamberiz. Bize paralarınız verin, hem paranız çoğalsın, hem de size cenneten arsa verelim.'' 
diyerek çok sayıda vatandaşı dolandırdığı anlaşıldı.


* * *


Konya'nın Selçuklu ilçesinde Deniz Ç.'nin dini kitaplar satmak için girdiği evlerden 
''Benim kalp gözüm açık. Ben çocuğu olmayanlara, mutsuz olanlara, parası olmayanlara yardım ediyorum. Onların sıkıntılarını bitiriyorum. Ben, Hızır Aleyhisselam, derdine derman olmaya geldim.''
diyerek 5er bin lira aldığı ortaya çıktı.


* * *


Bu da Bursa'dan. 
Kendisini bir tarikatın lideri olarak tanıtan evli ve 2 çocuklu Uğur K.'nın, 2003'den beri 'Dergah' adını verdiği evde 'Sır odası' adını verdiği bölümde kadın ve erkek müritleriyle 'cennete gideceklerini' vaad ederek cinsel ilişkiye girdiği ortaya çıktı. İfadesi alınan 19 kişiden bazıları yaşadıklarından dolayı kimseden şikayetçi olmadıklarını söylediler.  


* * *


'Onlar' her şeyi 'dine' bağlayınca oluyorsa, ben de bunu bağlayayım bari:


Akepe Ünye İlçe Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci'nin Facebook'taki sayfasından: 
''Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralık.''  
Neydi, neydi? 


İstikrar sürsündü, Türkiye...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder