Cuma akşamı geldiler, oturduk konuştuk, sorularımızın yanıtlarını aldık. Abla sen bi şeyciğe elini sürme biz toplarız, örteriz, işimiz bitince siler süpürürüz, eşyaları yerleştiririz, diye yemin billah ettiler. En büyük problemimiz olan, kuzeye bakan salonumuzun mantolama yapılmayan bir cephesinin ısı yalıtımını içeriden yapabileceklerini öğrendik, derin bir oh çektik. Lafı uzatmayayım, Mayıs'ta ne zaman gelirsiniz diye sorduğumuzda, Pazartesi başlayalım, dediler. Ben ki, bu tarz büyük işlerden önce en az 1 haftaya ihtiyaç duyarım, kırılacak dökülecek, incikli boncuklu, irili ufaklı ne kadar süslerim varsa kendim kutulamak isterim vs. ama gelin görün ki, sanki bir çivi çakıp gideceklermişcesine rahat, eh tamam o zaman Pazartesi başlayın, dedim.
Kocam bana hayretle baktı ama karşı çıkmayıp, peki, demekle yetindiysede, boyacıların ardından kapıyı kapattıktan sonra ilk sözleri şunlar oldu:
- Kimsin ve karıma ne yaptın?
Diyeceğim o ki, hayatın kısa bir kaçamak olduğuna ve zaten sınırlı olan enerjimi ıvır zıvır işlere - ve insanlara - harcamamam gerektiğine 3 beyin ameliyatından sonra - ancak - karar verebildim. Bu ve benzeri durumlar için atalar ne demişler: Geç olsun, güç olmasın :))
Enerjinizi hak edenlere harcayacağınız mutlu haftalar olsun.
Ne güzel yazıyorsunuz... Rahat, akıcı ve samimi.... Tesadüfen karşılaştım yazılarınızla ve çok hoşuma gitti... Telaşsız, mutlu, huzurlu ve sevdiklerinizle nice nice yıllar dilerim... :) Sağlıkla, sağlıcakla kalın....
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim :)) Güzel dileklerinizin sizin için de geçerli olmasını tüm kalbimle temenni ediyorum.
SilSevgilerimle...