Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

10 Mayıs 2012 Perşembe

Her Türk bir gün vatan toprağında kiracı olmayı mı tadacak?

Topraklarımızın satışı konusunda beni çok rahatsız eden bir şeyler vardı. Ne olduklarını buldum. Önce bazı gerçekler:



* Vatan toprağını satma işinin tarihine bakacak olursak:

1854 yılında ilk kez yabancılara mülk satışı gündeme gelmiş. Dış borçlanmaya başlayan Osmanlıya, borç veren ülkeler mülk satışı konusunda baskı yapmışlar. Böylece
1868'de bu olanak yabancılara tanınmış.

1924 yılında Köy Kanunu uyarınca yabancıların köylerde gayrimenkul olmaları yasaklanmış.

1934'de 30 hektarı aşmamak ve karşılıklık şartı ve bazı kısıtlamalar ile yabancıla mülk edinme hakkı verilmiş. 2008'e kadar bu kanun geçerliliğini korumuş.

1984'de anavatan karşılıklık şartı olmayan yasaları çıkarmış, ancak her ikisi de Anayasa Mahkemesi tarafından ulusal çıkarlara aykırı olduğu gereçesiyle iptal edilmiş.

2003'de ve 2005'te akepe tarafından çıkarılan yasalar da Anayasa Mahkemesi tarafından aynı gerekçelerle iptal edilmiş. 

2008 yılında 30 hektar ve karşılıklık ilkesi korunarak halen uygulanan yasa yürürlüğü girmiş ve şimdi o da değiştiriliyor. 

Eee, Anayasa Mahkemesinin hukukçu olmayan başkanı geçen gün ne demişti: ''İktidara çelme takma yeri değiliz.''

Geçmiş olsun...

* Cumhuriyet döneminden beri satılan arazi tutarı 10 bin 260 hektar. Yani 2002'ye kadar metrekare hesabına göre yaklaşık 12 milyon metrekare gayri menkul satılmış. 

Akepe döneminde satılan gayrimenkul ise 136 milyon metrekare.

Konumuza dönersek:



* Gerçek kişiler de, gelip benim vatanımın ormanından, gölünden, tarım alanından, SİT alanından vb. 30 hektar (300 dönüm) toprağı alabilecek. Yanlış anlama, 'gerçek kişi' dediğin şey öyle kuş kondurulmuşu değil; sen ben gibi, iki eli iki ayağı olan insan evladı. Bugün bir Hussein olsun, Suleiman olsun, Saad olsun, John olsun, Marco olsun, Solomon olsun bunlar gerçek kişi. 'Tüzel kişi' denen şirketler de alabiliyor toprağımızdan parça parça, o ayrı. 


Sonra senin Bakanlar Kurulu'n gelecek, 'Yok,' diyecek 'Hussein abime 300 dönüm az gelir, yapalım biz bunu 600 dönüm.' 


Canımı sıkan şeylerden biri, elin John'una sattıkları vatan toprağını iki katına çıkarmak için mesai harcamaları... Harcadıkları mesainin karşılığı aldıkları milyonlarca lira maaşı da Solomon'dan tahsil etseler neyse... Hayır, Bakanlar Kurulu'na giren çıkan ne Saad'a satılan toprağımızın 300 dönüm değil de, 600 dönüm olması onu anlayabilmiş değilim.


* Bu iş nasıl yürüyecek? 


300 dönüm vatan toprağı satıldığı zaman, Marco soluğu Bakanlar Kurulu'nda mı alacak? Yahu,  Bakanlar Kurulu'nda senin benim esamem okunmazken, elin Arabına, Amerikalısına, İtalyanına mı laf düşüyor, annamadım ki!



* Suleiman'a satılan 300 dönüm vatan toprağını Bakanlar Kurulu nerden bilecek? Sonuçta Allahın Suleimanlarından biri (tam da burada -mı acaba? diye bi soru gelmiyor mu aklınıza?) 

* Bakanlar Kurulu nerden bilecek hangi Hussein'e satılan 300 dönümün adama yetmeyeceğini, hangisine yeteceğini?

* ''Asgari ücret 1000 lira olursa batarız, Yunanistan gibi oluruz.'' demişti Mehmet Şimşek. Biliyorsunuz, batıyor denilen Yunanistan bile yabancılara önüne geldiği gibi satmıyor topraklarını.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder