Yarattığın dünyadan ibaretsin, ne bir eksik ne bir fazla.

7 Mart 2014 Cuma

Şu dinlemelere bi de bilgiler ışığında bakalım

Kriptolu telefonumu dinlediler; Başbakanın kriptolu telefonunun şifresini çözdüler (B. Kuzu'dan da itirafların ardı arkası kesilmiyor yani :)))

Fatma Şahin diye bi bakan vardı hani bi zamanlar, Şamil Tayyar "Dinleniyorum" dediğinde, 

"Hukuk devletiyiz, herkes herkesi istediği şekilde dinleme yapamaz." (Ah, güzel Türkçemiz!!!)

diyerek, içişleri bakanıyla gerekli müfettiş çalışmalarına başladıklarını müjdelemişti falan. Günümüze ilişkin 3 konu var:

1) Bi müfettiş
görevlendirmesi duymadık.

2 Demek ki isteyen istediğini istediği şekilde dinliyor. Onyıllardır şikayet edilen ama çözüm bulunamayan dinlemeleri, yetkililer tarafından verilen en son 7 bin vatandaş sayısını falan, bkz. kriptolu telefonlu, kefeniyle yola çıktığını söyleyip 1500 kişilik koruma ordusuyla gezen, Allahın tüm vasıflarını taşıdığını iddia edenin ağlamaklı-mağdura yatma çabalı-acınası-gülünesi durumu... 

3) İsteyen istediğini dinlediğine göre, T.C. artık bir hukuk devleti değil. (Hoş biz bunu uzun zamandır söylüyoruz ama kimileri için böylesi bi kanıt daha çarpıcı olmuş olabilir.)

* * *

"Kriptolu telefonumu dinlediler"e, "başbakanın kriptolu telefonunun şifresini çözdüler"e yakın geçmişteki bilgileri de katarak bi bakalım diyorum.

İlk bilgi konuyla doğrudan ilgili. Önce Angela Merkel'in, daha sonra da adı açıklanmayan 35 dünya liderinin telefonlarının dinlendiği bilgisi, fırtına ne kelime, nükleer patlamanın ardından tsunami yaşanmış etkisi yarattı dünyada. Biz de ise 2.ci-3.cü sayfa haberi oldu. Halbuki bizde de bi 'Dünya Lideri' yok muydu! Sonunda, Alman ZDF kanalından Claus Kleber ile söyleşisinde suçlu (Barack Obama) suçunu itiraf etti: 'Bi daha yapmıycam anne' tadında Merkel'i bi daha dinlemeyeceklerini söyledi. Ardından Kleber soruyu patlattı:

"Erdoğanı dinliyor musunuz? Türkiye şu an kritik bir süreçten geçiyor. Gizli servisiniz, Başbakan Erdoğanın iletişim faaliyetlerini merak ediyordur. Peki, siz istemediğiniz için Erdoğan bu sınırların dışında mı tutulacak?"

Barack Obamanın yanıtı şöyle oldu:

"Ülke ülke yorumda bulunmayacağım. Başkanlık kararnamesinde de görebileceğiniz gibi sürekli birlikte çalışmalar yaptığımız yakın dost ve müttefiklerimiz var. İstihbaratımız dünyadaki her ülkede, devletlerin niyetleriyle ilgilenmeyi sürdürecek. ABD başkanı olarak benim için önemli olan, yakın işbirliği yaptığımız ülkelerle aramızdaki güveni korumak."

Sizce Amerika, yüzlerce yıllık devlet politikasını (ulusal çıkarlarını), stratejik işbirliği yaptığı, BOP'un eşbaşkanı, Allahın tüm vasıflarını taşıdığını iddia edenin kara kaşına kara gözüne, boyuna posuna kurban eder mi? 

* * *

Allahın tüm vasıflarını taşıdığını iddia edene göre, kimdir bu dinlemeleri yapan 'vatan hainleri'? 

Pek çoğumuzun kısaca 'Feto' dediği, akepelilerin 11 yıldır 'Sayın, hörmetli Hocaefendi'si, 17 aralıktan beridir akepedeki Erdoğancıların 'paralel devlet', bi ara 'Haşhaşi', şimdilerde ise 'Humeyni' diye andıkları zat.

Hatırlatacağım ikinci bilgi' - eski ama - Feto ile ilgili. Cemaatin Amerika'daki kurumlarını, okullarını vs. anlatarak uzatmayacağım. Bir tek, 2005'de Feto'nun yeşil kart başvurusu için destek mektubu yazan bazı isimleri hatırlatacağım: Eski Ankara B.elçisi Morton Abramowitz, eski CIA Ortadoğu bölge sorumlusu Graham Fuller, CIA analizcisi George Fidas. Bayram değil seyran değil, CIA Fetoyu niye öptü?

Feto'nun 'sevenleri', 'selam yollayanları' arasında başka kim vardı, hatırlayalım. 40 bin kişinin katili desem? "Milli birlik ve kardeşlik projesi" vardı ya hani bi zamanlar... Hah işte ta o zamanlar ne demişti katil/ömür boyu hapse mahkum/bölücü başı Apo:

"Fetullah hocayı takip ediyorum. Kürdistanda okulları, cemaatleri var, örgütlüler. Demokratik temelde karşılıklı yaklaşımlar olabilir."

* * *

ABD'nin projeleri mi?

Feto ile Apo; her ikisi de 'ABD projesi' olabilir mi? Bu olasılığa da kapıyı kapatmamak lazım; hele hele "Our boys did it."leri ve benzerlerini yaşadıktan sonra. Günümüze gelirsek:

David Phillips'in (Amerikan Dışişleri B. danışmanı, Columbia Ü. İnsan Hakları Çalışma Ens. Barış Oluşturma ve Haklar Prog. Dir.), 2013 mayısında Türkiye'ye geldiğini Hürriyet'e açıklamalarda bulunduğunu ve 2 raporu ile içeriklerini Işık Kansu yazdı. Dedikleri özetle şunlardı:

Türkiye'deki 'dostlarla' yıllardır işbirliği halinde, akillerle sürekli temasta
- Türkiye ile Kürdistan konfedere bir yapı oluşturacak
- pekakanın çekilmesinden sonra "barış anlaşması" için yüz yüze masaya oturulması gerekecek
- pekakalılar için "af"
- Irak cumhurbşk. Talabani, pekaka komutanlarının sığınma talebine sıcak.

Aynı D. Phillips'in 2007 ve 2009 hazırladığı raporlar var. 'Amerikan Ulusal Dış Politika Komisyonu' için hazırlanan ilk raporun başlığı şöyle:

"Kürdistan işçi partisinin (pekaka) silahsızlandırılması, terhis edilmesi ve yeniden entegrasyonu" 

Komite, kendi ifadeleriye "Amerikan çıkarlarını tehdit eden çatışmaların çözümüne odaklanmış, kar gütmeyen eylemsel bir örgüt". Raporun içeriği:

- Türkiye ve diğer ülkelerde yaşayan Kürtlerin ne istedikleri,
- Türkiye'nin pekakaya karşı K. Irak'a askeri harekatlardan kaçınması gerektiği,
- Sivil anayasa hazırlanması; "Avrupa insan hakları ile uyumlu olarak azınlık haklarını kurumsallaştırın."
- "Esneksiz, hesapsız ve katı muhafazakar yargıyı dönüştürme tedbirleri gereklidir."
- "Türkiye'nin silahlı kuvvetleri 'demokratik bir ordu' gibi işlev görmelidir."
- "Pekakaya af programının safhalar halinde işlemesi gerekir. Pekakanın 134 yüksek komutanı Irak'a sığınma talebinde bulunabilirler. 

İkinci maddeye ilişkin sadece bi hatırlatma yapayım: 2 pekakalı ile rehin aldıkları 1 kişinin düzenlenen operasyonda ölmesinin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra, 2012'de açılan davada 17 TSK mensubunun 'kasıtlı adam öldürmekten' tutuklandı.

2009'daki rapor Atlantic Council adına hazırlanmış, adı ve önerisi şöyle:

"Türkler ve Irak Kürtleri arasında Güven Tesisi"

- "Ankara, Kürt kimliğini tanımak için ek adımlar atmalı, örneğin, anayasada vatandaşlığın temeli olan 'Türklüğü' ortadan kaldırmalıdır." 

Daha fazla uzatmayayım, anladın sen beni...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder